Bunun adı iki yüzlülük değil olsa olsa ikiyüziki yüzlülüktür. Ama inanın bana bunun suçu da ne sahaya dalan keşlerde ne bu sistemi her şartta yürüterek çıkarlarını kollayan yetkililerde ne de amaçlarına ulaşmak için her yolu mübah gören bozuk zihniyettedir. Yasa ve kurallar apaçık ortadayken sadece yasa ve kuralları uygulamak için sorumluluk alıp bu cesareti bile gösteremeyen korkakları ise görevlerini ihmal ve kötüye kullanmakla suçlamak ise sadece abesle iştigal etmektir. Eğer adalet ,şeref ,dürüstlük ,ahlak ,namus gibi kavramlar Türk futbolundan çıkartılırken namussuzluğu savunanlar kadar cesaret gösteremez ,etiği ,adaleti savunamaz ,sesimizi yükseltemezsek bunlar yaşanırken de aynı sükunetimizi korumak ,sinmeye ,korkmaya devam etmek düşer bize.

İsteyen istediğini düşünmekte özgürdür ama Fenerliler her şartta yürüyüşler düzenler ,gösteriler yaparken kimin çıtı bile çıkmadı acaba ? Oysa savundukları açık açık şikeydi ,teşvikti ,yapmak istedikleri Türk futbolunu pisliğe ,çamura bulayan insanları hiç bir şey olmamışçasına serbest bıraktırmaktı. Aynı davadan dolayı kupası elinden alınan Beşiktaş ın o dönemde başkanı olan şahıs Türk futbolunun başına getirilirken kuzuların sessizliğine bürünenler aynı şahısın sayın başbakandan da cesaret alarak Türk futbolunu ve suçsuz kulüpleri Avrupa ve Dünya dan 4-5 yıl tecrit etme düşüncesine hangi hakla tepki gösterebilirler. Türk futbolu tarihinin en büyük kaosuyla boğuşurken sanki bir çözüm üretecekmiş gibi futbolun içinden gelen bu işi iyi bilen hiç kimseye danışmadan play off saçmalığını başımıza musallat eden sayın Aydınlar futbolumuzu batağa itibarımızı ise sıfıra doğru iterken sadece seyirci olan bir kitle şimdi neyi ve hangi hakla savunacak ?

İnönü de neler yaşandı dün gece ,hakem bu kadar kötü ne yaptı da maçı çığrından çıkardı ,seyirci ve futbolcuları bu denli tahrik etti acaba ? Ben bir Galatasaray taraftarı olarak hakemden memnun değilim. Beşiktaşlılarda memnun değil. Ne kadar ilginç bir ikilem bu. Hüseyin Göçek bence faul yorumlarında tamamen ev sahibi lehine kararlar verdi. Neredeyse yere düşen her siyah beyazlı oyuncu için düdük çalarken aynı pozisyonlarda yerde kalan sarı kırmızı formalı oyuncu olunca sıklıkla es geçti ve itiraz edenleri de top işareti yaparak aydınlattı nedense. Henüz 4. dakikada Veli nin net sarı kartını görmezden gelirken aynı bonkörlüğü Selçuk un ilk faulünde gösteremedi. Quaresma nın hareketi dünyanın her tarafında su götürmez bir kırmızıyken gözünün önünde sarı vermesi de çok manidar ve eyyam kokan bir hareketti. Eğer bütün mesele 10 santim ofsayt mı değil mi tartışmasından çıkıyorsa tek kelimeyle ayıp. İnanın bana Galatasaray düşmanlığında birileri kendilerini bile aşıyorlar her geçen gün demektir bu. 

Spor yazar ve yorumcuları herkesin gördüğü bir tek yan hakemin görmediği bariz ofsayt ifadesini kullanırlarken bu işten kazandıkları paranın günahsız yavrularının kursağından geçtiğini hiç mi düşünmezler acaba. Ben miyop ya da hipermetrop değilim ama pozisyonu sarı çizgi ile 10 kere seyrettim hala tam karar veremiyorum. Oysa aynı Hüseyin Göçek Kadıköyde Servet in kaburgasını çatlatan Lugano darbesi ile oluşan faulün Lincoln vuruşu ile gol olmasını endirek vuruş diyerek iptal edince hiç bir eleştiri almamıştı nedense. Ya da Beşiktaş a hediye edilen 100. yıl şampiyonluğunda Hasan Şaş ın % 100 penaltı ve Ali Eren e de % 100 kırmızı getirecek pozisyonu Kuddusi Müftüoğlu tarafından görmezden gelinince kimsenin kılı kıprdamamıştı. Oysa o kasıtlı hata sonucu sadece maçın sonucu değil ligin şampiyonu da değişmişti. Bunca hakem rezaletine ses çıkarmayanların 10 santim için adam asması Galatasaray düşmanlığından başka neyle izah edilebilir acaba.

Rezillik bununla da bitmiyor ki ,sahaya giren kuduzlar ,edilen küfürler ,atılan maddeler sanki tahrik edilen bu güruhun haklı isyanıymış havası yaratılmakta. Demek ki biz bu yıl özellikle Gaziantep ve Antalya maçlarında İlker Meral ve Abdullah Yılmaz ı Arenadan medenice göndermekle çok büyük hata etmişiz. Eğer bu yönetime tahrik diyorlarsa inanın bana bu iki isim Arena da hayatlarını kaybetseydi nefsi müdafadan yırtardık.

Beşiktaş ın taraftarına yıllardır hiç hak etmedikleri payeleri yakıştıranlar bu yaşananlara şaşırdılar mı orasını bilemem. Ancak beni zerre kadar şaşırtan bir şey olmadı orada. Çarşı sosyal duyarlılık projelerinde yer alıyormuş ,onu benim külahıma anlatsınlar. Kazan da içtikleri biranın da maç öncesi attıkları hapın da parasını çoluk çocuktan aldıkları haraçla karşılayan ,toplum içinde şahıs olarak hiç bir ağırlıkları olmadığı için sürü halinde dolaşan alkolik ve keşlerin kurduğu bir topluluktan başka hiç bir şey değillerdir kendileri. Maç seyretmeye değil küfür ve kavga etmeye gelirler ,amaçları takımlarını desteklemekten ziyade beleş bilet alıp karaborsa ile yollarını bulmak ,rant sağladıkları insanları lehine bağırmak ,onlara karşı olanlara küfür etmektir. Ara sıra kan vermek "ki onların kanlarını alana da acıyorum" ,toplumsal olaylara akılları erdiğince espirili yaklaşım göstermek gibi işler ise gerçekleri örten iyi bir paravandır sadece. Yoksa emin olun ki ne o sahaya ilk atlayan toroman oğlan ne de aklınca Eboe ye saldırmak için atlayan tıfıl delikanlı teke tek kimsenin karşısına çıkacak yüreğe ve bileğe sahip değildirler. Sürü psikolojisi ile aldıkları hapların ortak cesareti ile çıktıkları insanlığın normal tepkisidir bu sadece. Bunları nereden biliyorsun derseniz ben bir Kabataş Erkek Liseliyim ,onların ciğerlerini bilirim.

Maça gelecek olursak yazacak çok fazla bir şey yok aslında. Beşiktaş bastırdı diyorlar da ben hiç bir saniye korku ya da şüphe duymadım neredeyse. Sahada ne yaptığını ve istediğini  iyi bilen bir takımla nerede duracağını bile bilmeyen ,takım dahi olmayan bir topluluğun kısır çekişmesi vardı sadece. Futbolun kalitesi yoktu ,klasik bir derby heyecanından bile söz etmek zor. Aydın acaba bu sefer Fatih hoca ile olacak mı diye soru işaretleri bırakıyor. Engin her maç biraz daha büyüyor ,bir de yerde bu kadar yatmasa harika olacak. Elmander iyi değilken bile takımın en çalışkan adamı. Semih i Stam a benzetiyorlardı ama galiba bir iki seneye kadar Stam ın hiç olamadığı futbol değerlerinde olacak gibi. Muslera hata bile yapsa güven veriyor. Necati ise ne yapacağı belli olmayan bir mayın gibi ,tam kötü derken rakibi imha edebilir her an. Riera asla Arda değil ama görev geldiğinde iyi niyetle hiç sırıtmadan takımı için oynuyor. Sonuçta bu turnuva bana göre lig sonunda çift devreli uygulanan bir TSYD turnuvası ama geliri yayıncı kuruluşa kaldığı için Lig TV kupası diyebiliriz.

Futboldan çok olayların damga vurduğu ilk maçların sonunda kendisi için düzenlenen bu turnuvada gerek sahaya atlanmasına gerekse bir insanlık suçu olan ırkçılığa gereken yeri vermeyen ,tepki göstermek yerine örtbas etmeye uğraşan Lig TV yi ve sayın Şansal Büyüka yı anlamkla birlikte ayıplıyor ve kınıyorum. Bir Türk vatandaşı olarak da Didier Zokora şahsında tüm siyahi dostlarımızdan benim milli takımımın kaptanlığını yapan o şahsın ettiği sözler için özür diliyorum. Umarım ki beni temsil eden insanların yaptığı rezillikler sebebiyle duyduğum utancın aynısını sizler de sizi temsil eden Yobo gibi insanların ,kutsallarınıza kazançları uğruna ihanet etmesi sonucu duyuyorsunuzdur.