Makale Yaz
Bu haberi yazdır
AYIP .....
 Şub
23
 2014

Puan kaybedilen Antalya maçından sonra Mancini ye teşekkür etmiştim. Bazı arkadaşların aksine oynanan oyunu ve takımın Gaziantep deplasmanı sonrasında ki performansını ümit verici olarak yorumladım. Evet Antalya maçı genel olarak ,özellikle Bursa resitalinden ve Eskişehir realitesinden sonra çok parlak olmasa bile maç içinde 30 dk. kadar iyi ve doğru futbol örnekleri sergilenmedi de değil. Ancak şu da bir gerçek ki bir çok futbol sever için sahada ortaya konan futboldan ziyade topun üç direğin arasından geçip geçmemesidir sorun olan.

G.Saray futbol takımı geçirdiği depremler sonrası toparlanma sinyallerini ligin ikinci yarısı ile birlikte vermeye başlamıştı. Hele ki Bursa ve Eskişehir maçlarında ardı ardına oynanan oyunlar sevenlerine zevk ve umut aşılarken rakiplerini de korku ve paniğe sevk etmişti. Ama Antalya maçında yaşanan kayıp nedense çok abartılı hayal kırıklıkları yarattı. Oysa G.Saray ın kötü futbolundan ziyade Antalyanın iyi ve akılcı oyunu ,Mancini nin hatalarından çok Samet hocanın zeki ve doğru tahlillerini görmek nedense kimsenin aklına gelmedi. Oysa Antalya takımı ligin iyi ve yetenekli oyuncusu fazla takımlarından bir tanesi. Ancak rakibi takdir edebilmek nedense kendi oyuncunu ve hocanı eleştirmekten daha zor bu ülkede.

Gelelim dün gece ki derby maçına. İşte burada başta Roberto Mancini ve Slaven Biliç olmak üzere herkesi istediğiniz kadar eleştiriniz. Hem de lütfen çok ağır eleştiriniz. Çünkü hiç ama hiç kimsenin stadyumda ki onbinlerce ,ekran başında ki milyonlarca insana böyle bir işkenceyi seyrettirme hakkı yoktur. İsteyen alınsın isteyen hak versin ama iki korkak hocanın tamamen kaybetmemeye yönelik oyununa futbol demek içimden gelmiyor bir türlü.

Hadi Biliç i biraz olsun anlayalım. Bir kere beraberlik Biliç ve Beşiktaş ın istediği bir sonuçtu maçtan evvel. Sonra Beşiktaş takımının kadro kalitesi her iki rakibinin de çok gerisinde maalesef. Yani gerek Ersun Yanal gerek ise Roberto Mancini nin ellerindeki kadro kalitesi ve derinliği Biliç in elinde bulunmamaktadır. Ayrıca G.Saray ın Arena stadında ki performansı da kim olursa olsun rakip takım hocasını önlem almaya iter.

Ancak bu maç için Roberto Mancini yi anlamak ve savunmak çok zor. G.Saray gibi bir takım rakibi kim olursa olsun kendi saha ve seyircisi önünde böylesine korkak ,böylesine kişiliksiz bir futbol oynayamaz. Rakibe önlem almayı anlarım ,kim olursa olsun her rakibi ciddiye alıp saygı duymayı zaten isterim. Ancak böylede bir futbol fukaralığını hoş görmek de imkansız. Hadi oyuna baskılı başlarsın ,saldırırsın ,pres yaparsın sonra golü bulursun. Üç puan çok önemlidir ,attığı golü korumak için maksimum dikkatli oynarsın kalan bölümü ,savunma önlemlerinden asla taviz vermeden tamamlarsın 90 dk.yı. Bunu da sevmesem bile kabul edebilirim. Ancak öyle bir G.Saray takımı izlettiler ki bana ne maç başında gole yönelik bir futbol düşüncesi vardı takımda ne de bir hücum zenginliği izledim bölüm bölüm de olsa. Hani saman alevi gibi derler ya öyle bir dönem bile seyrettirmedi koca G.Saray takımı. Sanki Mancini de beraberliğe kurgulamış maçı. İşte bunu kabullenmek çok zor.

Elbette bizim için aksaklıklar bununla sınırlı kalmadı bu sözde derby de. Takım içinde şöyle kendi kariyerine ,değerine ve performansına yakışır top oynayan sarı kırmızı formalı oyuncu yoktu neredeyse. Kaleci Muslera her zaman ki gibi iyiydi. Defans tandemi görevini yaptı ama bol bol da pas hatası ve top kaybıyla yaptı. Keza Telles ve Veysel in kanat performansları da öyleydi. Ceyhun bu maç defansif orta saha değil stoper olarak görev yaptı zaten. Melo ve Selçuk son dönemlerde olmadıkları kadar etkisiz ,silik ,kişiliksiz bir performans sergilediler. Hücumda hiç bir şey üretmedikleri gibi işin savunma tarafında da özellikle Selçuk rakip oyunculara eskortluk yapar gibiydi. Sneijder ise beklentilerin altında kalsa bile son haftalarda sergilediği takımın bir parçası olma görüntüsüne devam ederek beni biraz olsun sevidiren oyuncuydu.

Türkiye liglerinin hatta Avrupanın en çok ürküten forvet ikililerinden birisi olan Drogba ve Burak Yılmaz ikilisini ayrıca değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Benim çok sevdiğim ,sürekli savunduğum ve beğendiğim Burak belki de G.Saray forması ile en kötü maçını oynadı. Öyle 10-15 santimle düştüğü tartışmalı ofsaytlara hiç takılmıyorum. ancak belki de son 4-5 senedir ilk defa 0 (sıfır) pozisyonla maç tamamladı. Son derece etkisiz ,savruk ve silik bir oyun oynadı. Ancak en kötüsü geçen hafta Antalya da verdiği pası bu hafta Arena da Sneijden esirgeyelek belki de maçın kopmasına mani oldu. Çektiği saçma sapan şuta taraftarın gösterdiği haklı tepkiye de anlamamış gibi saçma sapan bir reaksiyon gösterdi. Bence bu maçı unut ve bir daha da böyle bir futbol zavallılığına düşme Burak kardeşim. Dünya starı Drogba nın ise koca 90 dk. da aklımda kalan iki enstantanesi var. Bir tanesi rakibin duran topunda iki kere üst üste kendi ceza alanımızda kafayla karşılayarak defansa verdiği destek. Diğeri ise ikinci devrenin ilk dakikaları içinde Beşiktaş ın maçta ki gole en yakın atağına yaptığı harika asist. Onun haricinde ezdiği ,taşıyamadığı ve kaptırdığı toplar ,indiremediği ,durduramadığı ,dağıtamadığı uzun hava topları ,kendini yere bırakıp faul dilenmeleri filan. Yazık gerçekten çok yazık. 

Maç için yazacak çok fazla bir şey yok. Hakem iyi ve standart bir yönetim gösterdi. Penaltı için zaten kimsenin bir itirazı yok. Faul ve kart kararları da her iki takım için eşit ve orantılıydı. Ancak maçın başında Motta nın Veysel e attığı dirsek bir hakemin görmesi gereken pozisyondu. Keza Franco nun drogba ya koluyla vurması da öyle. Ancak her iki pozisyona da faul bile çalınmadı maalesef. Ayrıca ilk devre Veli nin arka arkaya yaptığı tam 4 tane faule de bir sarı olabilirdi sanırım. Melo nun Fernandes e basması da bir sarı kartı gerektirirdi. Bunların haricinde şut yok ,pozisyon yok ,heyecan yok işte öyle bir oyun. Semih in hareketi doğru ,güzel ve şık. Cüneyt Çakır ın da yanlış olan kararını değiştirmesi .teşekkür ve tebriği güzeldi. Ancak merakım şu ki maçta daha sonra bir pozisyon olsa ve mesela Almeida Semih in müdahalesiyle yere düşse ve hakem penaltı verse ,Semih de gidip hocam yemin ederim dokunmadım dese aynı Cüneyt Çakır kararını iptal eder miydi ?

Sonuçta adı büyük kendisi cüce bir maç bitti. İsimleri ,değerleri ,kariyerleri büyük hocalar ve futbolcular hayatımdan 90 dakika çaldılar. Sadece sonuç için mutlu oldum ama futbol adına utanç duydum. Kimse de lütfen Chalsea maçını bahane göstermesin. Öyle rezil bir maçtı ki 15-20 metreye pas atmaktan aciz adamları izlemek zorunda kaldım. Bir oyuncu tam iyi ,doğru bir şeyler yaparken en kolayı kalınca geriye bomboş durumda bomboş adama pası veremiyip taca atar mı topu ? İşte böyle bir maçtı ,tatsız tuzsuz ,yavan ve zevksiz. Böyle alınan 3 puan belki de bir avantajdır ama futbol hiç bir ümit vermedi geleceğe dair.





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2022
 
Ağustos (1)
 
Haziran (1)
  2020
  2019
  2018
  2017
  2016
  2015
  2014
  2013
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...