27
2014
Ankara da oynanan maç sonrası sorulması gereken soru şu olmalı kanımca ,kayıp 2 puan mı yoksa kazanılmış 1 puan mı ? Geçen hafta Arena da oynanan Mersin maçının berbat ilk devresinin devamı gibiydi maç. Hamza hoca sanırım bu maçı 5-6 defa izlemeli peş peşe. Neyse G.Saray ın oynadığı oyuna sonra döneriz ayrıntılarıyla ama önce bu 90 dk. da G.Saray dışında ki etkenlere bir göz atalım.
En başta maçta düdük çalan Mete Kalkavan denilen bir hakem var. Bakın arkadaşlar düştüğümüz en ciddi hata hakem değerlendirmesini sürekli çaldığı düdüklerle ,gösterdiği kartlarla en önemlisi de verdiği ve vermediği penaltılarla ,10 - 15 cm lik ofsaytlarla yapmamız. Oysa aslında hakemler art niyetlerini ,katlettikleri maçları çaldıklarıyla değil çalmadıklarıyla ,gösterdikleriyle değil göstermedikleriyle ,görmedikleriyle değil görmezden geldikleriyle sözde çaktırmadan yaparlar. Bu maçta Mete Kalkavan ın 3. dk. da Doğa ya göstermediği sarı ile 15. dk da Gosso nun bariz sarısını atlamasını bir hakem kurulu üyesi çıkıp anlatmak zorunda. Ayrıca bu hakemin faul değerlendirmelerinde ki tutarsızlığı ,neye çalıp neye çalmadığını da hiç anlayamadım. Doğrusu bu hakemin art niyetli bir tetikçi mi yoksa yeteneksiz ,futbol fukarası bir hakem müsvettesi mi olduğuna karar veremedim.
Sonra ikinci faktör federasyon. Arkadaşım adını süper yapmakla bu lig süper filan olmuyor. Bu ülke federasyonu Türk futbolu için ne yapıyor ? Öyle Fener in cezası biterken yabancı sınırını kaldırmak filan gibi rezillikleri dışında ne veriyor bu ülkeye ? Milleti canından bezdir ,yanlış üstüne yanlış yap canı yanan feryat edince bas cezayı. Oh ne ala memleket değil mi ? Kardeşim TFF denilen legal çete bu ülkenin kulüpleri için mi var yoksa kulüpler mi bu federasyon için var ? Körlerle sağırlar birbirini ağırlar misali spor bakanını da almışlar yanlarına futbolumuzun içine ediyorlar hep beraber. Maçın oynandığı sahaya bak. Milyon dolarlar kazanan adamları tarlaya salmak da bize yakışır zaten. Sonra markaymış değermiş anlatıp durun masallarınızı. Nasıl olsa savcı da sizin ,hakim de sizin ,cellat da sizin. Bakın Alman federasyonunun aldığı sizin de kabul ettiğiniz karara ,rezilliğin de ,Türk futbolunun namusunun da ,sizin saygınlığınızın da ölçüsüdür işte bu. Hadi size açık seçik ,net ve aşikar hırsız diyen ,şikeci diyen ,bahis mafyası diyen ,namussuz hatta şerefsiz diyen Alman Futbol Federasyonu na ceza versenize.
Ve üçüncü dış faktör olan Gençlerbirliği takımını kutlayalım. Adı gibi gencecik çocuklardan iskeletini kurmuş ,orada burada beğenilmeyip bedelsiz kapıya konmuş yabancılarla yola devam eden maliyeti ucuz ama futbolu pahalı aslan gibi bir takım. Bu gece seyrettiğim Stancu her yönüyle bizim yabancılardan çok daha iyi ve kaliteli bir oyuncuydu. Gosso kaç paraya oynuyor acaba ,gerçekten merak ettim. Tomiç ten 3 tane Telles çıkartır üzerinede parça bile arttırırım. Gencecik Ahmet Çalık ne Semih ten ne de Chedjou dan tek adım geri kalmaz. Tek tek yazmaya lüzüm yok ,bu çocuklar alkışı hak ediyorlar.
Gelelim bizim kuyruksuz aslanlara. Bir kere Hamza hocadan başlayalım. Hamza Hamzaoğlu çok ciddi bir krediye sahip. Şu gün çıkıp da yönetim 3-5 senelik mukavele imzalasa sevinmeyen ,memnun olmayan G.Saraylı olmayacaktır sanırım. Geldiği günden beri yaptığı işlerle olsun ,doğru değişiklikleriyle ,oyunu iyi okumasıyla olsun hep övgüyü hak etti. Ama bu maçın özelinde hocanın ciddi yanlışları vardı. Asıl düşündürücü olan ise hocanın maç sonrası yaptığı hatalıyım dediği açıklamada bile yanlış teşhis koyması oldu.
Bir kere 3 pasta attığımız müthiş kontratak golü için şapka çıkartalım. Sonra bu golün koca 45 dk. boyunca rakibin 8 şutuna karşın attığımız tek şut olmasını değerlendirelim. Maçın geneline bakalım ve beraberliğe düştüğümüz uzatmalar dahil son 14 dk. lık süreç ile ondan evvel ki 79 dk.yı bir kıyaslayalım. Eğer G.Saray takımı böyle kişiliksiz ve korkak bir oyun oynayacak ise haftaya Ali Dürüst ün çok istediği Olimpiyat stadına hiç çıkmayalım daha iyi. 19. dk. da rakibin kullandığı kornerden harika bir kontra çıkış ile enfes bir gol. Sonrası ise 90+2 de Sabri nin ortasına Burak ın kafa vuruşu. İşte koca bir maçın akılda kalan anları bu kadar.
Maçta G.Saray forması giyip de iyi oynadı diyeceğimiz oyuncular müthiş bir top çıkartan Muslera ,çok iyi oynayan Emre Çolak ve yine çok iyi oynayan Burak Yılmaz. Bu 3 isme eşlik eden ,görevini yaptı diyeceğim Sabri ,Hakan ve Hamit. Vasat oynayan ,bir şeyler yapmaya çalışan Olcan ile Semih. Arkadaşlar tüm iyi niyetine ,mücadelesine ,çalışkanlığına rağmen Umut belki de geldiği günden beri en kötü maçını oynadı. Kafayla indirdiği tek bir top yok ,ayağına alıp arkadaşlarına servis ettiği tek bir top yok. Adam kendisine gelen hiç bir pası bile doğru alamıyor. Ama sahaya sadece 2 yabancı ile çıkan Hamza hoca yedek kulübesine bile Pandev i almamış nedense.
Telles in ne olduğunu ,ne oynadığını ,niye oynadığını her geçen maç daha çok merak ediyorum. Takımın yediği hemen her gol onun kanadından geliyor ,tesadüf mü acaba ? Hücuma katkısı sıfıra yakın. Aslında ilk geldiğinde bundan biraz daha fazlasıydı ama şimdi bir adam bile geçemez durumda. Bindirmeyi yapmış ,topu almış ,karşısındaki rakibi geçmeye çalışıyor topu kaptırıyor ,ya da dönüyor geriye top stoperlere kadar gidiyor. Orta yapıyor kaleci çalıştırmak için. Defansta ya çalımı yiyor ya ayağı kayıp düşüyor ,hiç birisi olmasa gereksiz bir faul yapıp rakibe yan top veriyor. Eğer Roberto Carlos un ,Marcello nun ,Felipe Luis in giydiği Brezilya formasına bu adam aday diyorlarsa bizimle kafa buluyorlar derim. Beşiktaş lı Motta yı bu Telles ile kıyaslamam bile.
Ve yine bu maçın özelinde son kuyruksuz aslana Selçuk İnan a gelelim. Selçuk birilerinin aksine takımda en çok güvendiğim oyuncuların başında gelir. Şu satırlarda sanırım çok kişiyle ters düşmüşümdür Selçuk için. Yanlış anlamayın yarın da takımı yap deseler ilk yazacağım isimdir Selçuk İnan. Kredisi asla bitmese de bu maçta 46.dk da çıkartılmayışını da asla anlayamayacağım. Kötü oynasa biz bu maçı kazanırdık bile ama o kötü değil rezalet bir 90 dk. oynadı. Yenilen golde de rakibe engel olmak bir tarafa adeta eşlik ederek bizim savunmacıları da aldattı maalesef.
Hamza hoca eğer ilk devre oyunu doğru okuyabilseydi ve sonsuz kredisinin rahatlığıyla Telles ,Umut ,Selçuk üçlüsünü takımın sırtından alabilseydi bu maç çok farklı olabilirdi. Kulübede Tarık vardı ,sol bekte en kötü haliyle şu Telles den kötü oynamazdı. Olmadı Diyarbakır da sol bek oynattığı Olcan da bu Telles in çok daha önündeydi. Ya da Koray ı alıp Hakan ı sol beke çekse yine daha iyi olurdu. Selçuk un yerine Yekta girebilirdi. Olmadı Hamit i göbeğe çekip Bruma ya da Yasin i kanada alabilirdi. Umut un yerine de Pandev i hiç düşünmediğine göre Sinan ,Bruma ,Yasin den birisi girip Burak öne atılabilirdi. Elbette sahanın berbat zemini öne sürülerek olabilecek bir sakatlık riskini haklı olarak öne sürecek arkadaşlarda olacaktır. Ancak ben bu riskleri Hamza hocanın almasını isterdim yine de. Bunu düşünüp de en azından ikinci devreye biri mutlaka Telles olmak üzere Selçuk ve ya Umut tan birini çıkartarak başlamasına da saygı duyardım. Ayrıca skorda öndeyken alınmayıp beraberlikte alınan Bruma tercihini de kabul etmiyorum. Çünkü Bruma geniş alanda risk alan rakiplere karşı çok daha etkili bir silah. Ve yine iddia ediyorum ki eğer Olcan çıkmasaydı o golün ortası o kanattan gelmeyecekti. Zaten rakip teknik adam Olcan ın oyundan alınmasıyla hemen sağ kanadına Berat ı monte atti.
Neyse fazla uzatmaya gerek yok. Sonuçta bu futbol ,3 sonucada açık bir oyun. Bazen iyi bazen kötü olacağız. Her zaman istediğimiz olmayacak maalesef. Futbolcularımız bazen formsuz dönemlerde yaşayacaklar. Hocamız da hata yapacak elbette. Kim bilir belki biz yanlış yorumluyoruzdur ,belki hoca haklıdır. Ancak sadece şu maçın özelinde yazdığım makaleyi şunu söyleyerek bitmek isterim. Bu maç eğer G.Saray o golü yemeden bitirseydi bile Hamza hoca geldiğinden beri oynanan en kötü ,en silik futboldu. Topun 3 direğin arasından geçmesi çok önemli değil. Sahada oynanan oyunu değerlendirmek lazım. Bu açıdan bakarsak kaybedilen 2 puan ilerisi için bize çok şeyler kazandırabilir.