12
2011
Bu aralar sürekli sırıtan bir suratla ve ıslıkla şarkılar çalarak dolaşan ,sırtında ki formasında isim ve numara yerine "LEKESİZ ŞİKESİZ TERTEMİZ" yazan birisini görürseniz işte o benim sevgili dostlar. Oh be ne kadar da çok özlemişim ,nasıl da ihtiyacım varmış canımın canı Galatasarayıma. Biraz olsun bize futbol diye dayattıkları garabeti ,medya diye yutturdukları işbirlikçileri ,rakip diye tanıttıkları şikecileri ,federasyon ayağına yatan ayakçı ve kıyakçıları ,kişiye özel kanunlara imza atan ,futbolumuzdan namusu ve şerefi çıkartan satılmışları unutup ,futbol keyfine geri döndüm aslanların sayesinde.
Gece oturup da futbol bildiğini iddia edip saçma sapan ve allahına kadar da taraflı ve maksatlı yorum yapan işbirlikçilerinin geyiklerini dinlemektense plus kutuya kaydettiğim maçı tekrar izledim ama sesini kısarak. Maç sesi yerine de eski parçaları dinleyerek mutluluğumu katlamayı tercih ettim. İlk tercihim ise bir zamanlar klibi Galatasaray maçlarında ve tribünlerinde çekilen Seyyal Taner in "Geliyorum" adlı parçası oldu. Ne de güzel söylüyor Seyyal abla "Şimşekler çaktırdım ,korksunlar artık benden ,Geliyorum". Elim yanlışlıkla kumandaya çarptı bir de baktım ki Rıdvan amca birşeyler anlatıyor ,ses kısık hala. Nerden geldiyse aklıma biraz ritm kazanmak istedim ,hemen Sezen ablamdan "Rakkas" parçasını koyup elden geldiğince kıvırmaya çalıştım karşılıklı. Sonra insanın garip psikolojisinin gereği olacak biraz hüzünlendim ,hazır Sezen abladan gidiyorken "Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler" diye devam etti nağmeler. Gözümün önünde Skibe nin ,Rijkaard ın simaları. Peşinden "İkili delilik" ve efsane futbolcu ,skandal hoca Hagi. Sezen Aksu demişken "Namus" u dinlemeden kapatırmıyım hiç. Bu parçamız da federasyonumuza ,kulüpler birliğimize ,meclisimize ,medyamıza gelsin naçizane ,hadi yandan ,hadi hadi yandan.
Gece mutlu uyudum ,futbolumuzu sokmaya çalıştıkları bataklığa rağmen huzurlu uyudum. Asla Fener maçında ki 45 dakikalık futbol resitali yoktu dün gece Avni Aker de. Ama gümbür gümbür duyulan ayak sesleri vardı. Çığlık çığlığa geliyorum yeniden diyen Avrupa kupasının seslerini duydum. Ne yaptı Galatasaray ım Trabzon deplasmanında ? Sadece yapması gerekeni yaptı. Ne dedi Fatih hocam futbolcularına ? Biz Galatasarayız ,her rakibe her yerde aynı oyunumuzu oynarız ,her maça aynı amaçla çıkarız. Emin olun ki Zokora o kroşeyi vurmasa maç daha farklı biterdi. Eğer dikkat ederseniz ikinci devreyle beraber tehlike yaratan da Melo nun ayağından % 100 üçü kaçıran da Galatasaray dı. Trabzon ise tek pozisyonuna 10 kişi oynarken Eboe nin ters vuruşu ile kavuştu. Trabzon 10 kişi kaldıktan sonra yanılmıyorsam 1982 de ki Avusturya-Almanya maçına benzer bir oyun oynadık. Sanırım İnter e ,Lille e ,CSKA ya boyun eğmedikleri stadlarında fazlaca rencide etmek istemedi çocuklar.
Önemli olan Fener maçı gibi bu ülkenin psikolojik olarak en yıpratıcı derbysinden çıkan takımın Trabzon gibi önemli bir rakibi hem de Trabzonda üstüne üstlük sadece 3 gün aradan sonra net olarak yenebilmesidir. Trabzonun yoğun fikstüründen bahis edenler aynı gün bizim de Fener ile oynadığımızı gözardı etmelerine ne demeli. Ayrıca biz yıllarca o yoğun fikstürü en ağır şekliyle mart hatta mayıs aylarına kadar yaşamış bir kulübüz. Biz Dortmund dan ,Mallorca dan dönüp derby oynarken rakipler haftayı antremanla geçiriyorlardı. Bizim gibi başka bir derby maçla değil. Galatasaray Trabzonda istediği herşeyi yapmayı başardı. Oyunun temposunu istediği gibi elinde tuttu ,oyunu istediği zaman istediği bölgede oynadı ,istemediği anda rakibe adım bile attırmadı ,topa sahip oldu ,bol pas yaptı ,kanattan ,göbekten gol pozisyonlarına girdi ,şut çekti ,üç tane de gol attı. Trabzonun tek isabetli ve tehlikeli atışı ise golcüleri Burak dan değil ,tribünde ki Temel den geldi. O da Baros un yerine kendi kalecisi Tolga yı vurdu.
Şimdi bazı arkadaşlar sırf muhalif görüş bildirebilmek adına mutlaka bir şeyler söyleyeceklerdir. Bakın sevgili renktaşlar ben bunları yazarken asla şunları demiyorum. Bu takım olmuştur ,Avrupa kupası kazanır bu kadro. Oynadığımız futbol kusursuzdur. Herşey harikadır ,tozpembedir. Asla ve asla böylesi komik iddialarım yok. Ancak şunları iddia ediyorum. Bu takım iyi hem de çok iyi bir yola girmiştir. Eksiklerimiz olmakla beraber istikrarlı bir politika ile hayallerin ötesine ulaşmak yine mümkündür. Biz şu aralar 1996 yı yaşıyoruz. Hani 2000 de ki mucizeleri yaratan ,imkansızları olduran ,hayalleri durduran yapının temel atılma senesi olan 1996. Bu temel yeniden atıldı arkadaşlar. Bu saatten sonra geri adım olmaz. Arada iş kazaları ,kötü anılar olur ama istikrar ve güvenle sürekli bir ivme kazanılır olsa olsa. Daha evvel de belirtmiştim ,yönetimde istikrar ve güven ,taraftarda sabır ve destek ne denli sonsuz ve sorunsuz olursa başarının görkemi de o denli büyük olacaktır. Bu sefer bir de başarıyı paraya çevirebilirsek o zaman gerçekten birilerinin korktukları başlarına gelir işte. Yeter ki yönetici yöneticilik yapsın ,şovmenlik değil ,taraftar taraftarlık yapsın ,hocalığa özenmeden. Gerisini hoca halleder ,takımın maç sonunda ki havasını 4-5 yıldır hiç böyle göreniniz oldu mu ?
Futbolu en üst seviyede ,en önemli liglerde oynamış Ulfaluji daha geçen sene Kartalspor da oynayan genç Semih e Piquet ,hala bazen A2 takımında forma giyen genç Emre ya Messi diye hitap ediyor. Arsenal de çok büyük kariyer ve şöhret yapan Eboe ,Brezilyalı milli oyuncu Melo ,dünyanın en iyilerinden kabul edilen Uruguaylı Muslera ,büyük kariyer sahibi Baros ,Elmander gibi isimler bizim içimizden çocuklarımızla sarmaş dolaş bir yola çıkmışlar ,karşılıklı sevgi ve saygı her hareketlerinden belli oluyor. Florya da ki dostluk ve arkadaşlık havası tavan yapmış ,gözle görülür halde. Ama bakıyorum da bizim bazı çok bilen sivriler hala Sabri ye ,Servet e giydirmenin peşinde. Arkadaşlar acaba bu eleştiriyi çok aşan hakarete varan hareket ve söz sahipleri hayatları boyunca bu insanların milyonda biri kadar Galatasaray a ve Türk futboluna yarar sağladılar mı? Kariyerleri ,iyi ve ya kötü bir kariyerleri var mı ? Aileleri ve arkadaşları dışında yaptıkları işlerde ki başarıları ile isimlerini bilen bir allahın kulu var mı ? Sabri sakat diye başarılıyız diyebilmek ,Servet oynamıyor diye kazanıyoruz diyebilmek olsa olsa ezikliktir. Kendi silik hayatını ve yaşamında ki başarısızlık öyküsünü yaptığı işin en üst seviyesine çıkan insanlara ve kariyerlerine aklınca alaylı bir şekilde saldırmakla mı düzeltecekler. Bu en azından zavallılıktır ,ayıptır ve saygısızlıktır. İşte artık bu hatalara düşmememiz ,düşenleri de en sert şekilde uyarmamız gerekiyor. Çünkü 2015 -2016 gibi Avrupanın zirvesinde ki takımın zirvede ki örnek ve büyük taraftarı olacağız. Sevgi ve Saygılar