30
2014
Bu gece start veriyor yeni kahır sezonu. Birileri 4 yıldız rüyaları göre dursun futbol ve Galatasaray ı bilenler biraz da zeka ve öngörü sahibi olan futbol severler bu takımın en iyi ihtimalle 3. ya da 4. olacağını görebiliyorlar. Daha maçlar bile oynanmadan net olarak söylüyorum yaşayacağımız kabusların sorumlusu ne futbolcularımızdır ne de hocamız Prandelli. Yarın kimse bu isimlere çamur atmasın lütfen. Sorumlu tek ve nettir ,Ünal Aysal ve saz arkadaşları.
Eğer bir takımı sabote et ,perişan et ,pişmiş aşa su kat deseler bundan iyisini yapacak adamı zor bulursunuz. Gerçek anlamda bir enkazı alıp genlerinde bulunan büyüklük kromozomlarıyla silkinmesini sağlayıp hem iç hem dış rakiplerinin yeniden korkulu rüyası durumuna getirmeyi başaran Ünal Aysal beyefendi maalesef kendi ego ve hırslarıa kurban etti koca Galatasaray ı. Oysa geldiği zaman kendisi de açık açık futbolu bimediğini ,spor yöneticiliğine aşina olmadığını beyan etmişti. Ancak yanında da bu işlerin üstadı ,sporu ve spor yöneticiliğini en iyi bilen üç isim vardı. Ayrıca kendisine bırakılan mirasta da enkaz bir futbol takımını saymazsak Alp Yalman dan beri hiç bir başkana nasip olmayan maddi olanaklara sahip bir oluşum vardı. Enkaz takıma da ibra edilmeyen Adnan başkan tarafından imza attırılan Selçuk İnan ve Johann Elmander takviyeleri daha Şubat - Mart aylarında yapılmıştı.
Bizim başkan bey her ne olduysa birden bire futbol alimi oluverdi. ardı ardına kazanılan 2 şampiyonluktan sonra bu başarıların gerçek mimarları olan 3 değerli yöneticiyi bir oldu bittiyle kapı dışarı ediverdi. Hemen ardından da telefonuna cevap vermeyen hocasını kapının önüne koydu. Seçilmiş bir Galatasaray başkanı elbette çalışacağı insanı seçme istemediği profesyonelle de çalışmama hakkına sahiptir. Ancak koskoca bir başkanın bu ayrılığa kılıf hazırlamak adına döndürdüğü dolaplar ,açtığı üçkağıtlar bize hiç mi hiç yakışmadı.
Ardından gelen Mancini ismini beğenir ya da beğenmezsiniz ama burun kıvırmak bu coğrafya da kimsenin haddi olamaz. Ancak bu kariyerde bir teknik adamın da hoca kovulur kovulmaz 10 günde ikna edildiğine inanmak en azından saflık olacaktır. Elbette Mancini gibi bir isimle anlaşmak için en az 2-3 ay kapalı kapılar ardında görüşmeler ,pazarlıklar ,planlar ve projeler yapılmıştır. Böyle kariyerli isimleri sadece parada anlaşarak takımın başına da getiremezsiniz. Çünkü kazandığı paraya rağmen ortaya yıllarca emek verdiği ismini koyması gerekmektedir. Büyük projelerinizden bahis edersiniz ,büyük transfer bütçesi sözleri verirsiniz ve ikna edersiniz.
Bizim başkan bey söz vermede ,konuşma sanatında hiç sıkıntı yaşamadı zaten. Ancak iş verilen sözleri tutma evresine geldiğinde çark etti ve hoca da böyle insanlarla çalışılmayacağını anlayarak çekip gitti. Sonra Ünal bey Alman ekolü dedi ,Klinsman ve Löve isimlerine yöneldi ama gitti Prandelli ile anlaştı. Yani bizim başkanın bir planı ,projesi ,fikri ve futbol zekası bulunmuyor. Takım doğru dürüst kamp bile yapamadı koca yaz sezonu boyunca. Ne ülkeyi ne de takımı hiç tanımayan zavallı Prandelli ye bırakıp takımı herkes başını kuma gömdü ,saklandı. Doğru dürüst bir hazırlık maçı bile oynamadık bu sene. Sadece Soma için Atletico Madrid ile oynadık ki o da zaten geçen sezon sonunda planlanmış bir maçtı.
Transfer deseniz tam bir komedi dükkanı. Olcan Adın bana göre iyi ,doğru ve nokta bir transfer ama bu takımın eksiği tek bir isimle biter mi ? Öyle bir kadro yapılanması var ki hoca bir değişiklikle oyuna müdahale etmek istediğinde yabancı kuralı sebebiyle 2 değişiklik birden yapmak zorunda kalıyor. Şimdi 12 milyon euro transfer bütçesi ile iş yapmaya çalışıyoruz ama geçen Ocak ta alınan 9 oyuncudan ve 25 milyon eurodan hiç ses çıkmıyor. Bir Telles oynuyor o adamlardan ama Riera dan fazlasını hala göremedik ne hikmetse. Veysel arada oynuyor da kadro dışı kalan Sabri nin suçunu anlayamıyorum hala.
Hocan o mevkiye transfer istemediği halde 36 yaşında adama ( adı ne olursa olsun ) 1,5 sene için 16 milyon euro para veriyorsun. Hocan istemediği halde ( ne kadar iyi ve kaliteli olursa olsun ) takımın en iyi işleyen bölgesine çilek alarak 4,5 sene için 27 milyon euro para veriyorsun. Ama iş bir sol bek almaya gelince bin dereden su getirip hocanın ısrarla istediği adamı almıyorsun ki maliyeti en fazla 7 milyon euro. Hocanın ısrarla istediği Alper Potuk ve Kerim Frei ,Gökhan Töre nin kulüpleriyle de anlaşıyorsun ama yıllık toplam 800 bin euro fark için bu genç Türk oyuncuları ezeli rakiplerine kaptırıyorsun. Sana 2 sene boyunca sadece başarı yaşatan bir teknik adamın sadece 7 milyon 800 bin euroluk isteğini karşılamayacaksın sonra gidip istemediği ,veto ettiği 2 oyuncu için 43 milyon euro para ödeyeceksin. Şimdi de çıkp kameralara transfer kısıtlamasından ,maddiyattan ,mali kurallardan dem vuracaksın. Sayın Aysal size hala inananın ,güvenenin ve sevenin önce zekasından sonra da Galatasray sevdasından şüphe ederim.
Arkadaşlar bu şartlar altında başlayan bir sezonda lütfen hiç kimse ne Selçuk a ,Burak a ,Semih e ,Chedjou ya ne de Prandelli ye sallamasın. Yabancı kuralına da boşuna takılmasın. Çünkü bir takımda en başta doğru bir kadro mühendisliği yapılır. Bakın bakalım aynı kurallarla top oynayan rakiplerimizde hiç böyle bir sorun var mı ? Adamlarda Emenike çıkıyor Webo giyor ,Bruno Alves çıkıyor Kadleç giriyor ya da Diego çıkıyor Meireles giriyor. Bizde ise Sneijder ,Melo ve Muslera haricinde ki yabancılardan kim olmazsa olsun bu adam eksik ,şu adam yok diyemiyoruz maalesef. Böyle olduktan sonra keşke federasyon yabancı sınırlamasını kaldırmak yerine kısıtlamayı 3 + 0 yapsa diyorum. Emin olun ki bize fayda diğerlerine ise zarar verirdi.