05
2018
Porto ya gücümüz yetmese gücüme gitmeyecek de Dragao da bu kadar net pozisyon bulup, pozisyon bile olmayan bir yan top klasiğiyle yenilmek canımı yaktı. G.Saray lı futbolcunun, teknik adamın hatasından maç kaybetmek ya da kupa kaybetmek üzerdi de kalkıp maaşlı bir kulüp çalışanının hatası ve yönetimin gafleti ile şu duruma gelmek kahrediyor. Arkadaş işi gelir gider hesaplarını tutmak olan bir eleman hatayı yapacak, onu denetlemekle vazifeli üstleri yanlışı göremeyecek, herbiri iş dünyasının önemli figürleri olan seçilmiş beyzadeler ne olduğundan bihaber medyaya şirinlik yapacaklar. Transferin son günü gelip çatacak ve Türkiyenin en büyük markası G.Saray santrforsuz 4 aya mahkum edilecek.
Ben bazılarının aksine bu formayı giyen, şerefiyle ter döken tüm oyuncularımıza aynı sevgi ve saygı ile yaklaşırım. Eren de gerçekten sevdiğim, beğendiğim ve hatta haksızlığa uğradığına inandığım bir oyuncudur. Özellikle Riekerink ve Tudor dönemlerinde ne olursa olsun kulübeye mahkum edilmişti. Oysa gerek kariyeri gerekse takımın o dönem oynadığı futbol ve takım yapısı Eren in çok daha fazla forma bulmasına müsaitti. Fatih hoca gelir gelmez de Eren Derdiyok çok daha fazla şans bulmaya ve skor yapmaya başladı zaten. Yani o da tıpkı Ryan Donk gibi bulamadığı şans yüzünden küsmek yerine profesyonelce çalışmalarına devam ettiğini gösterdi.
Eren in futbolculuğundan yana bir soru yoktu da Gomis kalsa bile takımın bir santrfora daha ihtiyacı olduğu da bir gerçekti. Ağustos sonuna doğru Gomis gidiyor Eren mevkisinin tek alternatifi durumunda kalıyordu. Benim açımdan yine sorun yok ancak Eren in de tıpkı Serdar gibi çok sık sakatlanan bir fizik yapısı olması ciddi problem. Hoca da muhtemelen uykularını kaçıran bu problem yüzünden kadro içinde çeşitli arayışlara girmek zorunda kalıyor ve Akhisar da bu denemelere 3 puan kurban ediyorduk. Şu durumda gitmesi için dualar edilen Burak Yılmaz hatta Umut Bulut gibi isimlere bile muhtaç kalmakta belki ilahi adalet diye açıklanabilir. Ancak sözün özü şu ki bu takımın en azından sayısal olarak çok ciddi bir forvet eksiği mevcut ve suçlusu da yönetim. Elbette bu suçun ceremesini çekmekte yine Fatih Terim e havale.
Fatih hoca, açık konuşmak gerekirse G.Saray futbol takımının başında görmekten huzur ve güven duyduğum tek isim. Elbette bana yanlış gelen bir çok uygulaması, eleştirdiğim bir çok tercihi var. Ancak her türlü doğrusuyla, yanlışıyla net olarak biliyorum ki takımım en az benim kadar bu kulübe sevgiyle bağlı biri tarafından yönetiliyor. Hoca çok inatçı bir kişiliktir, eğer birini ve ya bir şeyi severse tüm dünya karşı çıksada arkasında durur ancak birinden ve ya bir şeyden soğursa da iki dünya bir araya gelse nafile. Şu aralar hocanın Belhanda ya olan aşkının bitmesini dört gözle bekliyorum. Şayet kim ne buldu, kim neyini gördü bilmem ama geldiği günden beri aldığının hakkını veren tek 90 dk. hatırlamıyorum. Arkadaş 8 küsur milyon euro bonservis ödenmiş, bonusları filan 4 milyon euro yıllık maşı olan bir oyuncu neredeyse 50 den fazla resmi maçta akılda hiç bir şey bırakmaz mı? Pardon haksızlık etmeyelim, Fener ve Trabzon maçları başta olmak üzere gördüğü kırmızı kartlar akıllarımızda. Her maç, Belhanda acaba bu maç mı diye yorum yapan futbol ulemalarına hem acıyor hem çok gülüyorum. Ama hocanın da aynı safta olup bir umut forma vermesine sadece üzülüyorum. Yok 10 değilmiş de 8 miş falan filan. Kardeşim 10 deseniz Hagi yi, Sneijder i, 8 deseniz Prekazi yi, Seçuk İnan ı filan üzmez misiniz?