27
2014
Başakşehir den 4 tane yedik ,şaşıran ,inanamayan ,tesadüf diyen var mı ? Bu takım lig de kazandığı Bursa ,Sivas ,Erciyes ve Fener maçlarında daha mı iyi top oynadı ? Hadi bırakalım topun 3 direk arasından geçmesini mesela geçen hafta Fener maçında rakip biraz becerikli ,İsmail Kartal biraz cesaretli olsa bu 4 golün fazlası daha ilk devre olmaz mıydı ? Sivaslı Utaka azıcık şanslı birazda becerikli olsa Sivas Arena da yarım düzine atamaz mıydı ? Bursa nın elinden Muslera almadı mı bu takımı ?
Arkadaşlar her şey tamam ama bu takım gerçekten bu kadar kötü bir takım mı ? Peki Cesare Prandelli bu kadar futbolu bilmeyen ,bu kadar zayıf ve kötü bir teknik adam mı ? Ortada bir yanlış olduğu kesin ama suçlu gerçekten isimler mi ?
Şu son hezimeti inceleyelim. En başta şu bir gerçek ki kalede ki Muslera dan en uçta ki Burak a ,dünya yıldızı Sneijder e ,sonradan giren Umut tan Bruma ya kadar hiç kimseye G.Saray forması yakışmadı. Her bir oyuncumuza üzerlerinde ki forma en az 3 beden büyük geliyordu. Kenarda ki Prandelli nin yerine de bu gece ben otursaydım çok bir şey değişmezdi sanırım ,sadece kulübün yüz bin eurosu filan kasamızda kalırdı. Yani sahaya bakacak olursak suçsuz hiç kimse yok.
Ancak tartışılması gereken asıl konu ,sorulması gereken asıl soru şu olmalıdır. Bu adamlar gerçekten bu kadar kötüler mi ? Arkadaşlar ben Dzemaili ,Pandev ,Koray gibi tanımadığım ,bize gelmeden önce ilgimi hiç çekmeyen oyuncular için yorum yapamam. Sadece şunu söylerim ki bu takımın oyuncusu mu değil mi herkes görüyor. Örneğin Dzemaili oynarken kulübe de ki Yekta ya ,paf takımında ki Engin e hatta gönderilen Ceyhun a ayıp olmuyor mu ? Pandev Amrabat tan ne kadar fazla futbolcu acaba ? Ya da Koray hangi maçında mesela Gökhan dan daha iyi oynadı ,gören ,bilen var mı ?
Yasin ve Veysel e kızmaya hiç kimsenin asla hakkı yok. Adamlar Kayseri de ,Eskişehir de ne oynuyorlarsa yine aynısını oynuyorlar. Eğer birisine kızmak gerekiyorsa bu oyuncuları G.Saray a alan futbol ulemalarına kızın lütfen. Bunların dışında adını bile hatırlamadığım 8-10 oyuncunun da neden alındığını ,hangi mevkilerde oynadıklarını ,şimdi nerede olduklarını hiç bilmiyorum. Sadece şunu biliyorum ki yetenekleri sınırlı ,kapasitesi belli bir oyuncuya bir gün birisi gel G.Saray forması giy üstelik kazandığın paranın 8-10 mislini verelim sana derlerse adam piyangodan yılbaşı büyük ikramiyesi tutturmuş gibi hisseder kendini.
Gelelim elde ki asıl kadroya yani gerçek sorumlulara. Takımın başında ki isim Cesara Prandelli. Bu ülkede futbolu çok iyi bilen bir ton spor adamı ,yorumcu ,gazeteci ,futbolcu ve hakem eskisi mevcut. Zaten futbolla ilgilenen ,taraftar ya da seyirci olan hemen her vatandaş futbolu en az Fatih Terim kadar ,Jose Mourinho ya da Alex Ferguson kadar iyi bilirler. Ancak şu da bir gerçek ki daha 3 ay önce bizler TV. başında seyrederken Dünya kupasını Prandelli İtalya Milli takımının başında mücadele ediyordu. O italya Dünya kupaları tarihinde Brezilya ve Almanya ile birlikte en başarılı 3 ülkeden birisi. Biz mi ,tarihimizde 2 kere gitmeyi başarmışız finallere.
Takımın belkemiği olan Selçuk ve Melo kötü değil çok kötüler. Melo ara sıra hırsıyla ,fiziğiyle bir şeyler yapar gibi gözükse de bunun çok ötesinde bir oyuncu olduğunu hepimiz biliyoruz. Selçuk ise özellikle son bir senedir içine Mustafa Sarp kaçmış gibi oynuyor. Yani oynamıyor.
Sneijder e acımamak mümkün değil. Bir G.Saray fanatiği olarak değil bir futbol sever olarak çok ama çok üzülüyorum bu duruma. Adama Allah her türlü imkanı ,meziyeti ,yeteneği vermiş. Ancak bir sol kanatta oynatıyorlar ,bir ön liberoda. İş bitiyor ,atı alan Üsküdarı geçiyor forvet arkasına ,serbest adam olarak koyuyorlar. Ama takım zaten kırılgan ,çoktan bırakmış maçı.
Burak futboldan soğumuş. Sanki her maç jübile maçına çıkmış gibi oynuyor. Öyle bir halde ki ya aklını veremiyor pozisyonlara ya aklının emrettiğini ayakları yapmaya itiraz ediyor. Korkuyor ,sinmiş ,bıkmış hatta birazda boş vermiş gibi.
Olcan ,Emre ,Telles ,Bruma ,Hamit ,Hakan ,Yekta ,Umut gibi oyuncular zaten ilk onbir de oynarlar mı ,yedek mi kalırlar ,kadroya mı giremezler ne biz ne kendileri biliyor. Ve bunun için iyi oynamaları ,kötü oynamaları ,çok ya da az çalışmaları da pek fark etmiyor.
Chedjou ve Semih takımın tek istikrarlı ve ne yaptığını bilen değişmez ikilisi. Bakın çok iyiler ,harikalar filan demiyorum asla ,sadece olması gerekene en yakın olanlar. Elbette Muslera için de rahatlıkla aynı iddiada bulunabilirim.
Arkadaşlar bu Türkiye liginde kadrosunda Muslera ,Sinan ,Sabri ,Eboue ,Telles ,Hakan Balta ,Semih ,Chedjou ,Gökhan ,Hamit ,Bruma ,Yekta ,Selçuk ,Emre ,Engin ,Melo ,Olcan ,Sneijder ,Amrabat ,Burak ,Umut gibi oyuncuları olan bir takım çok da zorlamadan şampiyonluğun en büyük değil tek adayıdır.
Selçuk un ,Burak ın ,Melo nun bu olmadığını biz bu lig de defalarca izledik ,gördük. İş eğer farklı boyutlarda olsa böyle olmazdı. Mesela Selçuk için gece hayatı dedikoduları yapılıyor. Adam her maç 11 bin metrenin üzerinde ,takımın en çok koşanı. Eğer dedikleri gibi olsa nasıl koşacak o kadar ? Melo oynadığı futbolla değil yaptığı saçma sapan işlerle ,aldığı cezalarla gündem oluyor daha ziyade. Burak gözü kapalı yaptığı işleri eline yüzüne bulaştırıyor bu ara. Olcan a bakıyorsun ,mutsuz ,Umut a bakıyorsun ,umutsuz. Telles ,Bruma neden oynamadıklarını bile bilmiyorlar. Sneijder ne oynadığından ,nerede oynadığından hatta niye oynadığından bihaber.
Bu çocukların her biri son derece değerli ,iyi ve kendilerini defalarca kanıtlamış ,kariyerleri başarılarla ,kupalarla dolu futbolcular. Hepsi de sağlam karakterli ,çalışkan ve yetenekli adamlar. Başlarında ki teknik direktör beğenir ya da beğenmezsiniz ama bu ülkeye gelmiş en kariyerli insanlardan birisi ,bu gün faal çalışanlardan ise birincisi. Ama gel gör ki sahada oynanan futbol hiç bir şeye benzemiyor. Ne taktik ne teknik ne mücadele hiç bir şey yok ,tac atmaktan bile aciz bir takım var ortada.
Aslında yanlış kelime kullandım ,ortada takım filan yok ki. Bu çocuklar takım olamamış bir futbolcular topluluğu sadece. Burası Türkiye ,burada işler farklı ,çok farklı yürür. Avrupa da ki gibi her şey belirli bir düzene ,kanun ve kurallara göre dizayn edilmemiştir. Burada geçerli olan tek düzen düzensizliktir ,kaostur. Profesyonellik sadece para pazarlığı yapılırken söz konusudur. Burada skoru etkileyen bariz hata yapan bir hakem bir hafta sonra önemli bir maçla ödüllendirilir. Burada şike yapan bir takım gerekirse tüm ülkeye ceza verilmesi pahasına cezalandırılmaz. Burada profesyonel futbolcular milyonlar kazanan adamlar değil pışpışlanmak isteyen çocuklardır.
G.Saray sahada yokları oynarken Prandelli de şaşkın şaşkın sahada olanlara anlam vermeye çalışıyor bu sebeple. Ben nereye geldim bakışlarını daha evvel Mancin de de görmüştüm. Adaptasyon epeyce bir süre alacaktır normal olarak. Aslında bu ülkenin trafiğine bile zor alışmıştır şu geçen süreçte. Prandelli teklifi aldığında kadrosunda en az 12-13 tane milli oyuncusu bulunan bir kulübe sadece şampiyonluk için geldiğini sanıyordu. Öyle ya elde ki malzemeye uygun bir plan yapar ,sistem hazırlar ,takımı sahaya sürerdi. Tıpkı geçen sene Mancini nin düştüğü hataya düştü hoca. Bakın bu ülkede başarılı olamayan bir kaç isim sayalım isterseniz. Vicente Del Bosque ,Guus Hidding ,Luis Aragones. Her biri de mesleklerinde en üst noktaya ,zirveye çıkmış ama ülkemizden arkalarından teneke çalınarak kovulmuşlardı.
Türkiye de başarı istiyorsanız en başta yanınıza bu işin içinden gelmiş ,üleyi de ,futbolumuzu da çok iyi bilen hepsinden önemlisi gelecekle ilgili büyük planları ,hedefleri olan ,zeki bir yardımcı alacaksınız. Futbolu değil ama ülkeyi ve kaosla yaşamayı öğreneceksiniz. Bakın bu ülkede Derwall eğer Beşiktaş ı 3-1 yenmeseydi daha 11. haftada kovulacaktı ilk sezonunda. Süleyman Seba ve Faruk Süren bu denli dirayetli ,kararlı ve karakterli olmasalar Gordon Milne ve Fatih Terim ülkenin en fazla şampiyonluk kazanan hocaları da olamazlardı asla. Bu ülkede herkes olması gerekeni bilir ama işler asla olması gerektiği gibi işlemez. Prandelli bu dönemi ya zor atlatır ya da atlatamaz. Çünkü sahada takım olmayı başaracak bir gurup yok maalesef. Tek umut yeni yönetim ve özellikle de futbolun başına geleceği söylenen Ali Dürüst ,Abdürrahim Albayrak ikilisinde.
Prandelli bu çocukları her gün 3 tane idmana çıkartsa bile bir arpa boyu yol alamaz. Ama yetenekleri kısıtlı bir futbolcu da G.Saray gibi bir takımda ve bu düzeyde 2-3 maçtan fazla olduğundan üst seviyede top oynayamaz. Ancak yukarıda saydığım isimlerin hemen hepsi son derece üst düzeyde maçlara hem de büyük bir istikrarla imza attılar. Oysa daha dün şampiyonlar liginde Real e ,Manchester e ,Emirates te Port ya ,Arsenal e ,ligde Beşiktaş a ,Fener e sahayı dar eden bu çocuklar bu gün taç atmayı ,2 pası bir arada yapmayı beceremez hale nasıl geldiler. Böyle bir düşüşü Avrupa da hiç bir takımda asla göremezsiniz ,bir örneğini bile bulamazsınız. Dikkat edin burada topun 3 direğin arasından geçmesinden bahis etmiyorum ,sahada oynanan oyunu konuşuyorum.
Bu sebeple önemlidir Florya YA antreman yokken gelen futbolcular. Bu sebeple başarının habercisidir Florya da ailece yenilen yemekler ,yapılan mangal partileri. Bu havayı ,bu arkadaşlık ortamını Florya da gördüğünüz gündür gelecek büyük başarıların müjdecisi. Futbolcunun bakışından ,duruşundan ,bir birlerine davranışlarından maçın sonucunu oynamadan tahmin edersiniz aslında. G.Saray o dönemi yakaladığında hiç bir futbolcu çıkıpta takımda ki arkadaşlığın mükemmelliğini ,takımın havasının harika olduğunu ,aralarında ki sevgi ,saygı ve dostluğu anlatmaz kameralara. Takım sahaya çıkar ve gereğini yapar zaten ,tüm çatlak sesler kesilir ,medya da borç haberleri yayınlar durur ama takımın umrunda bile değildir bunlar.
İşte Fatih Terim bu sebeple G.Saray da kim gelirse gelsin herkese karşı 2-0 hatta 3-0 önde başlar maça. O ne zaman ne yapması gerektiğini herkesten iyi bilir. Gerektiğinde bir hoca gerektiğinde bir abi hatta baba olur futbolcusuna. Gerekirse tüm hatayı üstüne alır ,kalkan olur ,gerekirse astığı astık bir Adana lı kabadayı. Beyefendi olmayı da bilir ,hakeme saldırıp ,ana avrat düz gidip 5 maç ceza almayıda. Fatih Terim getirir eşini Florya ya ,futbolcu eşlerine ablalık yaptırır ,erkeklerin giremediği konuları da halleder eşi vasıtasıyla. Futbolcu için ondan daha iyi bir rol model de yoktur zaten. G.Saray sevdasını kim daha iyi anlatabilir ki 40 senelik bir G.Saray lıdan ,bir divan üyesinden daha iyi. Fatih Terim sistemi düzeni en iyi bilenlerdendir ama asıl başarısı da kaosu iyi bilmesi ,düzensizliği müthiş yönetmesidir. İşte bu sebepledir daha geçen senenin 5. haftasında Emirates i kazanmış ,şampiyonlar ligi çeyrek finalisti ,son 2 senenin şampiyonu ve süper kupa sahibi takımın şampiyon olamayacağını iddia edişim. Yoksa ne Fatih hoca babamın oğludur ne Mancini baş düşmanım. Tek bağlılığım ,tek derdim G.Saray ın başarısıdır. Mevzu G.Saray olunca gerisi gerçekten teferruattır. Kişilerin ,isimlerin ,kişisel düşüncelerin hiç ama hiç bir önemi yoktur asla.
Bu gün yalvarsan da getiremezsin hocayı. Prandelli den de bir Fatih yaratmamız imkansız. Belki futbolu çok daha iyi bilir ,iddia etmem ,belki Mancini de daha iyi biliyordu hatta. Ama bu iyi ve yetenekli adamları takım yapmak farklı bir şey. Bu bize mahsus bir şey. Prandelli yi gönderip yeni bir hoca getirmenin de çözüm olacağını sanmıyorum. Çünkü Fatih ,Mancini ve Prandelli kalibresinden sonra bu isimlere yakın bir teknik adam bu ülkede yok maalesef. Bunlarla çalışan futbolcu da öyle Hikmet hocayı ,Ersun hocayı filan takmaz asla. O halde yapılacak tek iş futbolu ,tekniğini ,taktiğini tamamen hocaya bırakıp Florya da insani ilişkileri Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak la sağlamaya ,yükseltmeye ,yüceltmeye çalışmak olmalıdır. Aksi halde Messi ile Ronaldo birlikte gelse hiç bir şey olmaz bu futbolcular topluluğundan. Yok eğer bu işi başarabilirsek emin olun ki 3 lü defansta oynasak ,çift ya da tek forvette oynasak ,Sneijder i sağ bekte de kullansak bu takım bu sene bu ligi domine eder. Bu çocuklarda bu yetenek var ve gördük ,bu hoca da futbolu bilmese İtalya milli takımını çalıştıramazdı asla. Çünkü bizim aksimize İtalya gibi ülkelerde sadece başarı ödüllendirilir.