31
2019
Şu teknoloji birçok şeyi berbat ettiği gibi futboluda perişan etti maalesef, elbette futbolun ruhunu kaybetmesinde endüstriyel olmasının, uçuk paralar dönmesininde eş oranda payı var. Arkadaş, teknoloji ile her eve bilgisayarlar, PS oyunları girdi ve hemen herkes gönül verdiği renklere Avrupa şampiyonlukları, kıtalar arası kupalar filan kazandırdı. Sonrada gerçek hayatta takımı çuvallayınca bütün suç yıllarını bu işe vermiş, alın teri dökmüş emektar hocalara yıkıldı. Ne de olsa vatandaş daha birkaç saat evvel Barcelona ya 5 atıp şampiyonlar ligi şampiyonu olmuştu. Oysa takımı Malatya yı yenemiyor, Alanya da 3 yiyor.
Arkadaşlar, hadi kendimize de çok sevdiğimizi, canımızı vereceğimizi iddia ettiğimiz kulübümüzede bir iyilik yapalım ve gerçekleri görelim. G.Saray bu sezon tüm G.Saray aşıkları için tek kelimeyle hayal kırıklığı yaşattı. Çünkü sezon başında yapılan transferler bu işi kıyısından takip edeninden işin en içinde olanına kadar herkese anormal şeyler vaad etmişti. Sadece Fatih Terim " mevcut seçenekler içinde alınabileceklerin en iyilerini aldık ama kağıt üzerinde, sahada ne olacağını hep beraber göreceğiz" diyordu. Yani herkes uçarken ayakları yere basan tek kişi 8 de kapanır 18 de diyen insandı. Efendim kağıt üzerinde en değerli kadro G.Saray kadrosu, hem de açık ara farkla. Lemina, Seri, N,Zonzi üçlüsü kiralık geldiler. Son transferlerinde ödenen bonservisleri toplamda 60 milyon euro. Andone için 20 milyon euro değer biçiyor kulübü. Falcao zaten fenomen bir isim. Babel de gerek Türkiye gerek ise 6 aylık Premier lig performansı ile çok şeyler vaad eden bir transfer. Emre Mor, Jimmy Durmaz, Adem Büyük, Okan Koçuk, Şener Özbayraklı, Taylan Antalyalı gibi isimler ise kadro derinliği ve yerli kontenjanı açısından önemli kariyerler. Ancak unutulan şu ki futbol sahada oynanır, maç sahada kazanılır. Kağıt üstünde favori olmak şampiyon olmak değildir.
G.Saray takımı 17 lig, 6 şampiyonlar ligi, 2 kupa 1 de süper kupa olmak üzere oynadığı 26 resmi maçta bu sene değil şampiyon olmak, kümede kalmayı bile hak etmedi asla. Abartmıyorum, küme düşmesine kesin diye bakılan Ankaragücü ve Kayserispor dahil G.Saray dan daha kötü oynayan, daha isteksiz oynayan, daha az mücedele eden tek bir takım seyretmedim. Kötü futbol oynayan bir G.Saray a bile hasret kaldım, çünkü oynadığımız her ne ise asla futbol değildi. Bu denli hırstan, mücadeleden yoksun, skora razı gelen, isyan etmeyen bir topluluk görmemiştim daha önce. Kusura bakmasınlar ama takım diyemediğim bu güruha en kibar olarak topluluk diyebildim ancak. Takım içerisinde dostluk, arkadaşlık mevhumlarından kimse konuşmasın beyhude. Benim gördüğüm sahada birbirlerini değil sevmek aksine nefret eden adamlar topluluğu vardı. Elbette bu rezillik en başta Fatih Terim e ardından da Mustafa Cengiz ve Abdürrahim Albayrak a yazar. Nasıl ki başarıda aslan payını alıyorlar ise başarısızlıkta da aynı nezaketi gösterecek beyzadeler. Yazar yazar da Fatih hoca hariç hiç kimsecikleri kötü sonuçların ardından göremedik nedense. Fatih Terim de yayıncı kuruluş ile yapılan anlaşmanın mecburiyetleri ile çıkıp temcit pilavı gibi saçma sapan şeyler söyledi genel olarak. Kazanılan ya da şampiyonlar liginde berabere kalınan maçlar sonrası uzatılan her mikrofona şakıyan Mustafa ve Abdürrahim beyler ise kaybedilen maçlar sonrası kayıplara karıştılar nedense. Ayrıca en sinir olduğum şey de Fatih hocanın ve futbolcuların, sorumluluk bizim, suç bizim, bedeli biz öder bu işide biz değiştiririz demeleri. Arkadaş, şampiyonlar liginin açık ara en kötü takımı G.Saray, ligde kaybedilmiş tam 24 puan var il devre ve lider Sivas ın 10 puan gerisindeyiz. Ne bedel ödüyorsunuz ? Hadi futbolcu arkadaşlar, çıkın ve bu 26 maç için maaş, prim haketmedik, kulüpten alacağımızın yarısını istemiyoruz diyebiliyor musunuz? Hadi Fatih hocam, bu sene alacağım paranın 6 aylık bölümü başarısızlığın bedeli olarak kasada kalsın desene. Sizin bedeliniz böyle ödenir ancak, aksi takdirde o bedeli bu renklere aşık taraftar her maç kahrolarak, sinirden, üzüntüden ağlayarak ödüyor sadece.
Şimdi gelelim işin diğer boyutlarına. Bu kulüp son çeyrek asırda ne zaman zora düşse, ne zaman battı, bitti dense kurtuluş adresi hep aynı isim oldu. Şimdi bazı çok bilenler o ismi sorguluyor, yemeye, yok etmeye çalışıyor. Benim bildiğim, gördüğüm tek gerçek şu ki Fatih Terim ile G.Saray ı ayırmak sadece Fener ve Beşiktaş fanatiklerinin bayram yapmasını sağlar. Fatih Terim kim ne derse desin G.Saray ı sevmeyenlerin, başarısını hazmedemeyenlerin boy hedefi, saldırı odağıdır. Adam bu güne kadar 9 sene de 8 şampiyonluk, sayısını unuttuğum kadar kupa, hayal bile edemediğimiz Avrupa şampiyonluğu kazandırmış bir fenomen. 1996-2000 arsı ve 2011-2013 arası oynattığı futbolun tarifi zor. Bu sezon kafasındaki futbola uygun transferler yapılamadı maalesef. Alınan oyuncular ne denli kariyerli de olsalar Babel haricinde hiç birisi hocanın ismen istediği adamlar değildi. Ayrıca özellikle Fernando ve Onyekuru nun ayrılmasını da hiç istemedi Fatih hoca. Evet Fatih Terim insanı sinir edecek kadar inatçı, egosu yüksek bir isimdir. Her insan gibi bir çok hatada yapmıştır mutlaka. Hatalarında bile ısrar ve inat eder. Ancak Türk futbolunun ve G.Saray ın en büyük şansıdır aynı zamanda. Eğer Fatih Terim olmasa bu ülke milli takımlar bazında da kulüpler bazında da Malta ve bu ülkenin şampiyonu Valetta ya da Lüxemburg ve onların adını bilmediğim şampiyonundan fazlası olmayacaktı hala.
G.Saray ı da Fatih Terim i de benim kadar sert ve acımasız eleştireni zor görürsünüz. Yaşım 50, hayatım bu formanın peşinde geçti. Öyle palavradan taraftar da değilim. Kombinemi alırım, kulübümün kredi kartını, gsm hattını kullanırım. Yılbaşı için aile ve arkadaşlarıma hediyelerini daha bu gün Beyoğlu Store dan aldım. En değerli hazinem Prekazi nin Neuchatel maçında giydiği 8 numaralı beyaz formadır ki teri bile hala üstünde. Çavuşescu nun Romanya sına, Monaco ya, Viyana ya, Köln e, Dortmund a, Kophenhag a, Maraş a, Trabzon a, Mersin e, Adana ya hep bu formanın aşkına gittim. Kadıköy de, Moda da az sabahlamadık. Gökmen i, Öner i, Sejdiç i, Çilli Mehmet i, Fatih i canlı seyrettim. Elbette eleştireceğim, kızacağım ama haddimi de bileceğim. Ben bu aşka düştüğümde Fener tribünlerinde 6+5=11 GS+BJK= FB pankartı vardı. O günden bugüne Feneri geçmek için kazanılan 16 şampiyonluğun yarısıdır Fatih Terim. Türk futbolunun tek Avrupa kupasıdır Fatih Terim. En güzelide en az benim kadar G.Saray sevgisiyle çarpan yüreğin sahibidir Fatih Terim. Şimdi ben kalkıp bu hocaya istifa etsin, transferi yapmasın filangibi hadsiz sözler edersem kendi G.Saraylılığımdan şüphe ederim. Başarısız mı olacağız? berbat mı oynayacağız? sinirden ağlayacak mıyız? Rijkaard la, Tudor la, Riekerink ile, Skibe ile çıldırmaktansa Fatih hocam ile kahrolurum.
G.Saray Seri, N,Zonzi, Lemina gibi henüz 1-2 sene önce 20-25 milyon gibi bonservisler ödenerek alınmış oyuncuları kiraladı. İyi, güzel ama bir düşünün bakalım o kulüpleri çalıştıran hocalar, yöneten menajer ve idareciler G.Saray aşkı için mi bu kadar para verilen oyuncuları G.Saray a gönderdiler? Hadi gidip Roma ya, biz N,Zonzi yi istemiyoruz bize Cengiz i kiralayın diyin bakalım, ya da Liecester den Vardy i, Norwich den Pukki yi, Westham dan Zaha yı isteyin kiralık olarak. Ne cevap verirler sizce? Şuna emin olun ki Fatih Terim dediğimiz adam futbolu da futbolcuyu da bizden iyi bilir. Geçen sene Onyekuru edını kim biliyordu? Bu adam Hakan Ünsal ı 2. ligden Karabükten, Ümit i Kiralık oynadığı Diyarbakırdan almış adam. Bu adam futbola küsmüş Servet in yerine genç takımdan Semih i çıkarıp, bekleneni veremeyen Kazım ın yerine Emre Çolak ı çıkartan, yaramaz denilen Engin den kanat yaratan bir futbol beyni. Bakın, hiç kimsenin adını bile bilmediği Ozan Kabak ile Tudor un yok etmeye çalıştığı Rodrigues i parlatıp satan Fatih Terim. Yine Tudorzede Donk u takımın önemli bir parçası yapan Fatih Terim. G.Saray değerleri, G.Saray terbiyesi içinde başkalarına ihale kalmasın diye yapılan yanlışların bile sorumluluğunu alıp başarısız, yanlış hamleleri bile sahiplenen gerçek bir G.Saray sevdalısı Fatih Terim.