02
2012
Hepinize iyi ve mutlu yıllar dilerim sevgili renktaşlar. Yeni yıl yazdığım ilk yazıya gündemden karışık haber ve olayları konu etmek istedim.
Elbette ilk sırada şike. Bu konuda ki düşüncelerimi zaten bilmeyen kimse yoktur bu blogda. Ortada yüzlerce klasör dolusu delil mevcut ,yapılan iğrenç pazarlıklar ,alış verişler herkesin malumu. Dosyalar federasyonda ,isteyen kulüplerde ,medyada kısaca her yerde. Artık gizlisi saklısı kalmadı ,kim ne için ve neyle suçlanıyor bu ithamlar ne gibi kanıtlara dayandırılıyor açık seçik ortada. Federasyon ne iş yapar ,ne diye seçilmiştir ,görev ve sorumlulukları nelerdir ,bunlarda devlet sırrı filan değil. Özerkliğin ne olduğunu bilmeyenimiz de yoktur sanırım. Eğer bu ülkede adil ,tarafsız ve amacı ülke futboluna hizmet etmek olan bir federasyon olsa idi olacaklarda belliydi. Tıpkı İtalya ,Fransa ,İngiltere hatta Yunanistan da olduğu gibi. Ama maalesef biz de aynı cesaret ve görev bilincine sahip bir federasyon mevcut değil.
Özerk federasyon genel kurulu oluşturan delegeler tarafından seçimle görev alır. Şu aşikar ki futbolla ilgilenen her insan bir takıma gönül vermiştir ,çocukluğundan beri. Bu taraftar için de ,futbolcu için de ,hoca ,yönetici ,hakem ,gazeteci için de değişmez bir gerçek. Son derece de doğal ve anlaşılabilir bir durum. Genel kurul delegeleri de elbette gönüllerinde ki renklere hizmet için o görevdeler. Federasyon seçildi ,görev süresi içinde Türk futbolu ile ilgili her türlü kararı almak ve uygulamak üzere. Yani sorgusuz sualsiz Türk futbolunu yönetmek için genel kuruldan yetki alan bir federasyon mevcut. Ama o federasyon kendi yetki ve sorumluğu dahilinde olan bir olayda topu genel kurula atıyor. Yani her biri taraf olan delegeler bu kararı verecekler. Sebep nedir ? Tek kelimeyle korkaklıktır ,görevden kaçmaktır ,sorumluluktan kaçmaktır. Oysa ki kaçtıkları vazife Türk futbolunun önümüzde ki 5-10 yılına damgasını vuracak olumsuz kararlara sebebiyet verecektir. UEFA nın sıfır tolerans prensibi asla bu rezilliği pas geçemez. Bunu da bilmeyen yok.
Yıllardır süren komedi yine sahnelendi ve duruma isyan eden Galatasaray ve Trabzon ceza kuruluna sevk edildi. Suçları ne ,gerçekleri söylemek ve uyarmak. Sen görevini yapmayacaksın ,açıkça taraf olacaksın ve bundan mağdur olan da itiraz edince suçlayacaksın. Yargı senin emrinde ,yürütme senin ,polis de sensin ,savcı da ,hakim de. Görevini kötüye kullanan sensin ,tarafsız olmak için görev alıp taraf olan sensin ,Türk futboluna hizmet için makam işgal edip türk futboluna en büyük ihaneti eden yine sensin. Korkaksın ,acizsin ,zavallısın ama bütün bunların yanında maalesef bir de hainsin. Ettiğin lafın bile arkasında 24 saat durmaktan acizsin. Bunları dile getireni yargılıyorsun kendini dokunulmazlığının arkasına saklayarak. Sayın Mehmet Ali Aydınlar ve saz arkadaşları siz bu ülke futbolunun başına gelen en büyük belasınız ,Özgener in bile ruhuna fatiha okutursunuz. Sizin kişilik zaafiyetleriniz yüzünden bu ülke futbolu Avrupadan veto yerse bunun hesabın verecek yüreğiniz de var mı acaba ?
Arkadaşlar Galatasaray ımın büyüklüğünü tartışmam bile ama Galatasaray taraftarının büyüklüğü konusunda şüpheliyim. Dün İstanbul da Trabzonspor taraftarları federasyonu protesto ettiler. Binlerce Trabzonlu bir arada federasyona yürüdüler ,protesto ettiler. Aralarına 30 kadar da Galatasaray taraftarı girdi ve protestoyu destekledi. İstanbulda binlerce Trabzonlu bir araya gelerek haklı isyanlarını dile getiriyorlar ,İstanbul un Galatasaray ı aynı rezilliklere ancak 30 kişiyle isyan edebiliyor. Ne diyebilirim ki herhalde bu yapılanlar bize müstahak. Elin değmişken bizi de kurtar Trabzon.
Fatih hoca sanırım Ordu maçı sonrası 1 Ocak tarihine kadar ara transfer takviyelerinin takıma katılacağını söylemişti. Ben bu yazıyı yazarken ayın ikisi. Birisi şunu birilerine anlatsa ne güzel olur ,transfer yapmak zorunluluk değildir ,zamanında olmayan transfer de yararlı ve doğru transfer değildir. Hadi bizi kaale alan yok da bari kendi hocamız Oktay Mahmuti yi dinleyin biraz.
Transfer demişken iki ismi anmadan edemeyeceğim. Sen neymişsin be Yiğit Gökoğlan ,belki 30 tane maçını izledim ,doğru dürüst bir oyununu göremedim. Ama nasıl bir menajerin varsa adam beni bile Barcelona ya pazarlar sanırım. Ve tabii ki Amrabat. Adam kötü futbolcu değil ,en az 6-7 tane Yiğit eder allah için. Ama transfer de belli etik ve ahlak kuralları içersinde olmazsa ona da karşıyım. Kabul futbolcu mal değildir ama kulüpler de sağmal inek değildir. Kaldı ki top oynamak için hanginize yıllık bir kaç milyon dolar verseler mal olmayı kabul etmezsiniz. Kulübüyle sözleşmesi olan bir oyuncuyla temasa geçmeden evvel o kulübün sorumlularıyla görüşülmesi en azından basit bir ahlak kuralıdır. Kayserinin Amrabat ile süren 3,5 yıllık sözleşmesi var ortada. Eğer mukavele şartlarını yerine getirmezse zaten sporcunun federasyona başvurup fesih imkanı da mevcut. Adamın elinde ki oyuncuya değer biçme hakkı da var. Çünkü sözleşmede kendine düşen yükümlülükleri yerine getiriyor. Çok ister az ister o onların bileceği iş. Olaylara lütfen taraf olarak değil objektif olarak bakmayı becerelim. Yoksa Metris in kapısında yatanlardan ,şikecileri ,çetecileri tişörtlerine basanlardan ,ahlaksızlığı destekleyenlerden farkımız olmaz. Evet biz Mehmet Topuz u istedik ve alamadık tıpkı Gökhan Ünal ı alamadığımız gibi. Yıllar süren uğraşlar sonucu bu futbolcuları Fener ve Trabzon kadrolarına kattılar. Katarlarken de bizim teklif ettiğimiz paranın 5-6 katını ödediler. 2002 yılında Hasan Şaş ın aklına giren Fransız ve İtalyan kulüplerne biz de Hasan ı vermemiştik. Hatta 2002-2003 sezonunda Hasan ı kadro dışı bırakarak futbolunu da bitirmiştik. Sebebi de 2003 Haziranında biten mukavesini uzatmaması idi. Avrupa kulüpleri istediğimiz yüksek bonservisi ödemeye yanaşmamışlar ,komik sayılacak paralar önermişlerdi. Tıpkı bizim şimdi Amrabat için ,zamanında Gökhan ve Mehmet için ,Ali Turan için yaptığımız gibi. Ne oldu sonra ,Hasan futboldan koptu ,bir yıl oturan adama kimse talip olmadı ,o da elimizde kaldı. Ama 2002 de ki fırtına oyuncu değil futbolu unutmuş bir Hasan. Kısaca Hasan kaybetti ,Fransız ve İtalyan kulüpleri kazanamadı ve biz de kaybettik. Evet kızın gönlü yoksa zorla evlendirilmez ,önce kızla konuşur ,sever ,sevilir ve anlaşırsın. Sonra ailesinden istersin. Ama hangi aile hangi kıza yılda milyonlarca dolarlık ,euroluk sözleşme yapıyor ve ya o kızı almak için kime milyonlarca bonservis ödüyor. Şunu da gözardı etmemek lazım ki Kayseri başkanı ,yöneticileri ve menajer Hurma efendi de maksadını aşan ,boylarından büyük laflar etmişlerdir. Hadlerini çok aşmışlardır ,hakaretvari beyanlar vermişlerdir. Sanırım özellikle basının abartısı sayesinde iki renktaş arasında telafisi mümkün olmayan bir uçurum açılmıştır. Amrabat eğer Kayseri yi basamak olark görüyorsa neden 5 senelik mukavele imzaladı ki ,2-3 yıllık sözleşme yaparsın transfer de kozlar senin elinde olur. Böylece kulüp de zarar etmeyeceği makul bir fiyatla seni satmaya yanaşır ancak mevcut şartlarda istediği fiyatı belirleyecektir doğal olarak. Elinde kadrosunda banko oynattığı bir oyuncu var ,istediği paraya satarsa sorun yok ,satamazsa da zaten kendisine yararlı bir oyuncu.
Son olarak da liglerin ikinci yarısı. Yarın Belediye maçı var ,görünüşte zorlu bir maç olacak. Ama Abdullah Avcı dan sonra İBB nin kimyasında bir değişim söz konusu. Kanaatim eğer işi biz yokuşa sürmezsek zor maç umulmadık kadar kolay olacaktır. Yani bu sene sıkça izlediğimiz gibi anahtarın bizim elimizde olduğu bir maç olacaktır. İyi ve doğru oynadığımız takdirde zorlanacağımızı sanmıyorum. Sabri nin takımla idmana başlaması da tam zamanında ve çok önemli bir gelişme. Eboe nin yokluğunda çok işimize yarayacaktır. Uğur Uçar ın geleceğine ise hiç inanmadım. Çünkü o çok iyi biliyor ki bu takımda ancak 3. sağbek olur ve forma şansı yok denecek kadar az olur. Birileri kabul etmese bile Sabri şu anda paramızla alamayacağımız kadar değerli ve önemli bir alternatif. İlk devre boyunca alıştığımız gibi kanatsız oynamaya da devam ederiz bu sene. Kanatlar ,kanat beklerimiz o gün ne kadar aktif ve iyi olacak ise o kadar işlevsel olacaktır sadece. Ancak forvette olası bir sakatlık ,ceza gibi durumlarda ne yaparız onu tahmin bile edemiyorum. Sanırım zaman zaman Bursa da Ertuğrul hocanın Ömer Erdoğan la yaptığı gibi Fatih hoca da Servet le çözüm arar. Olmadı sistem değişir ,4-5-1 ,4-6-0 filan gibi denemeler yapılır. Ne diyeyim ki allah sakatlık ,ceza filan vermesin.