08
2020
Siz iyi yaptınız da biz yapmadınız mı dedik ? Siz adam gibi top oynadınız da biz oynamadınız mı dedik ? Ya da sizden yapamayacağınız, boyunuzu, kapasitenizi aşan şeyler mi istedik ? G.Saray ın mali yapısını da, kadro yapısını da biliyoruz. Elde ki futbolcuların kapasitelerini de, neler yapıp neler yapamayacaklarını da biliyoruz. Fatih Terim in ne olduğunu, ne olmadığını, hangi şartlarda neler yapabileceğini de biliyoruz. Eğer eleştiriyorsak mucize yaratmadınız, potansiyelinizi aşmadınız diye değil kapasitenizin yanına bile yanaşmadınız, giydiğiniz formanın hakkını vermediniz diyedir. Elşetiriyoruz çünkü Fatih Terim takımı bu denli kötü mücadele edemez, bu denli teslimiyet yaşayamaz o sahada. Kötü oynar, gücü yetmez ama kötü koşmaz, hakem düdüğü çalmadan beyaz bayrakla sahada dolaşmaz asla. Elbette kulübede, sahada oynanan futboldan ziyade beyninde ki kavgalara dalmış, antremanda çözüm üretmek yerine yönetime, federasyona, hakemlere, medya şebeklerine ayar verme peşinde, futbola, takıma ko0nsantre olmayan bir Fatih Terim var ise işler değişir.
G.Saray bu sezonu hele şükür Sivas ta açtı. Kimse ilk 3-4 maçı hatırlatmasın. Şayet kusura bakmayın ama Bakü ve Hajduk Split takımları bize rakip olacak kalitenin yanından bile geçemez. Gaziantep in hocası ise zaten ilk maçları hiç oynayabilmiş bir teknik adam değil. Simudica nın çalıştığı takımlar ilk maçlarında fark yeme geleneğinden gelir nedense. Başakşehir de daha sezona başlayamadan karşısında buldu bizi. Yine de haksızlık etmeyelim, bayağı eli yüzü düzgün bir takım olan Rangers a karşı deplasmanda ve ligin en hazır, en iyi top oynayan takımı Alanyaspor a karşı da içeride 10 kişi kalmamıza rağmen fena değildik. Fenerbahçe maçı ise yenilmekten korkan iki takımın tatsız tuzsuz maçıydı. Kaybedilen Kasımpaşa ve kazanılan Ankaragücü maçları ise rezaletin son perdesiydi. Bir takım futbol adına ne yapmayabilirin, nasıl mücadele etmeyebilirin, ayıpın, terbiyesizliğin tarifiydi düpedüz. Arada Erzurum maçı da asla ışık filan vermedi.
Peki Sivas da ne oldu ? Çok iyi, çok kompakt bir futbol mu oynadık Aslında oynadık bile diyebilirim ama 55 dk. oynadık. Gerçekten ışık veren, umut vaadeden, bu ligde ipi göğüslemeye yeterli 55 dk. İlk devrenin ilk 30, ikinci devrenin ilk 25 dk. sı oldukça efektif, düzgün bir futbol oynadık. Eğer bu 55 dk. lık futbolumuzu 65-70 dk. civarına çeker, ufak tefek hataları ve daha ziyade laubalilikleri yok eder, kalan bölümde de aktif dinlenmeyi, top dolaştırmayı daha iyi yaparsak birileri şampiyonluk beklentilerini her sene olduğu gibi transfer sezonu şampiyonluğu ile yetinebilir. G.Saray takımı bu futbol realitesini rahatlıkla sürdürülebilir seviyelere taşıyacak potansiyele sahip kadro derinliğine sahip. Eğer Avrupa kupaları devam ediyor olsa çok zorlanırız, kabul ancak şu durumu bu kadro rahatlıkla taşır. Hele hele yakın bir gelecekte bir kaleciden çok fazlası olan kaptan da oynamaya başlayınca her şey çok farklı olacak.
Fatih Terim belli ki beynini tekrar futbolun hizmetine, konsantrasyonunu G.Saray a, mesaisini de sahada oynanan oyuna tahsis etmeye karar vermiş. Fikirlerinde, düşüncelerinde haklı olabilirsin ama işini layıkıyla yapmak yerine kavganı layıkıyla yaparsan acısını her daim arkanda duran gerçek G.Saray sevdalıları çekiyor hocam. Elbette mevcut seçenekler içersinde kalenin sahibi Okan Kocuk olur. Bunun dışında şu maç özelinde tek tek isim saymayacağım. Çünkü isim isim değil, 55 dk. boyunca tam anlamıyla, bir birleri için oynayan, yaptığı işten zevk alan bir takım vardı sahada. En vasat oynayan Babel bile sağa sola deplase olarak bir çok boş alan yarattı. Belhanda tam kusursuz oynarken, harika işler yaparken her maç yaptığı saçmalıklardan yine yaptı. Okan harika bir maç çıkartırken berbat bir gol yedi ama takılı kalmadan yine işini yaptı. Bu arada hoş geldin Arda, hoş geldin Fatih hoca ve hoşgeldin G.Saray.