07
2012
Basın bir taraftan taraftar diğer taraftan transfer yağdırıyor yine Galatasarayıma. Birileri Kuyt alınacak diye haber yapıyor sonra adam Fenere gidince yönetim beceriksiz oluyor. Ama işin aslını astarını soran yok. Elinde kalem var diye kendini gazeteci sanan bir palavracı yazdı diye yönetim almak zorunda sanki.
İnanın şiştim artık ,arkadaşlar bu taraftarın çoğunluğu sevinmek için mi seviyorlar bu renkleri. Sevinmek dedikleri de günübirlik bir heves. Ne diye klavyenin başına oturan herkes solbeke şunu alalım ,santrfora bunu alalım ,orta sahamıza o gelmeli cinsinden birşeyler yazmak zorunda hisseder ki kendini. Kaldı ki takımın başında ilk 11 inden 10 yeni oyuncuyla takımı şampiyon yapmış bir teknik adam mevcut.
Her yorum yazan transfer yazmaya mecbur mu ,hocaya nasıl oynamamız gerektiğini anlatmak zorunda mı? Yok şampiyonlar liginde çift forvet oynanmazmış yok sol beke Avrupa için Hakan yetersizmiş. Beyler akıl verdiğiniz insan kimse hayal bile edemezken bu ülkeye Avrupa kupası getiren Fatih Terim.
Ne olur yani bir gün şu taraftarın sesi köşesini açtığımda bir dostumuz altyapımızı nasıl daha işler bir hale getiririz diye görüş ve düşüncelerini dile getirse. Bir başka dostumuz taraftarın kulübümüze daha çok fayda nasıl sağlayabileceği şeklinde bir yazı yazsa ,tribünlerin nasıl sadece derby maçlarda değil de tüm iç saha maçlarında full olacağını yazsa. Kulübe gelir getiren ürünleri nasıl daha fazla satılır hale geleceğini anlatsa. Diğer bir arkadaşımız ise Türk futbolunu yönetenlerin ihanetini ve bunun bedelinin temiz kalanlara ödetilmesi konusunu yazsa. Bir başka dostumuz her şart altında bu kulübün adını yücelten ,emek veren ,alın teri döken gelmiş geçmiş tüm yöneticilerimize ,sporcu ve teknik adamlarımıza teşekkür etse. Galatasaraylı olmanın gururunu ,şerefini anlatsa. Her yazıya onlarca ,yüzlerce renktaşımız yorumunu koysa. Çok şey mi istiyorum acaba?
Her görüşe saygı duyarım ancak birilerinin zorlaması sonucu alınan bir Yiğit Gökoğlan örneği karşımızda duruyor. Şimdi bir hesaplayın bakalım o kadar milyon euro eğer altyapı kaynaklarına aktarılmış olsaydı 3-4 senelik bir zaman diliminde kaç tane Arda Turan ,Emre Çolak ,Semih Kaya daha çıkardı. Keza Sercan Yıldırım için harcanan milyonlarımız içinde aynı soru sorulabilir. Şimdi Bursa Serdar Aziz için 8 ,Ozan İpek için 5 milyon ,Eskişehir ise Alper Potuk için 5 milyondan kapı açıyor. Kayseri Amrabat için 6-7 milyonu beğenmiyor. Peki bu hesapla hem bizim hem de milli takımın 20 yaşındaki stoperi Semih ve aynı yaştaki çok yönlü orta saha oyuncusu Emre nin fiyatı ne kadar eder? Ayrıca örneğin Sercan Bursa da oynarken takımın ve transfer piyasasının bir numaralı yıldızı Serdar mıydı ,Ozan mıydı yoksa bizde 18 e giremeyen Sercan mıydı?
Bir diğer takıntım da bizim taraftarımız neden oyunu hep Fenerin belirlediği sınırlarda oynuyor. Şuna emin olun ki eğer eskaza Avrupa kupası bizim yerimize Fener in müzesine gitseydi ne Feneri yenmemizin ,ne şampiyon olmamızın en küçük bir önemi kalmazdı. Eğer bu şike skandalına ,teşvik rezaletine bulaşan renk sarı kırmızı olsaydı kanalizasyona düşmüşten beter olurduk bir daha da temizlenmek bir yana kokumuzu bile arındıramazdık. Oysa biz sanki hiç bir şey olmamış gibi yaşasın şampiyon olduk saflığındayız hala. Tam da onların istediği gibi.
Farkında olan var mı bilmem ama Fenerbahçe resmi internet sitesinden federasyon ve tahkime yaylım ateş açtı. Diyorlar ki ,insanlara Feneri kurtarma operasyonu gibi gösterip gerçekte Feneri baltalıyorsunuz. Yarın UEFA kararlarını açıklayınca sorumlusu sizsiniz. Bu ne demek anladınız mı ,adamlar herşeyin farkındalar ,şimdiden suçu kendileri hariç her tarafa atıyorlar ki yarın çıkacak ihraç kararlarına karşı kimse Fener yüzünden diyemesin. Diyecekler ki biz söylemiştik ,uyarmıştık. Diyorlar ki UEFA bir suç varsa kulüpler ceza görmeden şahıslara ceza verilmesini kabul etmez. Diyorlar ki tahkim bizim yöneticilerimizin cezasını onayarak şikeyi kabul etti. Ve diyorlar ki UEFA nezdinde şikenin cezası bellidir ,siz bize ceza vermeyecektiniz.
Fenerbehçe taraftarı kim ne düşünürse düsünsün ama büyük iş yapmıştır. Gerçi karşılarında kendilerini zora sokacak ,hakkını arayacak ve söke söke alacak bir topluluk olduğuda söylenemez. Adamlar yönetimleriyle beraber yazılan senaryoda kendilerine düşen rolü en güzel şekilde oynadılar. Düşünsenize sahalarında kupamızı alamadık ,çıkışta stdaı hatta benzin istasyonunu yıktılar ,polis arabalarını devirdiler suçlu bizim hocamız ,futbolcumuz ve devletin polisi oldu. Gerek cezaevinde gerekse adliyede kaç kere devletin hakimine ,savcısına ,polisine küfür ettiler. Bağdat caddesinde ve çeşitli yerlerde yürüyüşler yaptılar hatta Anıtkabire bile gittiler. Karşılığında biz de lütfen bir kere Beyoğlundan Taksime yürüdük. Şu bir gerçek ki belki bizden büyük değiller ama çok daha zeki ve organizeler.
Transfer bizim sorunumuz değil ,sonuçta başımızda bu işleri en iyi bilen ve en az bizler kadar Galatasaray sevdalısı bir hocamız var. Kulübün mali yapısı da ortada zaten. Ancak sadece Hakan Balta da ki değişim ,Engin Baytar da ki disiplin ve çalışkanlık ,Semih ,Emre ,Aydın gibi oyuncularda ki gelişim bile taraftara gereken güveni vermelidir kanımca. Takviye gerekli ama ilk 11 e 1-2 nokta transfer ve belki de kadro derinliği için birkaç genç oyuncu ile bu transfer sezonu kapanır. Ne Fatih hoca ne de Ünal başkan kulübün tek lirasını heba etmeyecektir. Gerçek Galatasaray taraftarı da bu duruşu alkışlamalı ve kulübün geleceğine yapılan bu yatırımlar için yüreklendirmelidir. Bize düşen asıl görev kulübümüzün arkasında durmak ,desteğimizi hissettirmek ,haksızlıklara ,namussuzluklara ,ahlaksızlıklara karşı dimdik ayakta durarak sesimizi en gür şekilde duyurmaktır. Sanırım taraftar olmanın kolay bir şey olduğunu kimse söylemedi.