06
2012
Birçok güzel atasözümüz gibi "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" diye de yine çok anlamlı, hele hele FB'nin yaptığı son açıklamaya uyan bir atasözümüz vardır.
Türk futbolunun karanlığa gömülmeye başlamasının miladıdır 3 Temmuz 2011 tarihi. Futbolseverlerin futboldan soğuduğunu, gerginliklerin arttığını, çıkar ilişkilerinin giderek su yüzüne çıktığını, elleri kirli olanların temiz futbolun içinde ne şekilde dolandığını, başkanlık, daha doğrusu kişisel ünvanlar ve çıkarlar uğruna neler yapılabileceğini öğrenme ve öğretme adına işlerin yalnızca sahada kalmadığını giderek belgelendirmeye başlayan delillerin artık yalnızca sözde değil, resmiyette de önemsenmesini gerektiğini bizlere öğretmeye başladığı, bilenlere ise yeniden hatırlattığı tarihtir.
O günlerde Aziz Yıldırım'ın birkaç gün için salınacağını düşünenler tıpkı benim gibi çoğunluktaydı. Fakat yeni yasal düzenlemelerden pek çoğumuzun haberi olmadığı için olaylar bu günlere kadar sürdü. Yalnızca futbolu düşünen bizler açısından Türk futbolunun eski tadı kalmadı, tadı resmen kaçtı denilebilir.
Beklemek zor iş. Hele hele bu işle hiç bağlantısı olmayan Galatasarayımızın bile "Acaba bize de UEFA'dan ceza gelir mi?" düşüncelerine girip, özellikle de transfer konusunda karamsar bir tablo çizmesi, taraftarın fazlasıyla canını sıkmaktadır. Biz Galatasaray camiası olarak çıtayı özellikle Avrupa'da üst düzeye çıkarmaya çalışmışken en büyük ezeli rakibimizin ise hiçbir zaman böyle bir dertleri olmadı. Lig şampiyonluğu onlara fazla bile geldi. Durum böyleyken, bizler Avrupa'da oynamak için basamak olarak gördüğümüz şampiyonluğumuzu doya doya yaşamadan, onca gelirlere karşın bugüne kadar bir tek transfer bile yapılmadı ve öylece olacakları izliyoruz.
Tüm bunlar bir yana işin ilginç ve bir o kadar da gülünç yanı olayları bu noktaya getiren baş sorumlu durumundaki FB, resmen ya da gayri resmi transfer çalışmalarını sürdürmektedir. Bu komplo teorisinde demek ki iyi bir yerlerden duyumlar aldılar ki milyonlarca Euro'yu saymaya başladıklarına göre, ceza almayacaklar. Cezasını biz Galatasaray camiası çekeceğiz. Rakibimizin bomba transferleri lig içinse bravo onlara, ne kadar büyük düşündüklerini(!) açıkça gösteriyorlar. Demek ki düşme, düşürülme gibi bir korkuları kalmamış, bir yerlerden söz almışlar. Peki bu durumda bizim gibi suçsuzların Avrupa Kupalarına gidememe gibi bir durumda bunu cezasını niçin biz çekeceğiz? Biz büyük Galatasaray taraftarı olarak birkaç yıldır Şampiyonlar Ligi'ne susamışken, bu kadar kaliteli kadro ve takviye düşünülürken, küçük düşünüp çalışmalarımızı yalnızca lige göre mi yapacağız? Soruyorum, FB'nin adının geçtiği bir ortamda Milli Takım ve Galatasarayımız niçin onların suçlarına ortak olacaklar? Yıllardır önemli bir konumda görevde bulunan Şenes Erzik orada ne kadar etkin? Bununla ilgili bizden yana ne gibi tavır koymuştur ya da koymaya devam ediyor? Şike arıyorlarsa Platini'ye Lyon'un bu yıl Şampiyonlar Ligi'nde deplasmanda aldığı 7-2'lik skoru bir kez bile gündeme getirmişler midir?
Kısaca biz Galasataray olarak kuruyuz. Artık başkalarının alacağı ceza için çektiğimiz stres bitsin. Yaşın yanında biz de yanmayalım…