06
2012
Zorlu Şampiyonlar Ligi grup maçlarımız geride kaldı. Galatasarayımız adeta kendi küllerinden yeniden doğdu ve arka arkaya üç maçı alarak Avrupa'daki destanlarına bir yenisini daha ekledi. Tebrikler...
Bir kez daha görüldü ki futbol Avrupa’da bir başka oynanıyor. En azından bu oyunu kuralına göre, bir satranç ustası gözüyle oynarken üzerinize düşeni tüm kozlarınızı ve artılarınızı ortaya koyup, hata payınızı da en aza indirgeyerek uygulamanız gerekiyor. Galatasaray’ın futbolcu kapasitesi bazı mevkiler için yeterli görünürken, gelecek maçların çok daha zorlu geçeceğini varsayarsak hiç düşünmeden bu takıma iki ya da üç takviye gerekir. Defansa, sol kanada, orta sahada beyin görevi yapacak bir oyuncuya apaçık gereksinim olduğu göze çarpmaktadır. Öyle ki, ille de sağ açık yaratılmaya çalışılan Hamit’in yerine de hızlı bir adam…
Bugün sevinçliyiz, hatta bu sevincimiz, rakibimiz kim olursa olsun, kuralara kadar, ondan da öte ilk ve ikinci maça kadar sürecek. Yıllardır Şampiyonlar Ligi’ne susamışlığın ve özlemlerinin verdiği bu mutluluk ne olur uzun sürsün. Bu sevinci ayakta tutmaya çabalarken, lütfen ligi de boş vermeyelim. Yoksa lig sonunda Şampiyonlar Ligi’ne katılamazsak, bu yılın da pek bir anlamı kalmayacak. Yolumuz uzun… Bu uzun yol, sonuna dek açık olsun. Şanlı Galatasaray tarihine altın harflerle şimdiden bir kez daha yazıldınız, siz gerek futbolcularla, gerek teknik heyetle ve gerekse yönetimle…
Tebrikler… Öpüldünüz…