29
2012
Önceki akşam maçı izleyip izlememe konusunda hem kararsız hemde karamsardım. Çünkü karşıda özellikle kontrayı iyi uygulayan bir takım hem de maça bizden daha iyi motive olmuş bir ekip bulacağımdan son derece emindim ve nitekim bunda yanılmadım. Takımımız ise tam aksine bu maç bitse de gitsek derdinde göründü. Sahada ne yaptığını bile bir tek oyuncumuzu gösteremezsiniz. Kalecimizden, Chris'e, Balta'dan Selçuk'a, Amrabat'tan Elmander ve Burak'a kadar... Ne bir maça motive ne de ayakta duracak bir direnç, hiçbirini sayamazsınız. Ne kadar ilginçtir ki girenler de çınkaları hiç mi hiç aratmadılar. Durum böyle olunca bu ilk yenilgi, bir yerde bağıra bağıra geldi ve Cuper de Fatih Terim'e karşı ilk galibiyetini almış oldu. Bazıları diyor "Hasan Kabze ve Stancu bizim oyuncularımızdı, neden böyle hırslı oynadılar". Ne kadar gülünç bir yaklaşım. Ne yapsalardı, şu anda ekmek yedikleri kulübe ihanet mi etselerdi?
Umuyorum bu bize erken bir ders olur, umuyorum ki bu kara gece Salı günkü Şampiyonlar Ligi'ndeki Braga maçına yansımız. Yansırsa da bu takım uzun süre kendine gelmekte zorlanır ve Rıdvan'ın hiç düşünmek bile istemedğimiz "Bu takım 0 puan da çekebilir" sözü gerçekleşir.
Aslında elimizde iş yapacak gerçekten de çok kaliteli oyuncu kadromuz var. Ancak Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir takıma gerçekten de Hakan Balta iyi niyetine karşın oldukça yetersiz kalıyor, bunu herkes apaçık görüyor. Laf olsun diye alınan 35'lik Chris'ten ne bekleniyor, Dany ilk Şampiyonlar Ligi maçımızda harikalar yaratmadı mı? Gelecek sezon çok kaliteli iki transfer gerekiyor: Birincisi sol tarafta ses getirecek dinamik bir oyuncu; ikincisi ise dünya çapında bir libero...
Bu takıma seyircisinin, taraftarlarının beklentilerini karşılamak düşer. Zaten beş yıl boyunca üzüldüler, şimdi onları sevindirme zamanı... Herşeye karşın bu takımda o güç var, buna yürekten inanıyorum. Başarılar...