07
2011
Değerli Galatasaraylılar.
Bir yayın organının sözde yazarlarından birinin yazısı dikkatimi çekti son günlerde. İsim zikretmeyeceğim fakat çok can sıkıcı bir tutum örneği sergilemiş arkadaş. Bir bölümünü tırnakla beraber sunuyorum;
“Ünal Aysal genel kurulda ayakta alkışlandığı sözü söyleyeli daha çok olmadı. “Galatasaray ’ın bu süreçten leke almamasını sağlayan geçmiş tüm yönetimlerimize şükranlarımı sunuyorum” demişti. Sözünü geri alma zamanı. Hem de hemen...”
Bu ne perhiz, ne lahana turşusu? Vatandaş, sen Galatasaray kongre üyesi misin? Hele ki sen Galatasaray Spor Kulübü başkanına akıl verecek kadar Galatasaraylı mısın? (ki) “Sözünü geri al!” diye akıl verirsin yüz küsur yıllık bir camianın başkanına!
Bu arkadaşımız kendisini Galatasaraylı gösterir pek çok yerde. Belki de Galatasaray taraftarıdır, bilinmez. Ama daha tarihinden, geçmişte yaşanmış olaylardan bihaberdir. Daha hakkında bırakın davayı soruşturma bile başlatılmamış bir konu hakkında hüküm vermeyi kendine hak görmüş. Bu arkadaşımıza gazeteci denmekte, saygı değer perspektifte bakılmakta. Saygı değer kısmını bilemem ama pek gazeteciliğin üzerine yakıştığını söyleyemem bir okur olarak. Dün, gün içerisinde hayretle okudum yazısını.
“(Arkadaşlar birbirlerine sitem etmişler ya da iftara atmışlar) diyerek kapatılamayacak kadar önemli bir konudur. Tulun’un iddiası doğruysa Adnan Polat , Galatasaray üyesi olarak bile kalamaz.” Demiş bir de… Az önceki soru biraz da bundandı; Galatasaray kongre üyesi misin? Bırak kongre üyeliğini takıma üye misin ki kalkmışsın ahkâm kesiyorsun mübarek. Sistemini, tavrını iyi bilmediğin bir takım ile ilgili atıp tutuyorsan, şike yapan takımlara “önce adalet, adaleti bekleyelim, aman dikkat edelimde hata yapmayalım” diye şirinlik yapıyorsan vah vah senin gazeteciliğine.
Şimdi dinle efendi, sen 2005 – 2006 sezonunda neredeydin? Galatasaray son maçını Kayseri ile oynarken, bir takımda Denizlispor ile deplasmanda mı oynuyordu? Cevabın evetse uzayda yaşamana rağmen bildin. Peki vatandaş, iyice düşünelim; durum 1 – 1. Dakika 90. Denizli’de goller kaçıyor, bir takım düşmemek için oynamış! Çabalamış, hak etmiş. Ta ki 76’ıncı dakikaya kadar düşmemek için oynamış bir de bak. 76’da anlaşılmış ki tamam, artık düşmeyecek. Ne yapacaktı Denizlispor; yahu boş verelim, yiyelim bir gol de şunlar şampiyon olsun mu diyecekti? Helal olsun, çatır çatır top oynadı Denizli ve dakika 90’a dayandı. Sporcu arkadaşlarımız saate bakıyor, şu maç bitse, evlerimize gidip de dinlensek diye.
Şimdi vatandaş soruyorum; sen Türk futbol tarihinde hiç 16 dakika uzayan maç gördün mü? Ben 5, 6, 7 gördüm. Bu 16 da ne? Televizyon karşısında olanlar, tribündeki sporseverler şokta. Sami Yen maç bitsin diye duada. İzleyen bilir, Fatih Gökşen tribünde tırnaklarını yiyor, başkan telaşlı, yöneticiler keza… Teşvik primi veren takım yöneticisi şimdilerde telefon kayıtlarında ortaya çıkan rahatlığı sergiler, tv karşısında 16 dakika ölüp dirilmez!
Önce 16 dakikanın hesabını sor da sonra gel hesabı başkandan sor.