28
2017
Devre arasında hem futbol hem yönetim olarak bir enkaz devraldı. Yeni takım kurarken Avrupa liginde Östersund'a takıldı. Medyanın ve en çokta taraftarın tepkisini çekti. Sürekli yerine başkası gelecek yazıldı, çizildi, söylendi.
Tecrübesizliğe, hatarılarına, üzerindeki ağır baskıya rağmen vazgeçmeyip yeni bir takım kurarak bugün iyi futboluyla ligin zirvesine oturan Tudor'a saygı duymak her Galatasaraylının yapması gereken bir davranıştır. Ligin ilk haftalarında biraz daha kolay rakiplerle karşılaştığı için performansların ilerisi için kıstas olarak kabul edilmeyeceğini söyleyenler Antalyaspor ve Bursaspor maçlarında aslında bu takımda bir şeylerin yolunda gittiğini, her geçen gün eksiklerini giderip üzerine koyarak emin adımlarla yürüdüğünü gördü. Her iki maçta, takımın güçlü rakiplere karşı olan tepkisini özellikle Bursa deplasmanında geriye düştüğünde vereceği reaksiyonu görmek adına Tudor için önemli birer tecrübeydi.
Hakem'in düdüğüyle rakibine yılmadan pres yapan, maç bitene kadar daha fazlasını isteyen, birbirine yardım edip beraber sevinen, rakiplerini maç başlamadan korkutan, onların saygısını kazanan bu takım en başta Tudor'un eseridir. Bu takımda artık maç seçen, disiplinsiz davradan, kendini takımdan üstün gören kişilere yer olmayacaktır. Yaptığı 2 değişiklik ile milyonları şaşırtan, muhtemelen birçoğunun deli dediği adamın verdiği tepki futbolun ya istiklal ya ölümüdür.
Geçmişi unutmak bir Galatasaraylıya yakışmayacağı gibi geçmişteki başarısızlıklara takılarak takımına sırt dönmekte bu büyük takımın taraftarına asla yakışmayacaktır. Artık zaman başkalarının ne dediğine bakmanın değil armanın peşinde bu takımı koşulsuz şartsız desteklemenin zamanıdır.