09
2012
Ne kadar büyük tesadüf değil mi UEFA kupasını kazandığımız sezon Şampiyonlar Ligi'nde başımıza gelenlerle bu sezonkilerin aynı olması. Ligde yine emin adımlarla Şampiyonluğa doğru emin adımlarla yürüyüş ve Şampiyonlar Ligi'nde iyi futbola rağmen başımıza gelen şanssızlıklarla 4 maç sonunda aldığımız 4 puan. Üstelik aynı maçlarda aynı puanları aldık (3. maçta ilk puan ve 4. maçta 3 puan). Ayrıca en önemli faktör yine takımın başında İmparator var.
Hiç şüphem yok ki ister şansla ister iman gücüyle ister yetenekle bir şekilde burda Manchester ekibini deplasmanda da Braga'yı yeneceğiz ve üst tura çıkacağız çünkü bunu hakediyoruz. Yıldızlar topluluğu Manchester City'nin bile 4. maçlar sonunda henüz 2 puan toplayabildiği bir ligde oynuyoruz ve inanın kalburüstü takımlar haricinde en iyi futbolu da biz oynuyoruz.
Bir düşünün daha önceleri çıkıp da bir kaç şanslı pozisyon yakalayıp gole çevirsek sonra da 10 kişi defans yapsak taktiğini kullanıyorduk Şampiyonlar Ligi'nde (Lucescu sonrası), şimdi ise çıkıp Manchester United'i bile futbolumuzla eziyoruz ancak teknik ve altyapı eksikliği nedeniyle galip gelemiyoruz (tabi hakem hatalarını saymıyorum artık biz alıştık onlara lakin hakemler bizim kırmızımızı görünce boğa sanmaya başladılar kendilerini). Kendi evinde son dakika da beraberliği kurtaran Real Madridli oyuncular bile çılgınlar gibi sevinirlen biz beraberlik durumunda galibiyeti kaçırdık diye üzülüyor hatalarımızı aramaya başlıyoruz.
Futbolcular, teknik ekip ve taraftarlar olarak helal olsun bizlere. Takımımıza sahip çıkıyor, işi gücü bir kenara bırakıp armamız nasıl göklere çıkar diye hesap yapıyoruz, helal olsun bizlere ki karşılık beklemeden gönülden seviyoruz biz takımımızı. Futbolcularımızın içinde bir tek hain bir tek gönülsüz oynayan yok. Bu takımda çoğumuzun görmek istemediği Riera bile yürekten oynuyor ve alışmadığı mevkide canını dişine takıyor.
Tabi buraya kadar her şey güzel hoş ama siz bana kızsanız da takımın eksiklerini de görmezden gelmemek lazım. Riera çok iyi olsa da sol bek mutlaka ve mutlaka şart (Orduspor: Atilla Turan). Zaman zaman Selçuk İnanla bazen de Selçuk İnan olmadığında takımın yöneticisi olması için bir maestro lazım (Bursaspor: Pablo Batalla). Son olarak da bitiricilik yeteneği yüksek, çok hızlı kısa boylu bir forvet oyuncusu kesinlikle takıma büyük bir hava katacaktır diye düşünüyorum (Ac Milan: Robinho). Keşke bir de Manuel Fernandes bizde olsa diyenler vardır eminim içiniz de emin olun ben de onlar birisiyim.
Bu transferlerin tabi ki hepsi yapılmayacaktır ancak 2. tura yükseldiğimiz zaman daha da ileriye gidebilmek için bunlardan en az bir belki de ikisine kesinlikle ihtiyacımız olacaktır.
Bu sene Avrupa'da çok ileriye gidemesek dahi öyle bir geliyoruz ki gümbür gümbür seslerimizi herkes duymaya başladı. Takım oyunu oynuyor kimin hangi yıldızı olduğuna kulak asmıyoruz artık. Herkes birbirine alışmaya başladı ve iskelet yeniden kuruldu. 1 veya 2 seneye kadar takımımızı Avrupa'da ilk 10 listesinde göreceğimden ve Nou Camp ya da Santiago Barnabeu'da veya Stamford Bridge'de rakip taraftarların çığlıklarını duyacağımdan hiçbir şüphem kalmadı. Yeter ki biz hep beraber olalım takımımıza böyle sahip çıkmaya destek olmaya devam edelim ve İmparator hep başımızda olsun. AMİN.
Sevgili Galatasaray Arması ve taraftarı kudretin ve büyüklüğün karşısında saygıyla eğiliyor, zaferlerinle atacağım çığlıkların heyecanıyla uyuyorum bu gece.
TEŞEKKÜR EDİYOR VE SENİ SEVİYORUM...