01
2012
Rakip Antep..Genel puan tablosunda 13.sırada..Deplasman puan tablosundaysa 3 puanla sonuncu..Ligin en kötü futbolunu oynayan takımların başını çekiyor..Oyuncuları 8 aydır para alamadığı için hafta içi idmanı boykot etmişler..Sorunları dağları aşmış..
Ve Galatasaray..Sahaya çıkan oyuncuların hemen hemen hepsi bir hafta veya 10 gündür dinlendiriliyor.Kağıt üzerinde lig lideri, Şampiyonlar Ligi'nde grup ikincisi..Üzerine de maç TT Arena da...
Vay anam vay...Herşey kebap gibi..Kimisi diyor 3 atarız kimisi diyor 5 bile az..Ama bilinçli taraftar her zaman ki gibi tedirgin: "1-0 olsun bizim olsun"
Sonuç: Rakip kalede 0 pozisyon,zar zor kurtarılan 1 puan,üzerine üstlük sahada 10 kişi kalma ve maç sonunda yine aynı terane: Pozisyon vermeden gol yedik!
Bravo;kalenize gelmeyi bile düşünmeyen takıma pozisyon vermediniz,tebrikler.Bide verseymişsiniz neler olurmuş! Allah selamet versin...
Bide şu girdiğimiz pozisyonları sayarsanız memnun oluruz...Ha bide 2.yarı baskı altına almışız ya hani...Heralde biz o sırada başka maç izliyorduk,görememişiz pardon! Rakip takımın kendi yay civarında kapanmasını, bizim baskı yapmamız olarak değerlendirmekte moda oldu bu sene...
Hep aynı masal,hep aynı gırgır..Ne de olsa bahane hazır: Şampiyonlar Ligi ! Yani bu ligde Antep'i,Mersin'i,Karabük'ü,Ordu'yu yenmek için Şampiyonlar Ligi oynamamak gerekiyor demek ki!
Her neyse...
Yine de Arena'da ki Antep maçlarında hakikaten çözülemeyen bir alamet var..
Geçen sene Abdullah Yılmaz adında ne olduğu belirsiz bir mahlukat gelip,takımı silindir gibi ezmişti..
Dünde aslında farklı bir durum yoktu.Yine stad Arena, yine Antep maçı, yine ne idüğü belirsiz bir hakem...Ve devamında yine saçma sapan kararlar,ofsayttan yenen gol ve yine Allah'ın emri kırmızı kart !
Ancak geçen sezon ki; 9 kişi kalmasına rağmen rakibini boğan,canını dişine takıp savaşan,haksızlığa isyan eden Galatasaray gitmiş,bu sezon; pervasız, ne yenilgiye ne de hakemin kararlarına isyan eden,umursamaz bir takım gelmiş...
O yüzden ki normalde burada hakem üzerine yazılabilecek herşeyi elimin tersiyle itiyorum..Direkt olarak gerçekleri dillendirmek istiyorum.
Tarih: 23 Eylül 2012
Ligin 5.haftası geride kalmış ve Galatasaray 4 galibiyet 1 beraberlikle 13 puanda zirvede..Bjk deplasmanı atlatılmış, Bursa,Antalya,Kasımpaşa gibi ligin dişli takımları mağlup edilmiş..
FB bir krizden diğerine atlamış,BJK parasızlık bir yandan ,vasat sayılabilecek kadrosu diğer yandan, "Acaba bu sene küme düşer miyiz?" diye düşünmeye başlamış, Trabzon Akhisar ile aynı sayıda gol atabilmiş..
Herşey lehimize ilerlerken,her takımın başına gelebilecek kötü bir seri yaşanmış.Buna rağmen 9.hafta bittiğinde,hala liderlik devam ettirilmiş ve puan farkı FB ve TS ile 5, BJK ile 6'ya çıkmış...Ve buna mukabil 9.haftadan sonraki fikstür aynen şu şekilde seyretmiş:
İBB (15.sırada), Mersin (16.sırada), Karabük (13.sırada), Elazığ (18.sırada),Gaziantep (12.sırada)...Yani neredeyse ligin dibinde ki ve ona yakın seyreden takımlar..Aynı zamanda da ligin en zayıf ve formsuz takımları..
Peki bu 5 maç sonunda ne olmuş?
Kaybolan 7 puan... (Ki Elazığ maçında da ilahların yardımıyla kurtarılmış 2 puan var)
Krize girmiş takımların cesaretlenmesi...
Rezil rüsva durumdaki rakiplerin bile küme düşer miyiz düşüncesinden "Acaba şampiyon olur muyuz" şeklinde mentalitelerinin değişmesi..
Ve tüm bunlara da rakiplerin başarısının değil, Galatasaray'ın saçmasapan yaptığı hataların sebep oluşu..
Hali hazırda da puan kaybedilen maçlar sonrası da hep Şampiyonlar Ligi mazereti öne sürülmesi...
Futbolcuların konsantrasyon sorunu yaşadığının iddia edilmesi...
Geçmişten günümüze doğru bu genellemeyi neden yaptım derseniz,şunu söyleyeyim...
Bir takım bunca olumlu ve lehine giden şartlarda daha da iyiye gitmesi gerekirken günden güne kötüye gidiyorsa,her maç sonrası Şampiyonlar Ligi'ni bahane ediyorsa,artık radikal önlemler alınma zamanı gelmiştir.Çünkü 5.haftadan bu yana durdurulamayan bir düşüş var.Ancak ligde adeta okunup üflenmişçesine liderliğin kaybedilmemesi ve Şampiyonlar Ligi'nde kim ne derse desin Manchester United sayesinde grup 2.liğinin en büyük adayı olunması,ortada ki sorunların üzerini örtmeye devam ediyor.Veya sorun biliniyor ama görmezden geliniyor..Daha da fazla detaya girmek istemiyorum.
Sadece şu kadarını söyleyeyim; tek istisna Riera dışında bu takımda istikrarlı ve formda olanlar hakikaten büyük günah işliyor..Çünkü ne kadar kötüysen,ne kadar formsuzsan, o kadar formayı hakedersin bu takımda!
Ki takımın tek istikrarlı ismi devşirme sol bek Riera'ysa varsın siz düşünün...
Ve sene başından bu yana 20 resmi maç oynanmasına rağmen işlemediğini göre göre 4-4-2'de ısrar edilip, Eskişehir maçının son 20 dakikası ve Elazığ maçının 2.yarısında 4-3-3'e dönüldükten sonra takımın derlenip toparlanışının görülmemesi de ilginç!
Neyse daha fazla yorum yapmayalım,biz haftalardır galipte gelsek,puan kaybı da yapsak hep bunları söylüyoruz,o yüzden artık bozuk plak gibi tekrarlamanın anlamı yok..
Kamyon devrildikten sonra konuşmakta,hamle yapmakta kolaydır..Önemli olan henüz hiçbir şey kaybetmemişken,radikal değişiklikleri uygulayabilmek...
Cicim ayları oldukça sıkıntılı geçti..Şimdi sırada kaynayan kazan var..Karabüklü,Mersinli fikstürden Sivaslı,Fenerli,Trabzonlu seri bizi bekler.
Hayırlısı artık!
Sevgiler...