23
2014
Futbol takımında son haftalarda alınan başarısız sonuçlar ile gündeme gelen eleştiriler ve öneriler ile ilgili olarak ben de görüşlerimi paylaşmak istedim.
Mevcut duruma baktığımızda, sene başında başarılı fakat kontrol edilemez ve klübün gelenek ve değerlerini özümseyemeyen hocası ayrılmıştı ve devrenin ortasında yeni hoca göreve getirilmişti. İlk bakışta Fatih Hoca’nın tek handikapının kültürel uyuşmazlık olarak görülmesinin aslında ne kadar büyük bir problem olduğunu birazdan daha detaylı izah edeceğim.
Hoca değişikliğine rağmen takımımız iyi ya da kötü bir şekilde ligde ve avrupa’da 1 hafta öncesine kadar hedeflerini kovaladı. Son dönemde ise ligde yaşanan puan kayıpları ile şampiyonluk iddiasının kaybolması ve şampiyonlar liginden elenilmesi ile hedefsiz kaldığı düşünülen bir Galatasaray ve panik halinde hayıflanan insanları daha fazla görmeye başladık.
Şunu net bir şekilde anlamalıyız ki futbol takımımızın öncelikli hedefi ligi ikinci sırada bitirerek önümüzdeki sene şampiyonlar ligine tekrar direkt olarak katılmak ve böylece vizyonumuzu ve mali planlamalarımızı devam ettirmektir. Bu bağlamda lig ikinciliği önemli bir hedeftir. Aynı zamanda bana kalırsa makul olan hedeftir, neden:
- Yukarıda bahsedildiği gibi bu takımın devre ortasında hocası değişti
- Lig şampiyonluğu için yarıştığı rakibi yıl boyunca tek kulvarda yarıştı biz ise 3 (hala ligde ve kupadayız)
- Lig şampiyonluğu için yarıştığı rakibi 2 senedir şampiyon olamıyor, başarıya aç kadrosu var
- Lig şampiyonluğu için yarıştığı rakibinin kadrosu, kağıt üzerinde, daha değerli/iyi
Şimdi tüm bu faktörler göz önüne alındığında makul beklenti ve makul başarı zaten sene başında lig ikinciliği olabilirdi. Bunun sorumlusu ise, yani takımın görece daha güçsüz olması veya hocanın gitmesi gibi faktörleri de bu yönetimin üzerine yıkmak çok doğru olmayacaktır. Kaldı ki, mevcut yönetim bu tablonun düzeltilmesi ve geliştirilmesi ile ilgili son 2 senedir kayda değer çalışmalarda bulunmuştur ve bulunmaktadır.
Normal Değiliz
Aynı şekilde Chelsea FC ile olan eleme maçından sonra şampiyonlar ligine veda etmemiz de insanları ve taraftarlarımızı bu kadar şaşırtmamalı, kızdırmamalı ve üzmemelidir. 300milyon avro yatırım yapılarak oluşturulmuş ve yine bu ayarda rakipler ile yerel liginde mücadele eden bir takıma hem de deplasmanda malup olmamız kadar normal ne olabilir?
Ne yazık ki, bu gerçekleri maçtan önce gören ve söyleyebilecek cesareti olan sadece bir kişi vardı: Roberto Mancini.
Mevcut hocamız rasyonel, soğuk kanlı, vizyonumuz dahilinde tecrübe sahibi ve kendini ispatlamış bir profesyoneldir. Zannediyorum ki bu sezon tamamlandığında ve muhtelif stresler ortadan kalktığında, hocamız tüm olup bitenin bir değerlendirmesini sağlıklı bir şekilde yaparak, alışma ve öğrenme sürecini ancak tamamlamış olacaktır. Özellikle devre arası yapılan transferleri değerlendirdiğimizde uzun vadeli bir planlama yapıldığını anlayabiliyoruz. Uzun vadeli planları ancak makul varsayımlar, beklentiler ve sebat gösterek yapabiliriz.
Normalleşme Süreci
Biz malesef toplum olarak agresif ve mutsuz bir toplumuz. Bunun nedenlerini burada ele alamayız fakat bunun sonuçları futbolcularımızı, yöneticilerimizi ve dolayısıyla camiamızı negatif şekilde etkilemekte ve bir kısırdöngüye yol açmaktadır. Chelsea maçından sonra kaptan sabri, yekta ve şahan gökbakar’ın attığı güzel bir hatıra fotoğrafına bile laf edilen bir toplumda, mental olarak sağlıklı oyunculara sahip olamayız. Bakınız mutlu olmak herkes için bir gerekliliktir, hele 20 yaşında milyonlarca Euro kazanan bu genç insanlar için çok daha büyük bir gerekliliktir. Adamın sinema kapatmasına bile laf edeceksek, adam bu kadar parayı ne yapsın? Oyuncular başarıya doydu deniliyor ama neden diye sorulmuyor? Allahaşkına bir insan başarıya nasıl doyar; bu ruhen mümkün değildir.
Futbol oyuncuları ülkemizde celebrity statusunde. Bu tabiri etimolojik olarak ele alırsak nasıl bir hayat yaşamaları gerektiğini (hem saha içinde ham saha dışında) biraz daha iyi anlayabiliriz. Burada en büyük iş yöneticilerimize düşmektedir. Ne şanslıyız ki, camiamız çok sağlam kültürel temeller ve değerler üzerinde durmakta ve yaşamaktadır. Samimi düşüncem, toplumumuzun şu içinde bulunduğu durum da göz önüne alındığında, yönetimimizde bulunan kişiler bu genç oyunculara saha dışında sosyal anlamda önderlik edebilirlerse sadece oyuncularımıza değil toplumumuza da güzellikleri görme başta olmak üzere birçok konuda örnek olacaklardır diye düşünüyorum. Türkiye’de Bu kültürel altyapıya sahip nadir kurumlardan biri Galatasaray camiasıdır. Bu yolla oyuncularımızın istenileni yapmaya çabalamaktansa hem saha dışında hayatlarından, hem de saha içinde oynadıkları oyundan zevk alarak gerçek başarıları elde edebileceklerine inanıyorum.
Başkanımız başta olmak üzere tüm yönecilerimize, bu vesileyle, camiamıza bugüne kadar yaşatmış oldukları başarılar için teşekkür eder, önümüzde bekleyen çalışmalar ile ilgili olarak başarılar ve uğurlar dilerim.
Saygılar