İşin içinde kupa varsa, Galatasaray için gerisi teferruattır. Taraftar bunu bir haftadır söylüyor. İşin gerçeği, kupayı kazanmak hiçbir Galatasaray taraftarını şaşırtmadı. Geçmişte olduğu gibi, hep olacağı gibi yine, yeni, yeniden... Kupa senin cimbomum! 

Gelelim maçın değerlendirmesine. Poldi erken sakatlandı, yeni transfer Eren Derdiyok girdi oyuna. Eren için erken değerlendirme yapmak, adama haksızlık olur. Dün bir bugün iki... Hem hazır da değil Eren; sezonun başındayız daha ve birazcık da rehavet sezdim Eren'de. Zira, Poldi'den başka rakibi yok gibi. Sinan da orada oynar, diyebiliriz ama net yeri değil Sinan'ın. Yapılacak bir santrafor transferi Galatasaray'ın şampiyonluk yolunda elini çok güçlendirir. 

Bruma, Muslera ve Carole için ayrı başlık açmak gerekir. Üçü mevkilerini kimseye bırakma niyetinde değil. Bruma sürati ve güzel hareketleriyle göz dolduruyor ama son harekete biraz daha çalışması lazım. Sinan'a, Podolski'ye açıp golle sonuçlandırabileceği pozisyonlarda hatalı kararlar vermesi maçın adamı olma fırsatını kaçırmasına ve Muslera'nın maçın adamı olmasına sebep oldu. Laf Muslera'dan açılmışken, uzaydan bir kaleci transfer edilse, ancak o teknolojiyle Muslera'nın yeri doldurulur. Penaltılar ve öncesinde yaptığı kurtarışlarla kupanın gelmesinde önem arz etti. Ve Carole... Sol bek çok çalışkan. Üstelik yetenek fışkırıyor oyuncudan. Kademesi iyi, süratiyle de göz dolduruyor. Aynı zamanda çalım yeteneği de var. Birebirlerde daha etkin olması için dayanıklılık yüklemesi yapılırsa bir iki seneye kadar büyük avrupa kulüplerinden teklifler alabilir. 

Oyun içinde topu yana oynama hastalığı olan Galatasaray'ın bu illetten yakın zamanda kurtulması elzem. Beşiktaş'ın ilk yarı kaybettiği topları biz yan paslarla heba ettik. Dikine paslar yapabilecek yetenekte Selçuk, Sneijder gibi oyuncular sahne alamadılar. Geriden beslenemeyen hem Podolski hem Eren Derdiyok da sönük görüntü ortaya koydular. Karşı karşıya pozisyonumuz bile yok Beşiktaş'a karşı. Sinan ve Bruma'nın çabası, Carole'ün geri desteği ve Chedjou'nun korner - serbest vuruşlarındaki kafa vuruşu etkinlikleri de olmasa sıfır şut ile maçı tamamlayacaktık. 

Ve Gol... Hakan Balta efendiliği ve kişiliği ile taraftarın sevgilisi. Arada çıkıp önemli maçlarda gol de atıyor. Sneijder kesti, Hakan vurdu ve kupanın kulbu Galatasaray'ın eline geçti sekiz dakikalığına. Sonrasında Chedjou'nun ayağına çarpan top kalemize girince penaltılar ve Muslera faktörü kupaya uzanmamızı sağladı.

Son bir kelam da Erman Toroğlu'na. Eski hakem olan bu beyefendiye Galatasaray ne yapmış, sormak isterim. Bir ara kanal değiştirip Arap kanallarından izleyecektim onun yüzünden maçı. Anlamasam da adamlar daha eğlenceli. Gol olduğunda öyle bir anlatışları var ki, gol yesek bile gülümserim. Hem onların bir Erman Toroğlu'ları da yok. Huzura bak arkadaş! Mesele sadece Galatasaray'a takması değil. Futbolu bir tek o biliyor, biz başka gezegende yaşıyoruz. Kurallar değişti, evet, gazeteler - sosyal medya bangır bangır bağırıyor. Açıp TFF sitesinden de takip ediyoruz. Koskoca Beşiktaş kulübünün teknik direktörü size mi soracak penaltı atacakların listesini? Yorumcudur, deyip sineye çekmek istiyorum ama benim sinem bu argoyu kaldırmıyor. Argoyu şablon edenlerdir futbola kini sokanlar, dışardaki yöneticilerden çok!