14
2016
Finallerin takımı Galatasaray yine bir finalden daha mutlu ayrıldı. Bir kupa daha kazanmak güzeldi ama oynanan oyun beni hiç tatmin etmedi.
Sezon başı antrenmanları başlamadan önce 'Topa sahip olan ve kazanmak için oynayan bir Galatasaray izleyeceğiz' diyen Riekerink'in bu açıklamalarının aksine topu rakibe veren ve kaybetmemek için oynayan bir Galatasaray gördük. Hiç şüphesiz bunda 2 haftadır hazırlık maçı yapmamanın payı büyük. Sezon başında oyuncuların ritmini bulması adına 2-3 güne bir hazırlık maçlarının yapıldığı bir periyotta koskoca 2 haftayı altyapıyla yapılan bir antrenman maçıyla tamamlamak doğru değil.
Atletico Madrid'in Türkiye'ye gelmek istememesi sonrasına yönetimin tarafsız bir yerde maçı oynamak istememesi ülkemiz adına son derece güzel bir duruştu ama hiç olmazsa Türkiye'den bir takımla bu boşluk doldurulmalıydı.
Maça gelecek olursak Muslera, Carole, Linnes ve Bruma birkaç hata dışında Galatasaray adına gecenin en iyileriydiler. Linnes, Sneijder, Podolski, Selçuk, Eren gibi oyunculardan yüksek verim almak istiyorsanız sürekli rakip sahada oynamalısınız, 11 kişiyle kapanıp, topu kapınca hızlı çıkmaya çalışmak onların verimini düşürmekten başka bir şeye yaramaz. Bruma'sı ve Sinan'ı olan bir takımın kontra atak oynaması mantıklı ama diğer oyuncuların onlara ayak uyduramaması hem hücum süreksizliği hem de onları gereksiz yormaktan başka birşey değil. Takımdaki herkesin ısrarla sol kanadı kullanmak istemesi de Bruma'yı öne çıkardığı gibi Sinan'ı da arka plana atıyor.
Gecenin en kötüsü ve en çok küfür yiyeni Selçuk'tu ama bu adam koskoca 2 buçuk ayda sadece 1 hazırlık maçında 45 dakika oynadı. Tolga ile henüz uyum sağlayamadığı da bir gerçek. Yavaş olması da onun suçu değil Allah vergisi. Stoperleri ve ortasahası çok yavaş olan bir takımız, bu oyuncu grubuyla bu sene şampiyon olmak istiyorsak bütün oyuncular %100'den fazlasını vermeli..