Fatih hocanın dünkü röportajında söyledikleri sonrası 'acaba' dedim ama şu anki yönetim aklıma gelince yine moddan düştüm. Sportif başarıyı 2,3 şöyle dursun 15, 20. plana atan bir yönetimle Fatih hocanın muhattap olmak isteyeceğinden emin değilim ama 'Söz konusu Galatasaray ise gerisi teferruattır'. Galatasaray'ın kendi dinamiklerini yeniden inşa edememesi, her seferinde Fatih hoca ve Lucescu'dan medet umması da ayrı bir tartışma konusu. Koskoca 80 milyonluk ülkede Fatih hocanın aklına, oyun görüşüne sahip Şenol Güneş'den başka bir teknik direktör olmaması çok acı. Kimisi korkak, kimisi anti otoriter, kimizi fazla defansif, kimisi tecrübesiz, kimisi fazla dengeli, kimisi futboldan anlamaz, çoğu da bunların hepsini kendi üzerinde toplamayı başarabilmiş bir bordo bereli..

  Başkan olacak zat, seçime gidilmesinin Galatasaray'a zarar vereceğini iddia ederek seçime gitme fikrini reddediyor ama en büyük zararı kendi yönetiminin verdiğini akledecek zekaya sahip değil, Prandelli Sabri için 'Galatasaray kaptanı olabilecek zekaya, yeteneğe ve en önemlisi duruşa sahip değil' demişti ya aynı şeyleri bizler de bu başkan için söylüyoruz. Daha kendine yakışan bir takım elbise giymekten aciz, düzgün konuşamayan, kendini doğru ve net ifade edemeyen, işi gücü yalan dolan olan saçma sapan bir insan. Belki iyi niyetle Galatasaray'ın mali yapısını düzeltmeye çalışıyor olabilir ama bazen iyi niyetli olmak yetmez, kapasite de lazım bazı şeyler için. Mali yapıyı düzeltmek için takımı küçültmek yerine ilk önce Galatasaray gibi bir markayı yukarılara taşımak bir yana aşağılara çekme derdinde olan, ligden düşsün ama yeter ki biz yönetelim düşüncesi içerisinde olan, en genci 80 yaşında olan genel kurul üyelerinden kurtulmak lazım. Ölmüşler ağlayanları yok, ayakta zor duruyorlar, 30 tane baston eskitmişler, çoğu alzheimer olmuş kendi isimlerini bile unutmuşlar ama hepsi koşa koşa oy kullanmaya gelmiş.

  Galatasaray'da çok hain var, bu hainler aziz yıldırım ve demirören'e iş düşürmeden Galatasaray biraz iyi olsa hemen içten çökertme işlemine başlıyorlar ve sonuç olarak 3 kupalı, yıldızlı bir sezondan sonra yerle bir edebiliyorlar.

  Sezon bitti, 'Kendi ipini kendi keser' denilen Galatasaray'ın işi Akhisar'a kaldı. Galatasaray Kayserispor'u yenecek, Akhisar Osmanlı'yı yenecek de Galatasaray cezasını dolduracak, ölme eşeğim ölme.. Kupayı kazanabilir miyiz orası da kesin değil, Beşiktaş'a karşı 60 dakika oynayabildiğimiz oyunu kupa finalinde 90 dakika boyunca oynasak bile işimiz rakibin beceriksiz oyuncularına kalacak, çünkü her halükarda en az 5 net gol pozisyonu veriyoruz. Allah sabırlar versin bizlere.

  Bu yaz da Anadolu kulüplerinden ilk 11 oyuncusu almaya çalışacaklar ve sonuç Donk gibi olacak. Donk için de ilk geldiğinde 'İnşallah Melo'yu aratmaz diyemiyorum ama bizi Rodriguez ve Jem'den kurtardığı için sağolsun varolsun' demiştim ama bu onlardan beter çıktı. İlk oynadığı maçta birşeyler yaptı umutlandık, sonrası malum. Birçok golü onun hatalı pasları sayesinde yedik. Türkiye'den oyuncu alacaklarsa en başta Beşiktaş'da gözden düşen Veli ve Tolgay alınmalı. Veli çoğu kişiye göre iyi olmayabilir ama bence ortasahadaki boşluğu doldurabilecek bir oyuncu, hırslı, agresif, tempolu bir oyuncu, Seneye Selçuk, Dzemaili ve Veli ile ortasaha bu senekinden daha derli toplu olur. Tolgay ise işin ofansif tarafını iyi yaptığı gibi defansa da yardım edebilir. Herkes bu sene arkadaşları gibi onun da kötü oynadığını biliyor ama kimse adından dolayı Sneijder'e laf söylemiyor, sakatlıktan dolayı çoğu maçı kaçırdı, oynadığı maçlarda da fazla varlık gösteremedi, o alışık olduğumuz füzelerinden de bu sene eser yok, vurdukları ya cılızca ya da dağa taşa gidiyor. Onun alternatifi olabilecek Tolgay gibi biri lazım.

  Emre Güral ve Rodallega gibi forvetler de alınabilir ama takımın gol yükünü çekebilecek gerçek bir forvet de lazım. Büyük takım forveti denilen adam 34 maçın 30'unda oynayıp en az 20-22 gol atabilmeli. Rodallega'ya umut bağlanıp sonu Donk gibi hüsran olma ihtimali yüksek.