21
2018
Yine bir Fatih Terim dönemi ve yine bir şampiyonluk... Öncelikle şampiyonluğumuz bütün Galatasaray taraftarlarına hayırlı olsun, zoruna gidenlerin de kabusu olsun.
Zaman zaman ümidimizin kırıldığı dönemler oldu. Çok zor bir şampiyonluktu. Şampiyonluğun zor gelmesi rakiplerin iyi olmasından değil de şaibelerden dolayı olunca insan rahatsız oluyor. Zaten şike sezonundan bu yana insanların futbola bakışı değişti. Herkes saha içinde bir rekabet olduğuna değil de masa başında bir rekabet olduğuna inanıyor. Sonuna kadar haklılar da..
Bu sezon hakem hatalarından puanlara bakıyorsunuz, Galatasaray sadece 9 puan kazanmış. Bir de diğer 3 rakibe bakıyorsunuz biri 17, biri 19, biri 21 haksız puan kazanmış. En çok haksız puan kazanan takım tahmin edeceğiniz gibi sezon boyunca en çok ağlayan aykut'un şikeden ceza almış olan takımı fenerbahçe.
Rakip teknik direktörlere bakalım ilk önce. Bu adamların 3'ünü toplasan bir Fatih Terim etmezler.
Biri belediye destekli huzurevi tadında bir takımın zorla yarışta tutulan teknik direktörü, futbol bilgisi sadece büyük takımları durdurmak üzerine olan tipik bir küçük takım teknik direktörü.
Biri son 2 senedir ite kaka şampiyon yapılan, iki başarısı var, biri Fatih Terim'in oyuncularıyla dünya kupası 3.'lüğü, diğeri Bilic'in oyuncularıyla tüpçü destekli 2 şampiyonluk.
Diğeri de tek başarısı şikeli şampiyonluk olan, her hafta kendi takımından çok Galatasaray'ın rakiplerine gaz verme derdinde olan, her basın toplantısında algı üstüne algı yaparak bir sonuç elde etmeye çalışan zavallı, paranoyak, sinir hastası bir insan müsveddesi.
Son bahsettiğim haşortman lakaplı şahıs öyle sinsi öyle iki yüzlü, öyle at gözlüklü, öyle içten pazarlıklı biri ki ben şahsen kendisine teknik direktör demeye utanıyorum. Mesela Fatih hocaya bakıyorsunuz kimse umrunda değil, varsa yoksa kendi takımı. Bugüne kadar ne hakem ne rakip ne de bahane konuştu. Kendi göbeğini kendi kesti. Ama bu haşortman lakaplı şahıs bizim rakibimiz Akhisar'a ahlak dersi vermekten, Göztepe'den medet ummaktan, Malatya'ya teşvik vermekten kendi tamının durumunu açıklayamaz oldu basın toplantılarında. Halk arasında elin ipiyle kuyuya inmek deyimi vardır sizler de bilirsiniz bu sözün gerçeğini. Haşortmanın durumu da tam bu.
Malatya'ya verildiği söylenen teşvik primi, son olarak Göztepe'ye verildiği söylenen teşvik primi iddiaları var ki Malatya'nın zaten o teşviği hak etmeye fırsatı bile olmdan maç koptu ama Göztepe öyle değil. Lig bitmiş, düşen düşmüş, çıkan çıkmış, avrupaya giden gitmiş. Hiç bir iddiası yokken son maça neden hayat memat meselesiymiş gibi hazırlanır bir takım. Bak Sivas'a, ne güzel yattı yedek ağırlıklı sözde efendi bejiktaşa. Tamer Tuna denen bejiktaş artığı neden bize yaptığı gibi 2 hafta önceden bejiktaş maçını izlemeye gitmedi, neden bejiktaş maçı onur mücadelesi değildi de bizim maçta bu kadar kastı. Önce adam olsaydın da bejiktaşa yatarken olmayan onurundan bahsetseydin.
Malatya maçında Sadık hata yaptı, Galatasaray altyapısından çıktı dediler, Akhisar maçında Soner penaltı kaçırdı, takımın penaltıcısı Soner olmasına rağmen o değildi dediler, Galatasaraylı dediler. Aynı namussuzlar kendi kalesine gol atıp feneri yarışta tutan Sow'u ya da kale karşısındayken topu dağlara taşlara vuran Demba Ba'yı konuşmadılar.
İnsanlar o kadar taraflı olmuşlar ki kendi canları yanınca aç köpekler gibi oraya buraya saldırıyorlar ama başkalarının canı yanınca 3 maymunu oynuyorlar. Haşortman efendi, senin takımına karşı son 10 maçın büyük çoğunluğunda rakipler yedek kalecileriyle maça çıktılar hatta bunların 3 tanesinde yedek kaleci bile değil, 3. kaleciler maça çıktı, Bursa ve Konya takımları hafta boyunca antrenman yapmadan maçlara çıktılar, adam olsaydın da rakiplerine de ahlak dersi vreseydin yedeklerle ya da antrenmansız çıkmayın maça diye. Olmayan adamlıktan bahsediyoruz şu an.
Neyse biz önümüze bakalım. Bu saatten sonra transfer haberleriyle heyecanlanacağız. Uefadan sattığın kadar al cezası gelirse biraz sıkıntılı bir transfer dönemi geçecek. Çünkü Rodrigues, Belhanda, Maicon, Feghouli gibi para eden oyuncuları satamazsak transfer yapamayacağız. Bu da zaten dar olan kadromuzu seneye 3 kulvarda rahat rahat oynayabilecek genişlikte bir kadroya çevirmeyi çok zorlaştıracak. Altyapıdaki Ozan, Celil, Ahmet, Recep, Atalay, Gökay, Batuhan, Boran gibi gençleri a takıma almamız ve sürekli olmasa da en azındn kupa maçlarında oynatmamız lazım. 17, 18, 19 yaşlarında çok yetenekli çocuklar bunlar. Avrupa takımları 16 yaşındaki çocuğu şampiyonlar liginde oynatırken biz niye kendi ligimizde olsa da oynatmıyoruz. Bunu Türkiye'de yapacak tek hoca var o da Fatih Terim. Bu çocuklar çok şanslılar. Tek yapmaları gereken ne kadar şanslı olduklarının farkına varıp sezon başı kampında çok çalışıp kadroda kendilerine yer açmak. Neredeyse son 10 maçtır hoca zaten 2 tnesini kadroya alıyor. Seneye daha fazlası olmalı.