23
2016
Dünyaca ünlü, müzmin sakat, Sergio Ramos'un Türkiye şubesi efsaneler efsanesi milli stoperimiz Serdar'ın sakatlığıyla birlikte stoper olarak elimizde (stoper denirse tabi) Semih, Hakan ve Chedjou kaldı. Hakan 33 yaşında, bu aralar her stadın zemini buz kaplı, Allah korusun bi sakatlansa yaşı itibariyle atlatması da uzun sürecek. Semih desen saatli bomba, bazen iyi, çoğu zaman kötü, Chedjou desen dış mihrakların içimize yerleştirdiği bi ajan gibi, her maçta bizi yakabilir, şimdiye kadar defalarca yaktı da. İçlerinde en istikrarlısı Hakan, Allah nazarlardan saklasın demekten başka çaremiz yok. Stoperlerimizin hiçbirinin hava hakimiyeti yok. Hücumda kafa vurmakla, defansta kafa vurmak çok farklı. Bizim stoperlerimiz hücumda az çok varlar ama defansta hiç yoklar.
Herkesin malumu olduğu üzere beklerimiz de ellerinden geleni yapmaya çalışsalar da yetenekleri kısıtlı, boyları kısa. Kanatlardan gelen her takım kolayca geçebiliyor, arka direğe yapılan ortalarda rakipler zıplamadan kafa vurabiliyor. Hoş stoperlerimiz de beklerden farklı değil, boyları uzun sayılır ama rakipler yine de zıplamadan kafa vuruyorlar. Bizle oynayan rakiplerin oyuncuları kariyerlerinin en rahat maçlarını oynuyorlar, bütün yeteneklerini sergileme fırsatı bulup değerlerine değer katıyorlar. Bizim ezik ama kendini büyük zanneden İstanbul takımlarımız da bu saçma düzene kanıp 3 kuruşluk oyunculara milyon eurolar veriyor. Sonuç yine hüsran, her zaman hüsran. Anadolu kulüplerinden gelip büyük kulüplerde de aynı performansı gösteren oyuncu sayısı 1 elin parmaklarını geçmez.
Altyapıdan yetişen ya da alınan potansiyelli gençlere de kimse dönüp bakmaz, onlar da ya alt liglere gidip kaybolur ya da Anadolu kulüplerine gidip yıldızlaşır. Sonra kendilerini gönderen kulüplere karşı hayatlarının en iyi maçlarını çıkarırlar. Bunların genelinde bahsi geçen büyük kulüp Galatasaray'dır. Türkiye liginde oynayan oyuncuların %30'u ya Galatasaray altyapılıdır ya da gençken gelip kulübede sürünüp, sonra lige damga vurmuş adamlardır. Bakınız; Ferhat Öztorun, Uğur Uçar, Mehmet Güven, Musa Çağıran, Yalçın Ayhan, Alparslan Erdem, Mehmet Batdal, Stancu. Bunlar aklıma gelenler.. Alt liglerde de durum aynı. Biz bu kadar adamdan zamanında birer yıldız çıkaramadıysak yazıklar olsun bu teknik direktörlere, altyapı hocalarına. Arda'yı küfrederek, yuhlayarak gönderdik adam şu an dünyanın en iyi takımında. Emre'yi kulübede süründürdük, şimdi gittiği takımın yıldızı ve adamlar biz niye daha önce almadık diye dizlerini dövüyorlar, birkaç kere İspanya'da haftanın kadrosuna girdi.
Şimdi yana yana stoper arıyor bizimkiler. Medyada ismi geçenler, müzmin sakat Caceres, nerede ne oynadığını bilmediğimiz Serdar Taşçı, ısrarla gelmek istemiyorum diyen İtalyan stoper, ligin en soyguncu takımının genç stoperi Ahmet Çalık. Bi kere Cavcav denen adam as oyuncusunu 7.5 milyon eurodan aşağı bırakmaz, hele hele devre arasında. Bizim Riko Bey de çıkmış De Jong'u stoper oynatırım diyor. Sen koskoca maçı 1 değişiklikle tamamlayan adamsın, Cavanda'dan hala ümitli olan tek adamsın bi de De Jong'u stoperde oynatacaksın. Gözümle görsem inanmam.
Koray'ın oyun kurma anlamında çok iyi olduğunu düşünüyorum, sorumluluk almaktan tecrübesizliği itibariyle kaçınsa da, fizik olarak eksik olsa da, konsantrasyon konusunda eksik olsa da bunlar çalışınca ve maç oynadıkça kapatılacak küçük sorunlar. Takıma geri dönmesi Şubat sonu veya Mart'ı bulabilir. Sağlıklı olduğu sürece oynaması gerektiğini düşünüyorum. Tabi elimizdeki stoperlerle devam ettiğimizi varsayarak bunu söylüyorum. İlla bi stoper alınacaksa bu yabancı, genç ve uzun boylu olmalı diye düşünüyorum. Ligimizde şampiyonlar ligi seviyesinde oynayabilecek bi stoper bence yok, olanlar da büyük takımlarda ya da gereğinden fazla pahalı. Hırvatistan'ın dünya futboluna kazandırdığı yıldız oyuncuları bilirsiniz. Çoğu Real Madrid, Bayern Münih seviyesinde oynayabilecek ve oynayan oyuncular. Böyle bir pazar varken oyuncuları buradan seçmek çok akıllıca olur. Süper ligde yabancı bir oyuncunun bir arpa boyu yol katedemeyeceğini adım gibi bilsem de stoper için Dinamo Zagreb'in 1.94'lük dev stoperi Filip Benkovic'in alınmasını isterim. Devre arası, sezon sonu farketmez, nasılsa her iki transfer döneminde de en az birer stoper takviyesi yapılacak. Benkovic'i boyu itibariyle çok aşırı ağır bir stoper olarak düşünebilirsiniz. Size tavsiyem maçlarını izlemeseniz bile videolarını izleyin, az çok fikir sahibi olursunuz. Scoutlarımız da izlese iyi olacak da onlar ya işe yaramaz insanlardan kurulu ya da yönetim ve teknik direktöre söz geçiremeyen adamlar diye düşünüyorum.
Defansif sorunlarımızın bir diğer nedeni de herkesin bildiği ve söylediği gibi hücum oyuncularının defansa yardım etmemeleri. Bu da tamamen teknik direktörle alakalı. Avrupanın herhangi bir yerinde hücum oyuncularına nasıl pozisyon almaları gerektiği ve defansa yardım etmeleri gerektiği, aksi takdirde oynatılmayacakları söylenir veya hissettirilir. Arda'nın ilk gittiği zamanlarda Atletico Madrid'de ilk 11'e kolay girememesinin de nedeni buydu. Hatta normalde oynadığı dönemlerde bile büyük maçlarda kesinlikle ilk 11'de oynatılmazdı. Çünkü Arda Türkiye'de hiçbir zaman defansa gerektiği gibi destek veren bir oyuncu değildi. Kendi de bunu kısa sürede anladı, maçlarda daha fazla defans yapmaya başladı, daha çok koşmaya başladı. Sneijder yıllarca avrupanın büyük takımlarında oynadı ama Türkiye'de oynadığı şu oyunla küme düşmemeye oynayan bir takım bile onu istemez. İstemiyor da zaten.
Bruma da ligimizde kendisini geliştiremeyenlerden bir tanesi, 1 sene İspanya'da oynaması onu nasıl daha üretken bir oyuncu yaptı kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Bencilliği, çok top kaybetmesi, tercih hataları, pas hataları devam etse de bitiriciliğini bu kadar geliştirmesi Türkiye'de imkansızdı zaten. İspanya'ya gitmeden önceki Bruma beşiktaşa o golü atamazdı, ya dışarıya ya kaleciye. O vuruş tekniğini Türkiye'de öğrenmediği açıkça ortada. 20 yaşındaki çocuktan 30 yaşındaki futbolcu tekniği ve oyun görüşü beklenildiği için bu ülkede genç futbolcu yetişmiyor. Hoş 32 yaşında, defalarca avrupa maçı oynamış Sabri bile hala orta yapamazken, 2 metreye pas atamazken bunu bi çocuktan beklemek bu ülkede çok saçma.
Takımın en skorer oyuncusu taraftarın en sevmediği oyuncu. Bazı oyuncular vardır, oynamaz ama yakaladığında da affetmez. Podolski, Sneijder, Bruma ve Yasin bu oyuncular sınıfına giriyor. Ama bazen ne yapsa olmaz, gayret sarfettikçe daha da batar, kötü bir dönemindedir. Yukarıda bahsettiğim oyuncularla beraber Sabri, Selçuk, Carole, kısaca takımın neredeyse tamamı da bu sınıfa giriyor. Aradaki ince çizgiyi de teknik direktörün belirlemesi lazım. Bizde de o yok. Bu oyuncu grubu bu puanları teknik direktörsüz de toplayabilirdi. Zamanında bu oyuncuların selefi olan oyuncular bunu başarmıştı. Şimdiki oyuncular da Galatasaray'da oynama ayrıcalığına erişmişlerse aynısını başarabilmeliler, aynı ruhu sahaya yansıtabilmeliler, çimleri yiyecek hırsa sahip olmalılar. Bunu da doğru teknik direktörle çok rahat yapabilirler. Bu takım transfer yapmadan doğru teknik adamla hala bunu yapabilir. Son 6-7 haftaya şampiyonluktan kopmadan en fazla 3-4 puan geride girmeyi başarırlarsa zaten şampiyon olurlar. Olabilirler demiyorum olurlar. Bu Galatasaray'ın genlerinde var, Türkiye'de başka hiçbir takımın sahip olmadığı, olamayacağı bir özellik. Yeterki başında Hamzaoğlu gibi ortalama bir teknik direktör olsun.
Kendi liglerinin büyük takımları maçlarını oynarken stoperleriyle forveti arasındaki mesafe taş çatlasın 30 metredir, bizim maçları izlerken stoper kadraja girse forveti göremiyorum, forvet girse stoper ortada yok. Bu bahsettiğim kadraj mesafesi 60 metre. Bu şartlarda bir takımın başarılı olması zaten mümkün değil, bizim buna rağmen topladığımız puanlarsa Allah'ın bir mucizesi ve Muslera etkisi. Bi de öne geçtiğimiz halde teknik direktörsüzlükten dolayı koruyamadığımız kaç tane maç var. Başakşehir de bizi 25 metrede oynayarak kilitledi.
İkinci devreye asla Riko Beyle başlanmamalı, Chedjou için de aynı şeyleri söylemiştim ama bu sakatlıklardan sonra malesef sezon sonuna kadar kalacak. Alanya Maçından sonraki kupa maçının ertesi günü yeni teknik adam açıklanmalı. Yoksa bu sene kendi evimizde oynadığımız derbileri de kazanamayız, şampiyon da olamayız.