02
2012
7 aylık uzun bir süreç. Tüm bu süreç boyunca konuya dahil olan binlerce taraf var. Hem bu süreci, oyunları, menfaatleri anlamak hem de yumak haline gelmiş durumu biraz açmak adına ilk olarak bu taraflardan bahsetmek yerinde olacaktır.
1) İddianamenin, beklenen mahkemenin tarafları.
Burada Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonun dahil olduğu 8 takımı sayabiliriz. Bu grup da kendi arasında, Fenerbahçe ve diğerleri olarak ikiye ayrılabilir. Bu ayrımın oluşmasındaki ana neden ilk ve doğal olarak iddiaların Fenerbahçe üzerinde yoğunlaşmasıdır. Diğer bir neden ise, bu sürecin son dönemlerinde 58. madde'de yapılması planlanan değişiklik ile Beşiktaş ve kimi kulüplerin kendini ayrı tutma ve kurtarma çabasıdır. İş bu sebeple, Fenerbahçe 58'in değişmesini istememiştir.
Beşiktaş hakkında pek haber bulunmamakta. Demirören, takımını kurtarmak adına 58'i önermiş, reddi ile şok olmuştur. Kulüpler Birliği'ni yönlendirmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştır. Açıktır ki, olası bir şike yaptırımından nasibini alacak diğer bir takım Beşiktaş'ın üzerine Fenerbahçe kadar gidilmemektedir.
2) Federasyon
Sürecin başından bu yana Fenerbahçe'yi koruduğu iddia edilen federasyonun, her ne şekilde olsun süreci kaldıramadığı tartışılmaz bir gerçektir. UEFA'nın dayatması sonrasında, Federasyon Fenerbahçe taraflılığından biraz vazgeçmiş fakat bu durumun sürecin hızlanmasına bir katkısı olmamıştır. Bu süreç içerisinde Federasyon yetkilerini devretmeye kadar değişik yollar izlemiştir. Fakat ne gariptir ki, bu durum, Fenerbahçe'nin kendilerine cephe almasını engellememiştir.
3) UEFA
CAS hakimi Erkiner'in Habertürk'teki açıklamarında bahsi geçen UEFA savunmasında, zaten bilinen bir gerçek, bilinmiyormuş gibi ortaya atılmıştır. Elbette ki bilindiği üzere, Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden TFF men etmiştir. Fakat ne gariptir ki, aynı savunma içerisinde, UEFA, yaptırımlarla ilgili TFF'ye gönderdiği uyarı mektubundan da bahsetmektedir. Taraf olduğu bir mahkemede, UEFA'nın kendini savunmak için her türlü kozu kullanması şaşılacak birşey değildir çünkü bu bir yargılamadır. Lakin bu durum, UEFA'nın iki yüzü olarak vurgulanmaktadır.
4) Diğer kulüpler (Adalet Bekçileri?)
Galatasaray ve Ordu'nun başını çektiği, temiz futbol, hızlı karar çağrısını her fırsatta yineleyen bu grup, çekince olarak Avrupa kupalarına gidememe konusu dile getirmektedir.
5) Yayıncı Kuruluş
İşin maddi boyutunu temsil etmektedir. Her iş alanında risk analizi önemli rol oynasa da, yayıncı kuruluş, dekoder geri gönderimlerini bu risk başlığı altına sokmamakta ve kendini olası yaptırımlar sonrasında mağdur olacak olan taraf olarak göstermekte, tehdit etmektedir. Bu da bir çok kulübün taraf olmasını sağlamaktadır.
------------------------
Diğer aktör ise şüphesiz Medyadır. Tarafsız azınlık bir tarafa bırakılırsa, geri kalan büyük bir bölümü, bu saydığımız diğer tarafların etkisi altındadır. Zaten karışık olan sürecin daha da karışmasında rolü büyüktür.
------------------------
Dikkat edilmesi gereken son durum, TFF yönetiminden istifaların, bu süreci belirsizliğin bir başka boyutuna sürüklemiş olmasıdır.
Bir Çözüm Önerisi
İstifalar sonrası sürecin daha da uzamasına katiyen karşı olan biri olarak çözüm önerim şudur.
Çözüm arayan, umudunu kesmiş kulüpler toplanır. Ortak karar alır. Diyelim bu sayı 9'u buldu. Dokuz kulüp ortak bir karar alır ve ligden çekilir. UEFA'ya da bildirimde bulunur ve der:
- TFF yönetimi, bu süreç boyunca çözüm üretememiş ya da üretmemiş ve sonrasında istifa etmiştir. Süreç artık daha da uzamıştır. Özetle, ülke içerisinde çözüm üretmeyi başaramadık. Bu belirsizlik, güvensizlik ve oluşan otorite boşluğu ortamında, bu ligde futbol oynamak mümkün değildir. Açıktır ki, ülke federasyonlarının başarısız olduğu, yanlı karar aldığı durumlarda yaptırım yetkisi siz UEFA'nın elindedir. Bu yaptırımlar gerçekleştirilene kadar, ligden çekiliyoruz.
Neden olmasın? Bir iki takım düşünce iflas edeceğini düşünen yayıncı kuruluş, böyle bir duruma ne diyecektir? Sizce de böylesi, daha hızlı bir karar süreci getirmez mi? 7 ay onca masal sonucunda bir şey çıkmadı, yeni bir döneme girdik. Bu sefer de biz elimizi taşın altına sokalım. Bir bomba ise, biz koyalım ki bu eski düzen yıkılsın. Gerekirse sıfırdan başlayalım.