17
2012
Sevgili Renktaşlar;
Artık taraftarlar amatör branşları da,en az futbol kadar takip etmeye başladı.Geçen sezon ki final serileri beklentileri artırdı.Üstüne bu sezon Abdi İpekçi'de ki destansı maçlarda eklenince,basketbol maçları artık herkes için başka bir rekabet ortamını keşfetmeyi sağladı.Buna rağmen webaslan da yazılan makaleler arasında birkaç yazının dışında hiç basketbol ile ilgili makale yazıldığını görmedim.
Aslında uzun zamandır yazmayı planlıyordum ama dünkü, Bjk maçı sonrası sanırım artık en uygun zaman olduğuna karar verdim.Öncelikle şunu belirteyim ki;basketboldan müthiş anladığımı söyleyemem fakat iyi bir izleyiciyim ve doğruyu ve yanlışı da ayırt etmeyi az çok biliyorum diye düşünüyorum.
Dünkü maçla birlikte sene başındaki Cumhurbaşkanlığı Kupasını saymazsak,sezon içerisinde ki turnuva karşılaşmalarında (Lig,Eurolig,Kupa) oynadığımız 5.derbi maçtan da yenilgiyle ayrıldık.Ligde Efes,Bjk ve Fb'ye yenilmemizin yanı sıra,Eurolig de Efes'e yenilmemizin ardından yine bir Bjk maçı hüsranla sonuçlanmış oldu.
"Bizi bugün ligdeki rakiplerimizden ayıran ve şampiyonluğun önemli adayı olmamıza sebep olan nedir?" sorusunun cevabı şüphesiz Oktay Mahmuti...Çünkü elindeki malzeme ne olursa olsun ona karakter yerleştirmeyi çok iyi bilen bir hoca.Bugün "yenilmez armada" ünvanını taşıyorsak başrolde o var.Ancak bakıyorum da,nedense Oktay Mahmuti'ye ufak bir eleştiri geldiği anda bütün taraftarlar, o eleştiriyi yapan kişiye ateş püskürmeye başlıyorlar.İşte ben bunu anlayamıyorum.Sonuç olarak Mahmuti işinde başarılı bir insan ama asla bir "ilah" değil.Herkes gibi onunda hataları var.Ve dün oynadığımız 5.derbi maçını da -ne yazık ki söylemek zorundayım- onun hatalarıyla verdik.Tıpkı diğer derbi maçlarında olduğu gibi !
Burada benim kimseye birşey öğretmek gibi bir niyetim asla olamaz.Benim bilmediğim milyonlarca şey vardır basketbol hakkında.Ama neyi mi biliyorum? Aynen fener maçında olduğu gibi son 4 dk.ya 11 sayı önde girilen ve aynı zamanda oyunun kontrolünün sende olduğu,buna mukabil rakibinin bir dolu sakatının bulunduğu bir derbi maçını kaybetmemek gerektiğini biliyorum.Ya da aslında daha önemli bildiğim birşey varsa;bu sezon 2 kez bu kadar zayıf yakaladığın Bjk'ye 2 maçta da yenilmemen gerektiğini biliyorum. Bunun dışında 4 faul ile 20 dk boyunca sahada duran Ersin Dağlı'yı 1 kez bile zorlamamanın sebebini merak ediyorum.Bununla birlikte son 10 saniyeye 3 sayı önde giripte faul yapmamak hangi akla hizmettir diye soruyorum.Daha önce Olimpiakos maçında,belki imkansız diye görüp rakibe son saniyede faul yaptırmamanın dersini daha önce almadın mı be hocam diye de ayrıca ekliyorum.Hadi hepsine eyvallah dedim geçtim.Peki o 4 faullü Ersin Dağlı'nın maçı kazandıran adam olması sence de çok acı bir durum olmadı mı hocam? Sende bana şunu diyebilirsin tabii, saygı duyarım. "Bunların olabileceğini tahmin etsem,ben zaten peygamberliğimi ilan ederim."
O zaman da sana şu cevabı veririm hocam: "Büyük hoca geleceği bilen değildir;olabilecek muhtemel şeylere önceden tedbir alabilendir." Hem sen zaten gözümüzde büyük hocasın artık.Tillahı gelse değiştiremez.Sen daha fazla büyük hoca olmak için uğraşma.Sen sadece maç içinde de iyi bir hoca ol.Ki zaten de öylesin ama büyük maçlarda ki bu kararsızlığın niye? Mola almak için illa ki rakibin 10-0 lık serisini mi beklemen gerekir? Ergin Ataman 20 tane mola alırken sen 1 tane bile mola almadın be hoca...Takım 11 farklı önde ve laubali şekilde devamlı 3'lükler deneyip duruyor,sen ise kenardan bir türlü müdahele etmiyorsun.Benim isyanım buna işte! İnan başka birşeye değil...Yenelim,yenilelim problem değil,ilk kez mi derbi kaybettik sanki? Ama bu sezon her derbide böylesin be hocam.Felaketin geldiğini göre göre son periyotta hamle yapmıyorsun.Ya da hep yanlış adamlar üzerinde ısrar ediyorsun.Elbette ki hakemlerin ve bjk'nin artistlikte oscar'a aday oyuncularının etkisi de var ama senin elinde büyük avantaj varken onu kaybettikten sonra hakeme yüklenmek neye yarar? CSKA maçında doğruları yapmaktan başka ekstra hiçbirşeyle uğraşmadın ve sonucunu gördün.O maç büyük bir zaferdi ama şu da var ki,o maçın bizim açımızdan prestijden başka önemi yoktu.Bjk maçında ise kupaya veda ettik,hemde uzun süre sonra bu kadar yaklaşmışken,hem Efes'in hem fenerin olmadığı bir finale yürüyorken...Yine de canın sağolsun sen milyonlara basketbolu yeniden hatırlatıp sevdirdin.Ama yine de biraz dikkat be hocam.Spor gerçekten de risk almaya gelmez.Önünde garantiye gidecek bir yol varsa onu seçmen yeterli.Zaten bu takım artık kazanmaya alışık,ekstra risklere ihtiyaç bile yok.
Burada,sezon boyunca konuşup tartıştığımız,futbol,Fatih Terim,kadro seçimleri,şike soruşturması,federasyon vs. gibi olaylardan biraz daha farklı bir konuya eğilmek istedim.Şunu unutmamak lazım ki;hiç kimse eleştirilemez değildir.Herkes hata yapar ve bunun karşılığında az veya çok eleştirilir. Bu kişi Oktay Mahmuti olsa bile...Sonuçta biz yıkıcı değil,yapıcı eleştiriler yapmak için buradayız.Kimseyi sevmediğimizden değil,aksine çok da fazla seviyoruz.Ama bu sevgi gözümüzü kör etmemeli,yanlış yapıldığını düşündüğümüz şeyler varsa söylemekten de çekinmememiz gerekir.Çünkü hepimizin ortak bir amacı var. O yüzden de bu sözü boşuna söylemedik:
"ÇABAMIZIN ADI GALATASARAY"
Tüm renktaşlara sevgilerimle...