09
2012
Bugün çekilen meşhur "Süper Final" kuraları sonucu,emeğimizin yarısının çalındığı 6 maçlık mini turnuvanın da fikstürü belli oldu.Açıkçası şahsi fikrim,kağıt üzerinde çok iyi bir fikstür çektik diye düşünüyorum.
Sebepleri neler mi?
1-İlk maçı Bjk ile deplasmanda oynamak,hem Bjk'nin şu an ki fizik ve mental açıdan durumu hem de Egemen ve Almeida gibi 2 eksiğinin bulunması nedeniyle,belki de bir deplasman derbisi için en iyi zamanda denk gelmiş olması..
2-Ardından oynayacağımız 4 maçın 3'ü Arena'da ve tek deplasman Trabzon ise kadın ve çocuklu tribünler önünde.Hem de son deplasman derbilerine baktığımız zaman belki de kazanmakta en az zorlandığımız derbi Trabzon derbileri..
3-Son maçın Kadıköy'de olması ise işin aslında başka cazip yanı.Çünkü 2.Ulubatlı Souness olayını yaşamamız çok olası görünmekte..
Kağıt üzerinde her şey ne kadar da olumlu değil mi? Ancak tüm bunların sahada da gerçek olması ihtimalini güçlendirecek tek isim var.
FATİH TERİM...
Galatasaray'ın değerleri herşeyin üstündedir ve buna mukabil Galatasaray'ın menfaatleri de herşeyin üstündedir.Melo-Riera kavgasının derbi maçlar öncesi değil de Manisa maçı öncesi olması bizim için öyle büyük bir şans ki; "Allah yüzümüze baktı" desem yeridir.
Dün küme düşmüş,vasatın altında bir takıma karşı ilk 45 dakikada uzaktan atılan 2-3 şut dışında tehlike yaratılamaması ve oynanan oyun eminim bir çok kişiyi dehşete düşürdü.Bunun 1 numaralı sebebi ise yine,yeniden maalesef Sabri !
Özellikle ilk yarıda ceza sahası içinden attığı şut ile tribünde ki köfteciyi (!) vurmasının ardından Fatih Terim'in o yüz ifadesi gözümün önüne geliyor da...
Yaa sabır,yaa sabır !!!
Neyse ki Yiğit atıldı,Aydın girdi,penaltı oldu da ortalık süt liman oldu.Yoksa adım gibi biliyorum ki 2.yarıda çok sıkıntılı bir devre daha bizleri bekliyordu.
Ve dün Melo'suz oyun planında neler yapabileceğimizi veya neler yapamayacağımızı da böylece görmüş olduk.Yani; Melo yoksa Sabri var, olay budur! O yüzden o ilk yarıda ki dehşeti gördükten sonra "Allah yüzümüze baktı" dedim.Bize bu uyarıyı en acısından vermiş oldu.
Tabi ki bu olayı sadece Sabri'ye bağlamak istemiyorum.Şunu da es geçmemek gerekir ki orta ikilide Selçuk ve Engin, bu tür seviyesi düşük maçlar dışında beraber oynayamaz,oynamamalıdır.Herşeyden önce Engin o bölgeye sağlamlık ve agresiflik getirmek bir yana,maalesef yaratıcılık da getiremiyor.Bununla beraber Selçuk'u da paralize ediyor.
Hemen biraz düşünelim,bu sezon ikisinin orta alanda oynadığı maçlara göz atalım:
1-TT Arena'da ki lig maçında Sivas'ı 2-1 yenerken neredeyse pozisyona dahi giremeyip,Engin'in oyundan atılmasıyla beraber son dakikaları ecel terleriyle izlediğimiz bir maç yaşamıştık.
2-Yine Arena'da İBB maçında Webo atılıncaya kadar orta saha kontrolünü ele alamamış,rakip 10 kişi kalınca gardını düşürebilmiştik.
3-Daha yakın zamanda yine Arena'da Sivas kupa maçında ilk yarıda etkili olmamıza rağmen pozisyon bulamamış,2.yarıda Sabri'nin de girmesiyle birçok gol pozisyonu verip,sonucunda kupaya veda etmiştik.
4-Ve dünkü maçın ilk 45 dakikasını buraya yazmaya gerek duymuyorum,sanıyorum hepimiz olanları gördük.İyi ki Manisa 10 kişi kaldı diyebiliyorum!
Dün Fatih Terim röportajında, Melo oynamazsa o bölgede Engin,Emre veya Ceyhun oynar diyor.Karşısında Ernst-Fernandes, Emre-Cristian, Zokora-Colman gibi agresif orta sahalara karşı Selçuk'un yanında Engin veya Emre'yi oynatmak demek rakibe orta alanı delik deşik etme şansını vermek demektir.Ki Alex gibi bir adama da olabildiğince gol veya şut pozisyonuna girme imkanı sağlamaktır.Bunun dışında,bu sezon duran toplarda gol yemeyişimiz de en büyük faktör yine şüphesiz Melo'dur.Bu bilgiyi de sezon boyunca duran toptan sadece 2 gol yediğimizi dikkate alarak ve o gollerden birini de Melo'nun oynamayıp Ceyhun'un oynadığı Mersin İdman Yurdu maçında kalemize gelen tek topun kornerden yediğimiz gol olduğunu örnek göstererek verirsem heralde bu tezi de kanıtlamış olurum.
Kısacası tekrar tekrar söylüyorum; "Allah yüzümüze baktı"
Manisa maçında Melo'suzluğu bir kez daha test etme imkanı sundu bize.Ve buradan çıkarılacak mesaj şudur: Melo'yu affetmemek, Melo'ya değil,takıma ceza vermektir!
Melo takım arkadaşıyla kavga etmiş olabilir.Ancak burada Galatasaray armasına,renklerine,hocasına,yöneticisine veya taraftarına yapılmış bir hakaret söz konusu değildir.Zaten Melo'ya verilecek en büyük ceza sezon sonunda bonservisini almamaktır.Bunun dışında ki her eylem,Melo'dan çok şampiyonluk yolunda ki Galatasaray'a zarar verir.Sistemin işleyişinde ki en büyük yapı taşlarından birini omurgadan çekerseniz,geri kalanı da domino taşları gibi yıkılmaya mahkumdur. "Bkz. Örnek: Elmander'in sakatlığında yaşanan sıkıntılar"
Yukarıda sistemi ve oyuncuları değiştirmenin ne tür zararlar getireceğini bizzat yaşadığımız örneklerle göstermeye çalıştım.Şampiyonluk yolunda hazır 5 puanlık bir avantajımızda varken,kağıt üzerinde ki fikstür avantajlarını lehimize çevirmek adına Galatasaray menfaatleri doğrultusunda kararlar verilmelidir.
Aksi takdirde sadece 2 oyuncunun kişisel hırsları nedeniyle yaptığı bu kavgadan dolayı, futbolcular değil Galatasaray cezalandırılmış olur.
"ÇABAMIZIN ADI GALATASARAY"
Tüm renktaşlara sevgilerle...