21
2013
Merhaba sevgili Galatasary'lılar,Bazı maçlar vardır akın üstüne akın yaparsanız, savaşırsınız, dövüşürsünüz, pozisyonlara girersiniz ama, ya kaleciye ya direklere takılırsınız ve maç 1-1 biter. Böyle zamanlarda skora üzülür, takımınıza "yine de helal olsun" dersiniz.Bir de bazı maçlar vardır ki tamamen tutuk oynarsınız, bir kaç şut dışında pozisyona giremezsiniz bile ve rakip sizi domine eder ama yine de maç 1-1 biter. Böyle zamanlarda da maçın berabere bittiğine şükredersiniz. Derin bir nefes alıp "Daha farklı olabilirdi" dersiniz.Sizin için dünkü maç hangi örneği temsil ediyor? Birinci mi ikinci mi? yorumlarınızı bekliyorum...Schalke'yi elimizden mi kaçırdık yoksa bir deplasman takımı olarak Schalke mi bizi elinden kaçırdı?Peki son olarak oynanan oyun sizi tatmin etti mi?Açıkcası beni etmedi!Öncelikle gördük ki Schalke o basın da bahsedilen Schalke değil. Yok şöyle fark olur bölye fark olur. Bunlar yalan. Takır takır top oynadılar. Herkes diyor ya "Şampiyonlar Ligi farklı bir arena". Sadece bizim için geçerli değil ki bu! Evinde Schalke'yle oynuyorsun, ister 1. olsun ister 8. ister 16., grubundan namağlup çıkmış bir Alman takımı var karşında ve senin bu takımı hiç çalışmadığın her halinden belli!Kimse kusura bakmasın ama Fatih Terim dersine iyi çalışmamış!Öyle "Biz daha üstün takımız, biz onlara değil onlara biz uysun!" gibi şeyler söyleyemezsin bu seviyede. Bu onları hafife almak olur ki öyle de oldu. Al bak onlar bize uydu hem de nasıl! Herşeyimizi çözmüşler. Kanatları delik teşik ettiler, hızlı oynadılar, etkili oldular. Şanslıydık ki 80 metre üzerinde oynadıkları etkili oyunu ceza sahası içinde gösteremediler ve sadece bir gol yedik.Peki biz onların neyini çözmüşüz? Schalke'nin neresine yüklendik? Neyi denedik?Siz bana söyleyin çünkü ben Terim'in Schalke'yi çözmüş olduğunu pek görmedim.Zaten kendisi de bir sorun olduğunu fark etmiş olacak ki 45'te Sneijder - Amrabat değişikliğine gitti.Niye 45'te değişiklik yaparsın?İki şey var: - Ya bir oyuncun artık tahammülün sınırlarında oynuyordur ve hemen çıkarman gerekir (bu durumda sneijder'in değil Sabri'nin çıkması gerekirdi) - Ya da sen bir antrenör olarak yaptığın hatadan dönmek için ilk 11'de başlattığın birini kurban edip başka bir dizilişe geçersin. Bu kurban Sneijder oldu.Fatih Terim'in bir kere bile "Ben hata yaptım" dediğini duymadım.Oyuna giren Amrabat'ın ofansif olarak ne yaptığı tartışılır ama elbette yeni diziliş ikinci yarıda biraz denge kurmamızı sağladı ama bu sefer de topun dolaşımında problemler yaşadık, pozisyonlara giremedik.İlk yarı en azından ileri uçtaki serbest dolaşımla ve bu oyunu zeka olarak oynayabilecek oyuncular sayesinde Schalke hattını zorladık ve bunlardan birinde de gol geldi zaten. Bir diğerinde top maalesef direkten döndü, bi diğerinde de Burak çok dar açıdan denedi ama olmadı. Demek ki orada bulduğumuz bir zayıflık vardı.İkinci yarı bu pozisyonlardan kaç tane bulduk? sıfır. Çünkü hem Selçuk Hamit gibi daha yaratıcı oyuncular yoruldular hem de Amrabat ın girişiyle daha küme bir orta sahadan daha enine yayılan bir orta sahaya geçtik.Arkadaşlar geçmiş yazılarımda da bahsediyordum. Benim için en büyük sorun pozisyona giremiyor oluşumuz! pozisyon yaratamıyor oluşumuz! Ben işleyen bir takım görmek istiyorum, çatır çatır işleyen bir takım!Halen bir tane bile çalışılmış organizasyonumuz yok! Hani der ya yorumcular "Abi belli bu çalışmış". Kaç tane var siz söyleyin bana lütfen. Ne bir duran top organizasyonu ne bir atak organizasyonu. Kanattan kaç tane ortamız var? kanattan sıfıra inen ve içeri kesen adamımız kaç tane var? Sıfır. Ve bu Akhisar'da da böyle Schalke'de de. Oysa onlar sürekli bunu yaptılar. Maçın 30uncu saniyesinden son ana kadar. Bir tanesinde de neredeyse golü Semih kendi kalesine atıyordu.Bana belki kızıyorsunuzdur ama emin olun ki hepimiz aynı üzüntüyü paylaşıyoruz. Bazılarınız bana "iyi gün taraftarı" diyecekler. Hemen de eleştirlmez diyecekler ama kimse kusura bakmasın eleştirmeden de olmuyor. Dün çok mu iyidikte eleştirmeyeyim? Her maç aynı şeyleri görüyoruz da ondan sevgili renktaşlar.Dün Terim Drogba'yı biraz daha geride pivot olarak oynattı. Bir al gülüm ver gülüm, top gelsin indirsin vesaire. Ama maalesef takım top yapamadığı için Drogba daha da geriye gelmek zorunda kaldı. ilk yarı topları kaleye 25 metre mesafede alırken ikinci yarı bu 35'e 40'a çıktı neredeyse. İkinci yarı Drogba bir kere topla ceza sahası içinde buluşmadı. İkinci yarı şutu yok. Yazıktır günahtır.Şansımız elbette devam ediyor ama kabul etmeliyiz ki işe biraz zora soktuk. Schalke'nin deplasmanda oynadığı oyunu görünce, Almanya'da çok daha dikkatli olmamız gerekecek. Allah bizi Dany'den Sabri'den korusun.Motivasyon, inanç, soğuk kanlılık ve disiplin.Sanırım disiplin kelimesinin anlamını en iyi Schalke gösterdi. Adetlerimizde, yapımızda, Almanların yarısı kadar disiplin olsa bugün sadece Galatasaray değil Fenerbahçe de Beşiktaş da başarılı olur, Milli Takım da 3-5 turnuvada bir değil her turnuvada boy gösterirdi.Ama maalesef duygusallığı disipline tercih ediyoruz.Milletce laubaliyiz, her zaman da öyle olduk. Kendi kendimizin kuyusunu kazıyoruz her zaman. "Abi o da takım mı? 5 atmazsak bana da Osman demesinler. Letonya rakip mi? Hırvatistan eskisi gibi değil, alırız baba yaa! Valerenga'da kim? MTK mı? Helsinborg mu, İsveç'te futbol mu var? Metalist ney?" gibi yakın tarihimiz bir çok "kaza"yla dolu. çünkü ciddi değiliz.Evet arkadaşlar tekrar soruyorum dünkü oyun veya skor sizi tatmin etti mi?12 Mart'ta bizi çok zorlu bir maç bekliyor. Şahsen orada olacağım, tribünden Galatasaray'ımızı, Aslanlarımızı destekleyeceğim, sesim kısılana kadar bağıracağım. İnşallah Aslanlarımız da terlerinin son damlasına kadar mücadele eder ve Almanya'dan turla dönen taraf oluruz.Çünkü "Bizler inandık siz de inanın!"Hepinize iyi günler,Sevgiler, Saygılar,Cem G.