22
2011
Şapkadan Yunus Yıldırım çıktı. Bu adamın Galatasaray’a garezi var. Ben Galatasaray’ı sevmediğini bu kadar belli eden, vermediği faullerle oyuncularımızı ve teknik heyetimizin sinirlerini yıpratmaya çalışan başka bir hakem görmedim. Yıllar önce de Oğuz Sarvan’ı sevmiyordum ama bu adam onu da geçti. 2008-2009 sezonu Galatasaray’ımızın deplasmanda Sivasspor’la oynadığı bir maç vardı hatırlıyor musunuz bilmiyorum maçın hakemi Yunus Yıldırım’dı ve yine aynı yöntemle futbolcuların sinirlerini zorlamanın sonucunda Ümit Karan’ı ilk yarının sonunda oyundan atmayı başarmıştı. O maçı 2-0 kaybetmiştik.
Daha o zamandan beri hep farklı bir gözle bakarım Yunus Yıldırım’a. Bir hakem takım tutabilir ama iş yönettiği maça gelince iş ahlakını unutmaması lazım. Ama bu adamda bundan eser yok. Dikkat edin Galatasaray maçlarında hep böyle yapıyor bu hakem. Daha önce kulüp başkanlarının maçımıza şu hakemi vermeyin istemiyoruz telkinlerini haksız buluyordum ama şimdi hak veriyorum. Bu tip hakemler bu önemli mesleği yapmasınlar.
Yunus Yıldırım’da bir daha mümkünse kulübümüzün maçlarına verilmesin. Bu yaptığım eleştirinin puan kaybetmemizle uzaktan yakından ilgisi olmadığını belirtmek isterim. Maça direkt etki eden bir yanlış kararı yok ama Galatasaray’la yaptığı psikolojik savaş “artık yeter” dedirtecek derecede. Kafasındaki Galatasaray’a karşı olan kişisel kini maça damgasını vurdu. Hakem arkadaşımız o kadar kurnaz ki maça direkt etki edecek pozisyonlarda yanlış karar vermemeye çalışıyor MHK onu dinlendirmesin diye. Ama onun dışındaki pozisyonlarda bildiğini okuyor.
Gelelim bizim oyunumuza…Takım olma yolunda her geçen gün daha iyiye gidiyoruz. İmparator takımın omurgasını oluşturdu artık. Sistem belli ama futbolcular sistem içerisinde çok fazla yer değiştirmiyorlar mı sizce? Tamam taktiksel olarak kanat oyuncuları zaman zaman yer değiştirir ama orta sahada Selçuk ve Melo hariç herkes yer değiştiriyor. Eboue forvetin arkasında bile oynadı. Terim bir arayış içinde galiba. Dün akşam takım bence kötüydü.
Futbolcular pres yapmıyorlardı. Yorgunmuş gibi koşmuyorlardı. Hırslarını İstanbul’da unutmuş gibiydiler. Maçı kazanma isteğini gösteremediler. Antalya’ya beraberlik için gelmiş gibiydiler. Ama böyle maçlarda üç puan almayacaksak hangi maçlarda alacağız? İçerideki maçlarımızı zaten bir şekilde alıyoruz. Şampiyonluk böyle kritik deplasmanları kazanmakla geliyor. Galatasaray dün sanki kış uykusundaydı. Uyuyan dev inşallah çarşamba günü uyanır.
Herkes Kazım ve Engin’in olmamasına bağlamış puan kaybını. Tamam bunlar önemli oyuncular ama onların yerini dolduran diğer oyuncular bu fırsatı değerlendirme anlamında her zamankinden daha etkili, var gücüyle oynama anlayışında olmaları gerekmiyor muydu? İmparator Riera’yı kesmiş Aydın’a şans vermiş ama Aydın hala bildiğimiz Aydın. Hala yaptığı ortalarda top gökyüzüne çıkıyor sonra aşağı iniyor. Kendini hiç geliştirmemiş. 2006-2007 sezonunda Arda’nın yaptığı gibi bir patlama beklenmemeli artık bu futbolcudan. Kaç teknik direktör değişti hepsi Aydın’ı takımda tuttu şans verdi ama Aydın aynı tas aynı hamam. Bu takımdan artık gitmeli. Riera ise kendini oyuna vermiyor. Sezon başındaki Kazım’a benziyor. Sahada yürüdü dün adeta.
Ezcümle hakem Yunus Yıldırım’a maça yaptığı katkılardan dolayı kendisine çok teşekkür ediyoruz. Futbolcularımıza karşı başarıyla uyguladığı sinir harbinin devamını diliyoruz. Takımımız için de ruh çağırma yöntemini denesek fena olmaz. Belki çarşamba gününe 96 ruhu geri gelir.
Tabii geç olmadan…