Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Bir çöküşün analizi
 Kas
12
 2011

2008 Avrupa Şampiyonası’nda tarih yazdık. İlk on bir çıkaramıyorduk nerdeyse hatırlayın. O imkansızlıklara rağmen final oynayan Almanya’ya kök söktürdük. Bunun Fatih Terim’i övmek için söylemiyorum ama bu kulübemizdeki gamsız adamı gördükçe yüreğim sızlıyor.

Daha sonra 2010 Dünya Kupası’na gidemedik. Gidemeyince imparator sorumluluğu üstlenerek istifa etti. Belki gidemedik ama onurumuzla oynayıp son dakikaya kadar mücadele ettik. Sonra Hiddink efendi geldi ve hemen hemen herkes “hah tamam büyük bir isim milli takımın başına geçti” diyerek manevi bir rahatlama yaşadı. Ama adam Hollanda’dan sadece ya maçlar için geliyor ya da bir derbi maçını tribünden izleyerek “ben buradayım, maçları izleyip sizi takip ediyorum” havası vermeye çalışıyordu. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Futbolcuların Oğuz Çetin tarafından seçildiğini, Hiddink’in sadece taktiği yaptığını herkes biliyor. Biz de aptal gibi böyle bir adamdan başarı bekliyoruz. Yazık bize!

Grup maçlarında Azerbaycan’a yeniliyoruz düşünebiliyor musunuz? Her maçı güç bela tek golle kazanmaya çalışıyoruz. Milli takımı hiçbir dönemde gol yollarında böyle kısır görmedim. Defansif bir oyun yapısıyla oynamadığımız halde hiçbir maçta şöyle 2-3 tane gol atıp ta maçı kopardığımızı hiç hatırlamıyorum grup maçlarında. Koskoca Hiddink diyoruz, büyük teknik adam diyoruz ama tabir-i caizse elde var “0”.

Nerde o Fatih hocanın basan, pres yapan, korkmadan hücum yapan takımı? Bugüne kadar bu faydasız adamın sindirmeye çalıştığı duygusallığımızı, heyecanımızı, cesurca hücum yapışımızı yitirdiğimizi Hırvatistan maçıyla herkes gördü. “aman taktiğimizden taviz vermeyelim, duygularımızı bastıralım, içimize gömelim, Almanlar gibi disiplini bırakmayalım” falan derken günden güne hücum anlamında nasıl kısırlaştığımız bu maçla ayyuka çıktı. Başımızdaki adam bir Hollandalı. Hollandalılar futbolun bu kısmına fazla önem vermezler. Bu da yetişme tarzlarından kaynaklanıyor. Yani biraz rahat adamlar. Tıpkı Rijkaard’ın Galatasaray’da fazla rahat olduğu gibi.

Biz millet olarak bir başkası tarafından yüreklendirilmeye, gaza getirilmeye alışığız. Çünkü bizim yapımız bu. Bunu imparator iyi bildiği için başarılı oldu zaten. Ama dışarıdan, hele de bir Hollandalı takımın başına getirilirse olup olacağı bu. Bu da gösteriyor ki takımların başına o milletin karakterine uygun bir yapıda teknik adamın getirilmesi en doğrusudur. İnanın bir Türk teknik adam olsaydı başımızda bundan daha kötü olmazdık. Play-off oynuyorsunuz, ilk maç kendi evinizde ve aranızda uçurum bulunmayan, dişe diş bir rakipten 3 gol yiyorsunuz. Durum böyleyken yedek kulübesinden çıkıpta bir şeyleri değiştirmek adına hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bu utanılacak bir durumdur. Yedek kulübesini izlerken sanki biz deplasmanda oynuyormuşuz gibi bir hava vardı. Çünkü Hiddink kulübede Bilic ise hep oyuncularını yönlendirmekle meşguldu. Kim deplasmandaydı acaba ben kuşkuya düştüm izlerken. Diyeceksiniz i erken bir gol yedik düzenimiz bozuldu. Tamam diyelim. Peki siz mahalle takımı değilsiniz bu golü yedikten kendinizi de toparlayıp maça ağırlığınızı da koydunuz, durum böyleyken 2. ve 3. gol niye o zaman?

Golleri yedikten sonra taktiksel anlamda hiçbir değişiklik yapmadı faydasız adam. Burak tek başına nereye kadar götürsün daha? Trabzon da milli takım da Burak’tan bekliyor gol atmayı. Hırvat defansı son derece sıkı ve güçlü. Bu defansı, defansın gücünü parçalama adına ikinci bir forveti oyuna almayı düşünmüyor. Egemen ve Giray her ne kadar takımlarında sürekli oynasalar da böyle önemli bir maçta defansın göbeğini oluşturmaları biraz riskli değil miydi? Oynamayan Servet eminim ki bu maçta bir yerlerini kaldıramayan Giray’dan çok daha yararlı olurdu tecrübesiyle. Giray Servet’ten de ağır bir defans oyuncusu. Yenilen ilk golü izlerseniz Giray’ın piknikte olduğunu anlarsınız. Yenilen ikinci golde ise kaleci Volkan yanından geçen topa kolunu kaldırıp müdahale etmekten aciz. Maç esnasında Rıdvan Dilmen seyirciler Volkan’ı protesto edince seyircilere sallamaya başladı. “Milli takım oyuncusuna böyle yapılır mıymış” klişesini diline doladı. Sevgili Rıdvan bir oyuncuya hakaret edilmesi hoş bir şey değil ama oyuncunun da milli takıma yakışır şekilde oynaması, formanın hakkını vermesi gerekir. Volkan ikinci golde uyurken sesin çıkmıyor ama seyirci Volkan’ı ilk başta medeni bir şekilde alkışla protesto edince küplere biniyorsun. Bırak artık şu Fenerbahçeliliği.

Üçüncü golde golü atan Hırvat futbolcu babasının tarlasında dolaşır gibi rahatça gelip kafayla gol atıyor. Koskoca Türk milli takımı, yıllar yılı böyle gelişme gösteren milli takım bu şekilde goller yememeli. Seksenli yılların defansı vardı sanki bu maçta. Defansla orta saha arasında, orta sahayla forvet arasında kopukluk olduğu aşikardı. Defansın önünde Hırvatların hücumunu karşılayacak oyuncu yoktu. Selçuk ve Emre top yapan futbolcular. Bu adamların defansif yönü ne kadar idare ederdi bu maçı? En fazla 3-0 olacak kadar idare etti işte. Faydasız adam bunu görmekten aciz.

Maçla ilgili olarak oyuna sonradan giren Gökhan Töre elinden geleni yaptı ama tek başına yeterli olamadı. Takım olarak da kötüydük tek tek oyuncu bazında da. Ama kötü olmayan tek kişi vardı o da herkesin zaman zaman dalga geçtiği, eleştirdiği Sabri’ydi. 90 dk boyunca skor ne olursa olsun mücadelesini üst seviyede verdi. Onuruyla oynadı. Formasının hakkını verdi.

2002’de zirveye çıktık, sonra düşüşe geçtik. İmparator başa geldi ve itibarımızı tekrar olması gerektiği yere çıkardı. Daha sonra gereksiz ve ruhsuz Hollandalıyla göründüğü gibi bazı meziyetlerimizi yitirerek düşüşe geçtik. İnsanı en çok üzen de bizim potansiyelimizi bilmeyen, bazı takımlara karşı basın toplantısında ezikmişiz gibi yorumlar yapan, oyuncularına güvenmeyen bir teknik adam var karşımızda. Üç gol yedik ama faydasız kulübeden çıkıpta kılını kıpırdatmadı. Her şeyi kabullenmiş. Bir şeyleri değiştirme adına hiçbir çabası olmadı. Böyle bir adamın artık takımın başında olmaması gerekiyor. Buna benim olduğu gibi ülkesini seven hiçbir yurttaşın da gönlü el vermez, istifa etmeyip kalırsa da bunu kimsenin içine sindireceğini düşünmüyorum.     

Milli takımımızın bütün başarılarında Türk teknik adamların olduğunu biliyoruz. İşimiz yabancılara kaldıkça ağlamaya devam edeceğiz. Yazdan bu yana sayısız yanlışın içinde bulunan federasyon bakalım ne yapacak bu durum karşısında. Ne diyelim inşallah bir skandala daha imza atmazlar Hiddink’i takımın başında bırakarak. Kovmazlarsa da hiç şaşırmam. Dere geçerken at değiştiren yönetimden her şey beklerim.

Moralinizi bozmayın sevgili dostlar, güzele çuval da giydirseler güzel yine güzeldir.

Hepinize sevgiler…





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2017
  2016
  2013
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...