Şampiyonlar Ligi öncesi oynadığı Cuma maçlarında sıkıntı yaşayan Galatasaray, bu geleneği Torku Konyaspor karşısında da sürdürdü.

Galatasaray maça yine 4-2-3-1 dizilişiyle başladı. Beklenilenin aksine sağ bekte Eboue değil, Sabri başladı. Eboue ise sol bekteydi.

Galatasaray maça iyi başlayamadı. Esasen maç boyunca da iyi değildi. Sneijder’in erkenden sakatlanıp çıkması sarı- kırmızılıları olumsuz etkiledi. Hafta içi ağrılarından dolayı takımla çalışamayan ve tek antrenmanla maça çıkan Sneijder’in dinlendirilmesi acaba daha iyi mi olurdu? Ancak Sneijder çıktıktan sonraki Galatasaray’ı gördükten sonra insan Mancini’ye hak da vermeden edemiyor. Buna rağmen bu tercihin Galatasaray’ı çok erken bir dakikada değişiklik yapmak zorunda bıraktığı gerçeğini de göz ardı edemeyiz.

Konuk Torku Konyaspor maça önde basarak başladı. Yeşil- beyazlılar bu baskı ve Galatasaray’ın defansif zaafları nedeniyle üç net pozisyon buldular ve üçüncüde golü attılar. Ancak bu üç pozisyonda da kaleci Muslera’nın anlamsız topla oynamaları söz konusuydu. Nitekim Muslera üçüncüde Recep’e golü attırdı.

Golden sonra Mancini, Sabri’yi sola, Eboue’yi sağa çekti. Eboue sağ kanatta yine görevini yaptı ancak Sabri özellikle ikinci yarıda çok aksadı.

Galatasaray ilk yarıda sahaya hiçbir şey koyamadı. İlk yarıda Konyaspor skoru çok daha büyük farklara taşıyabilirdi.

Maç içinde Drogba’ya ayrı bir yer ayırmak gerekiyor. İlk yarının uzatma dakikalarında Umut’un ortasında bence zor bir pozisyonda güzel bir kafa vuruşu ile klasik bir Drogba golü attı ve Galatasaray’a hayat verdi. İkinci yarıda da Galatasaray’da ayakta kalan nadir isimlerden biriydi.

Galatasaray ikinci yarıya daha da kötü başladı. Sarı- kırmızılılar her hatlarıyla tel tel dökülüyorlardı. 58.dakikadan itibaren rakip kaleye baskı kurmaya başlayan Galatasaray’da Mancini, 64.dakikada Umut Bulut- Aydın Yılmaz değişikliğiyle doğru bir hamle yaptı. Çünkü Galatasaray’ın gole ulaşabilmesi için oyunu kanatlara yayması gerekiyordu ama kanatlarda oynayan Burak da, Umut da kanat oyuncusu değillerdi.

Gerçekten de Aydın, oyuna girer girmez kendisini hissettirdi ve 67.dakikada güzel bir asistle Burak Yılmaz’ı topla buluşturdu ve galibiyet golünün mimarı oldu. Golden sonra da gerek sol, gerekse de sağ kanatta iyi bindirmeler yaptı.

Galatasaray’da ayakta kalan isimlerden biri de Melo’ydu. Ancak Selçuk oyuna çok katkı yapamadı.

Galatasaray ciddi bir defans sıkıntısı yaşıyor. Sezon başı yapılmayan ya da yapılamayan sol bek transferi sarı- kırmızılıları onuncu hafta itibariyle iyice sıkıştırmaya başladı. Böyle giderse Mancini, formsuzluğuna rağmen Riera tercihini kullanmak zorunda kalabilir. Bu durumda da yabancı kontenjanı sıkıntısı yine kendini gösterecektir. Sarı- kırmızılılar orta alanda Bruma gibi bir silahı bile bu yabancı kontenjanından dolayı kullanamıyorlar.

Torku Konyaspor karşısında izlediğim Galatasaray, tatmin de etmedi, ümit de vermedi. Salı gecesi oynanacak Kopenhag maçının atmosferi daha farklı olacaktır. Ancak haftaya Fenerbahçe derbisinde böyle bir futbol oynanması sarı- kırmızılıları çok zor duruma düşürür.

Galatasaray büyük takım olma özelliğini gösterdi ve kötü oynadığı maçı kazanmasını bildi. Ancak tekrar etmek istiyorum, Fenerbahçe maçı böyle bir futbolla kazanılamaz. Sarı- kırmızılılar, Kadıköy’de geride sağlam durup kontrollü bir oyunla galibiyet kovalayabilirler.

tolgaersari@hotmail.com

https://twitter.com/tolgaersari

https://www.facebook.com/tolgaersari