27
2014
Büyük takım olmak; her zaman başarıdan başarıya koşmak değil, başarısız günlerde çözümü en kısa sürede kendi içinde üretmektir.
Dünyanın hiç bir takımı mutlak başarı elde edememiştir. Güneşli günler olduğu gibi fırtınalı günler de yaşamıştır. Ne yazık ki son iki sezondur fırtınalı günler yaşıyoruz.
Futbolcular, teknik ekip ve idari kadro arasında dalgalanmalar var. İşin özüne baktığınız zaman verilen ani ve kritik kararlar bu dalgalanmaların temel sebebi...
Peki çözüm ne? Yeni başkan ve ekibi bu konuda en hızlı ve yararlı çözümü nasıl üretebilir? Prandelli'nin gitmesi bir çözüm müdür?
Bu takımın en büyük yarası sadece Prandelli dersek yanlış olur, haksızlık etmiş oluruz. Her şeyden önce futbolcuların üzerindeki olumsuz hava, karamsarlık ve kötü şartları yok etmek gerekiyor. Birlik ve beraberliğin hem saha dışında hem da saha içerisinde yeniden sağlanması gerekiyor. "Ben" değil "biz" felsefesinin yeniden oluşması gerekiyor... Ben bu konuda yeni yönetime daha doğrusu Abdurrahim Albayrak ve Ali Dürüst gibi bu takım için çaba gösteren iki yöneticiye oldukça güveniyorum.
En hızlı ve en etkili çözüm öncelikle budur...
Gelelim sonrasına...
Prandelli ne kadar daha o koltukta oturur bilemiyorum. Ancak birilerinin ona bazı şeyleri öğretmesi gerek. Türk futbolu ile İtalyan futbolunun farkını öğrenmesi gerekiyor. Uzun vadede o koltukta oturacağını düşünmüyorum ancak yeni yönetimin biraz sabır göstereceğini düşünüyorum, kaldı ki yeni başkanımızın söylemleri de bu doğrultuda...
Kadroyu yap-boz tahtasına çevirmeden, her futbolcuyu en verimli şekilde kullanması gereken bir taktik ve sistem üretmeli, zaten üretemezse en geç sezon ortası en erken ise 1-2 hafta içerisinde İtalya biletini alır...
Coşkuyla ve tezahüratlarla geldiği Atatürk Havalimanı'ndan; sadece bir bavulu ile geri döner...
Devre arasında acil bir transfer politikası izlenmeli, ancak geçen sezonun devre arasındaki gibi değil... Takımın çehresini değiştirebilecek futbolcular alınmalı, kangren parmağımız da kesilmelidir...
Asıl politika ise sezon sonunda uygulanmalıdır...