Sevgili Renktaşlarım;

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Çarşamba günü itibariyle Şampiyonlar Ligi maceramıza -hala 1 maçımız olduğu halde- nokta koymuş bulunmaktayız. Ne yazık ki takımımın bu haline hepiniz gibi ben de oldukça üzüldüm. Çünkü Galatasaray benim hayatımda oldukça büyük bir anlam taşıyor. Dolayısıyla galibiyetlerinde ertesi günümü bile oldukça neşeli geçirirken; mağlubiyetlerde oldukça üzgün ve enerjisi düşük bir şekilde dolanıp duruyorum. Ne yazık ki dün geceden beri de oldukça moralim bozuk bir şekilde iş yerine geldim; Fenerbahçeli olan Pazarlama Müdürümüz ve Muhasebe Müdürümüz benimle hala daha dalga geçiyor. (Allah'tan bu sene Sneijder 2 tane enfes gol attı da araya onu sıkıştırabiliyorum.)

Sezon başından beri hiç bir ilerleme kat edemedik. Galibiyetleri bile tatsız tutsuz elde ettik. Tıpkı Aykut Kocamanlı Fenerbahçelilerin durumuna düştük. (Gerçi öyle ya da böyle Aykut Kocaman Fenerbahçe'ye en başarılı dönemini yaşattı.)

Kişisel yapım gereği her zaman sabırlı ve gerçekçi oldum. O futbolcuyu kov, bunu al, bunu gönder bunların ne kadar maddi zorluk getirdiğini bilmek gerekir. Ne yazık ki Türk Lirası'nın değersiz oluşu ve Euro bazında yapılan transferler her Transfer Dönemi'nde bizi oldukça zorluyor ve bize maddi güç kaybı olarak geri dönüyor. Yıllardır çöpe atılan gereksiz paraları, Galatasaray'ı kullanarak kendi batık durumdaki özel işlerini kurtaranları hepimiz gördük. Menajerlere verilen gereksiz komisyonlar, futbolculara verilen aşırı maaşlar... Ne yazık ki Türk Futbolu'nda dört büyüklerin de belini büken hatalar... Bu hataları tabi ki sadece biz yapmıyoruz. Ama Avrupa Kulüplerine nazaran daha ince eleyip sık dokumamız gerekirken, düşünmeden araştırmadan transfeler yapıyoruz...

Prandelli geldiğinde "Sihirbaz" adlı bir yazım vardı. Genel çoğunluk da benim düşüncelerime katılır nitelikteydi. Yazının içeriği Prandelli'ye zaman vermek gerektiği ve mevcut kadronun zannedildiği kadar kötü olmadığı ile ilgili...

Bu yazıdan ve bu düşüncelerimden dolayı bana katılmayanları eleştirdiğim için ÖZÜR DİLİYORUM!

Prandelli gibi ufku ve vizyonu düşük bir teknik direktörü getiren eski yönetim Ünal Aysal ve ekibini de bizi bu hallere düşürdükleri için Allah'a havale ediyorum.

Son günde sırf çenemizi kapatmamız için yapılan Dzemaili ve Pandev transfelerinin aslında bir yıldız maliyetinde olduğunu hatırlatmak isterim. Bu futbolcular Galatasaray'ın eksikliklerini kapatacak futbolcular değillerdi. Günü kurtarmanın derdine düştüler ve bizleri susturdular. Sonuç; boşa giden milyon eurolar...

Galatasaray'ın mevcut kadrosu eğer doğru kullanılırsa zannedildiği kadar kötü değil bunu tekrarlıyorum. Bizim tek eksiğimiz RUH!

Teknik ve taktik konularına girmeyi pek sevmem. Onu oynat; bunu gönder, bunu transfer et. Ama bir taraftar olarak söylüyorum; Galatasaray'ın santraforu Burak Yılmaz olamaz. Bizim sırtı dönük top saklayabilen, güçlü ve yırtıcı bir santrafora ihtiyacımız var. (Bknz TSL: Demba Ba, Sow, Emenike, Gekas, Cardozo..) Çoğaltabiliriz... 

Bunun dışında kadro şişkinliği yaratan, kullanmadığın futbolcuları eğer gençse kiralık; eğer yaşlıysa minimum maliyetle bir şekilde göndermen gerekir. Artık çöpe atacak para kalmadı, Finansal Fair Play başımıza dert olmadan mali durumu düzeltmemiz gerekir! (Muslera'yı, Sneijder'i satarak değil..)

Fatih Terim sonrasında görüldüğü gibi bu takımın Lucescu gibi üst düzey yabancı bir teknik direktör gelmediği sürece tek ihtiyaç Türk teknik direktörlerdir. Ersun Yanal akla gelen ilk isimken ne yazık ki Trabzonspor'a kaptırmış bulunmaktayız. Şu an boşta olan Hikmet Karaman, Mustafa Denizli gibi isimler var. Umarım en doğru kararı verirler ve Galatasaray taraftarı artık daha mutlu olur.