28
2013
Hafta içinde hareketli günler yaşayan Galatasaray, Fatih Terim’siz çıktığı ilk lig maçında Çaykur Rizespor ile 1-1 berabere kalarak iki puan kaybetti.
Maç öncesi Galatasaraylı futbolcuların içinde bulundukları duygusal hal açıkça belli oluyordu. Sarı- kırmızılı futbolcuların maça bu açıdan da motive oldukları karşılaşmanın başlamasıyla belli oldu. Gerçekten de hakemin başlama düdüğüyle birlikte sarı- kırmızılılar oyunu rakip sahaya yıktılar.
Galatasaray adına ilk yarıda söyleyeceğimiz şeyler, mükemmel bir pres, harika bir gol, kendine hayran bırakan bir Bruma ve kaçan inanılmaz goller olacaktır.
Galatasaray, ilk yarıda skoru 5-0’a rahatlıkla getirebilirdi. Başka bir deyişle Galatasaray için maç ilk yarıda bitebilirdi. Fakat gerek Bruma, gerekse de Burak Yılmaz inanılmaz goller kaçırdılar.
Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, ikinci yarıya Cernad’ın yerine Cenk Ahmet’le başladı. Bu değişim Rizespor’u kendine getirdi. Konuk takım, ikinci yarının başlamasıyla birlikte Galatasaray kalesinde tehlikeler yaratamaya başladı. Nitekim 55.dakikada da beraberliği yakaladılar.
Galatasaray, ikinci yarıda da net pozisyonlar yakaladı. Fakat Burak Yılmaz bu yarıda da pozisyonları çiğ çiğ yedi ve sarı- kırmızılı taraftarlara saç baş yoldurdu.
Galatasaray, ilk yarıdaki müthiş temponun ardından ikinci yarı yorgunluğun da etkisiyle oyundan düştü. Aşırı motivasyon da bunda etkiliydi.
Fatih Terim’in yokluğunda kenar yönetimin ciddi hataları da vardı. Örneğin, Galatasaray herhalde ilk defa 4-3-3’e yakın bir sistemle sahaya çıktı. Burak sağ kanatta, Drogba ortada, Bruma da solda maça başladılar. Fakat bu üçlü maç içinde sürekli yer değiştirdiler. Bunun dışında Sneijder’in zorunlu olarak oyundan çıktığı anda onun yerine Amrabat mı girmeliydi? Bu gibi soru işaretlerini teknik anlamda daha da arttırabilirim. Ancak bu, böyle bir maç için doğru da olmaz, etik de olmaz. Çünkü Rize karşısına çıkan kenar yönetim, Fatih Terim’in de ısrarlarıyla sadece arma için sahaya çıktılar, takımı yalnız bırakmadılar. Hepsi büyük ihtimalle son maçları olduğunu biliyorlardı. Ama her şeye rağmen, arma için görevlerini yaptılar. Bu nedenle de koca bir tebriği hak ettiler.
Üstelik Galatasaray her şeye rağmen bu maçı rahatlıkla kazanabilecek, hatta tarihi farka gidecek pozisyonları buldu. Fakat biraz Bruma, ama asıl Burak Yılmaz zor olanı yapıp golleri kaçırdılar. Bruma, çok büyük yetenek. Durdurulması zor bir futbolcu. Topu çok iyi taşıyor, adam eksiltiyor ama son vuruşu beceremiyor. Bu da çok normal. Çünkü Bruma henüz 19 yaşında. Bruma, ileride son vuruş becerisini de kazanacaktır. Zaten o zaman bu futbolcuyu Türkiye’de tutabilir miyiz, bilmiyorum.
Bruma’nın mazereti var ama Burak Yılmaz’ın yok. Burak Yılmaz gibi yüzler kulübüne girmesi için üç gol kalmış bir futbolcunun bu kadar net pozisyonları böyle acemice harcaması kabul edilemez. Futbolcu gol kaçırır ama Burak artık her maç bunu yapmaya başladı. İnanılmaz bir moral çöküntüsü içinde. Kendine güveninin kaybetmiş. Top daha kendine gelirken ‘’ ya kaçırırsam ‘’ diye düşündüğüne eminim. Böyle olunca da ayak beyine uyuyor ve pozisyon harcanıyor. Burak Yılmaz’ın görevi gol atmak. Bu görevini yerine getiremediği gibi, acemice hareketlerle top kaybedince ve acemice vuruşlarla kale önünden bile golleri kaçırınca doğal olarak tepki alıyor. Burak Yılmaz’ın bu durumdan kurtulması için acilen gol atması lazım. Umarım patlamayı Juventus maçında yapar.
Drogba da özellikle ikinci yarı oyundan düştü. Zaten 60.dakikadan sonra Cim Bom’da gözle görülür bir dağılma başladı. Sarı- kırmızılılar her hattıyla dökülmeye başladılar. Çaykur Rizesporlu futbolcular ileride daha dikkatli olsalar galibiyet golüne bile ulaşabilirlerdi.
Maçın hakemi Ali Palabıyık kanımca çok kötü bir maç yönetti. Daha maçın başında Bruma’nın ceza sahası içinde biçilmesi bence penaltıydı ama hakem müdahale topa dedi ve faul bile vermedi. Pozisyonlarda takdir haklarını genellikle Çaykur Rizespor’dan yana kullandı. Çaykur Rizesporlu futbolculara kart gösterme konusunda cimri davrandı. Ama Galatasaraylı futbolculara karşı bu konuda cömertti. Bruma’yı boğazına attığı dirsekle durduran Ali Adnan bence kırmızı kart görmeliydi. Özetle Ali Palabıyık, konuk takımı ezdirmeme işini bayağı abarttı ve Galatasaray aleyhine bir maç yönetti. Ancak buna rağmen Galatasaray maçı kazanmalıydı. Zaten kazanacak, hatta farklı kazanacak pozisyonları da buldu. Yani bu puan kaybına hakemi de bahane edemeyiz.
İşlerin bu boyuta gelmesi elbette istenmezdi. Ancak olan oldu ve Galatasaray artık ileri bakmak zorunda. Fatih Terim ve Ünal Aysal’ın bu saatten sonra uzlaşmayacaklarına göre sarı- kırmızılılar iyi bir teknik direktörle anlaşmak zorunda. Gönül Heynckes’i istiyor ama o iş zor gözüküyor. Bu nedenle alternatifler içinde en göze batan isim Mancini. Onun alternatifi ise Di Matteo. Bu iki isim dışında birinin Galatasaray’a gelmesi yönetim açısından intihar olur. Elbette Mancini gelirse yapısı gereği Drogba ve Sneijder’le sorun yaşayabilir. Ama şu andaki adaylar içinde de Galatasaray’a en yakışan isim Mancini.
Galatasaray, Çarşamba gecesi Torino’da Juventus’la önemli bir maça çıkacak. Elbette o maçın havası farklı olacaktır. Gönlümüz Galatasaray’la beraber. Umarım Galatasaray, Çarşamba gecesi sahaya başında dünyaca ünlü bir isimle çıkar ve alıştığımız Avrupa başarılarından birini daha bize yaşatır.
tolgaersari@hotmail.com
https://twitter.com/tolgaersari
https://www.facebook.com/tolgaersari