05
2011
HEDEF VE ANLAYIŞ
"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek."
Ali Sami Yen
“Bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır. Biz sizlere burada Galatasarayımız’ın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adamakıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz. Galatasaray bir his takımıdır. Renklerine âşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. Galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. Galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. Kısacası Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.”
Gündüz Kılıç, nam-ı diğer Baba Gündüz
1905 yılında Galatasaray kurulurken Ali Sami Yen Beyefendi takımın kuruluş amacını toplu halde oynamak ve Türk olmayan takımları yenmek olarak belirlemiş. Baba Gündüz ise bu amacı gerçekleştirecek takımın nasıl bir ruha sahip olması gerektiğini yukarıdaki şekilde açıklamış futbolcularına, bir sezon başı toplantısında.
Bugün Galatasaray Fatih Terim yönetiminde yeniden yapılanma sürecine giriyor, kötü giden birkaç sezonun ardından. Bu süreçte amaç Baba Gündüz’ün tanımladığı gibi bir takım kurmak ve kurulan bu takımla da Ali Sami Yen Beyefendi’nin belirlediği asıl hedefe ulaşmak. Tabii ki Galatasaray için bu hedef UEFA Kupasını ve Süper Kupayı kazanmış bir takım olarak ancak ve ancak Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu olabilir. Bu süreç ne kadar çetrefilli ve uzun bir süreç olursa olsun.
SİSTEMİN ÖNEMİ
Günümüzde oyun anlayışının ötesinde aritmetik bir sisteme sahip olmanın ve bu sistem üzerinde uzun yıllar çalışmanın bir takım için ne kadar önemli olduğunu Barselona bütün futbol dünyasına göstermiş durumda. Çağdaş futbol takımları için bir gereklilik halini almış bu durumdan hareketle Galatasaray’ın futbol aklını temsil eden teknik heyet bir an önce bu sistemin ne olacağına karar vermeli.
Kararında ötesinde bütün altyapı takımları ve A Takım bu sistem üzerinde çalışmaya başlamalı, ta ki uygulamada mükemmelliğe ulaşıncaya kadar. İyi uyguladığımız bir sistem bizi Barselona, Real Madrid, Manchester United gibi takımların yer aldığı Şampiyonlar Ligi seviyesinde tutarken; günün birinde bu takımların önüne geçmemizi sağlayacak olan Galatasaray ruhu ve bir his takımı olma özelliğimiz olacaktır.
KADRO KALİTESİ VE TRANSFER ANLAYIŞI
Bir sistemin mükelleştirilmesi ve bir his takımı olabilmek teknik heyetin gayretlerinin de ötesinde takım bünyesinde bulunan futbolcu kalitesine bağlı. Bir sistemi mükemmel uygulamak teknik, mental ve fiziksel anlamda kaliteli bir oyuncu topluluğunun varlığını gerektirirken; bir his takımı olabilmek ve Galatasaray ruhunu var edebilmek nitelikli ve karakterli bir oyuncu grubunun varlığını gerektiriyor. İşte bu noktada geçmişteki başarılı Galatasaray takımlarında da göze çarpan önemli bir ayrım var.
Takımdaki kalite unsurunu artıranlar yabancı oyuncular olurken, sahada ve saha dışında bir his takımı olma özelliğini var eden oyuncular ise yerli oyuncular. Kulübün transfer politikası yabancı ve yerli oyuncuların bu etkinlikleri göz önünde bulundurularak dengeli bir biçimde oluşturulmalı. Zira son yıllardaki başarısızlığın en büyük sebebi kaliteli yabancı transferler yapılmasına rağmen, takım içindeki kaliteli ve nitelikli yerli oyuncu sayısının azlığı idi. Bu eksiklik Florya’nın da istenilenden uzak bir görüntüde olmasına sebep oldu.
Bütün bunlar göz önüne alındığında Galatasaray’ın bugün ki transfer politikasının çok da sağlıklı olmadığını söylemek mümkün. Bugün Galatasaray’a transferi söz konusu olan ve medyada adı geçen birçok yabancı futbolcu bulunurken, yerli futbolcu transferi konusunda hiçbir isimin gündemde olmaması ve yerli oyuncularla ilgili aynı seviyede bir çalışmanın yapılmaması bu transfer politikasını sağlıksız kılan en önemli unsur.
Galatasaray Fatih Terim yönetiminde yeniden yapılanma sürecine giriyorsa, bu süreçte ilk ele alınması ve mesai harcanması gereken konu Baba Gündüz’ün belirttiği nitelikteki yerli oyuncuların Galatasaray’a kazandırılması olmalıdır. Ancak bu sayede yeniden inşa edilen Galatasaray Futbol Takımı sağlam bir temele oturtulmuş olur. Unutulmamalıdır ki Florya da Galatasaray ruhunu var edecek olanlar yabancı oyuncular değil nitelikli ve karakterli yerli oyunculardır.
ALTYAPI
Galatasaray altyapısı kurulduğu günden bugüne Türk futbolunun nitelik ve nicelik bakımından en verimli altyapılarından birisi belki de birincisi olmuştur. Ancak son dönemde geçmiş yönetimin Florya’da yaptığı köklü değişikliklerinde etkisiyle adeta bir çöküş dönemi yaşamakta. Genç Milli Takımların son açıklanan U-15, U-16, U-17, U-18 ve U-19 takımlarına çağrılan Galatasaraylı oyuncu sayısı sadece üç (3). Söz konusu Galatasaray altyapısı olduğunda bu sayıyı kabul edebilmek mümkün değil. Üstelik bu sayı geçmiş yönetimin beğenmeyip yollarını ayırdığı Ali Yavaş döneminde 15–20 civarında iken.
Fatih Terim ve ekibinin bu yeniden yapılanma sürecinde ivedilikle el atması gereken konulardan biride altyapının yeniden organize edilmesi ve verimli hale getirilmesi olmalı. Zira yazımızın başında belirttiğimiz hedeflere ulaşmak için mücadele edeceğiniz diğer Avrupa takımlarının bütçeleriyle baş etmeniz mümkün değil. Mevcut bütçenizle Real Madrid, Chelsea, Milan gibi kulüplerle bir transfer yarışına girmeniz imkânsız.
Ancak önümüzde Barselona gibi müthiş bir örnek var. Tüm futbol kamuoyunca mevcut en iyi takım olarak kabul edilen Barselona’nın kadro tercihine bağlı olarak altyapısından yetişmiş 7-8 oyuncu sürekli ilk onbirinde yer alıyor. İyi kurgulayacağınız verimli bir altyapı organizasyonu ile bu sonuca ulaşmanız imkânsız değil, üstelik bu topraklarda yetenekli oyuncu sıkıntısı olmadığı da bir gerçek.
Bu altyapı organizasyonu kurulurken dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu ise altyapı sürecini tamamlamış ancak A takıma yükselemeyen oyuncuların durumu. Başka kulüplere kiralanan bu oyuncuların gelişimlerini sürdürebilmesi için hangi seviyedeki kulüplere hangi şartlarla kiralandıkları ve kiralandıktan sonraki dönemin takibi çok önemli.
Burada yöneticiler ve teknik heyetler arasındaki sıcak ilişkiler değil kiralanan takımın oyun mantalitesi, teknik heyetinin kalitesi, oyuncunun ilk onbirde ne kadar şans bulup bulamayacağı gibi konular ön planda tutulmalı. Doğru takım ve doğru teknik heyet seçildikten sonra yapılan sözleşmelere gerekirse İtalya ve İngiltere’de örneklerine rastladığımız gibi en az 20 maç, 30 maç ilk onbirde oynayacak şartları konulmalı. Unutulmamalıdır ki bugün Galatasaray’ın ve Türk futbolunun en büyük yıldızı olarak gösterilen Arda Turan başarılı bir kiralama sürecinin sonunda var oldu.
SONUÇ
Galatasaray Fatih Terim ile yeniden bir Avrupa Şampiyonluğu yolculuğuna çıkıyorsa, öncelikli olarak bir his takımı olma özelliğini yeniden kazanmalı, çağdaş futbolun gereği olarak oyun anlayışının yanında aritmetik bir sisteme sahip olmalı ve bu iki olguyu ayakta tutacak doğru ve verimli bir altyapı organizasyonunu hayata geçirmeli. Transferde önceliği yabancı oyunculara değil kaliteli, nitelikli genç yerli oyunculara vermeli.
Bu yolculukta en önemli görevlerden biriside taraftarlara düşüyor. Bu yolculuğun uzun ve çetrefilli bir yolculuk olduğu bilincinde, sabırlı ve anlayışlı bir taraftar profiline ihtiyacımız var özelliklede genç oyunculara karşı.