YÜREK; CESARET; KALİTE ve VURDUMDUYMAZLIK

YÜREK: SEMİH KAYA

Maçın 41. dakikasında Webo tabanla girdiği pozisyonda Semih’i ağır bir şekilde yaraladı. Maç sonunda Semih Kaya’nın bileğinin durumunu gösteren ve internete düşen fotoğraf darbenin ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu. Peki, daha maçın 41. dakikasında böylesine ağır bir darbe alan Semih Kaya o bilekle maçı nasıl tamamladı. Üstelik geri kalan yaklaşık 50 dakika süresince hiçbir pozisyonda kendini sakınmadan. Galatasaray altyapısından yetişen bir futbolcunun sahada nasıl bir amatör ruhla oynadığının göstergesiydi bu durum. Adeta acıya karşı vücudu hissizleştiren ve Galatasaray aşkıyla çarpan bir yüreğe sahipti Semih Kaya.

CESARET: EMRE ÇOLAK

Maçın iki golünü atan isimdi Emre Çolak. Takımda kendine yeni yeni yer bulan ve yine Galatasaray altyapısında yetişmiş genç bir ismin bu iki golünde de dikkati çeken önemli bir unsur vardı. Her iki golde yaklaşık 25-30 metre mesafeden vurulan şutlarla gelmişti. Böylesine genç ve ufak tefek bir adamın o mesafelerden o toplara vurmasını sağlayan şey sahip olduğu cesaretti. Zira o toplar ağlar yerine auta gitseydi sanırım bizde dahil tüm camia, yorumcular,  belki arkadaşları bile kendisine veryansın edecekti. ( Premier Lig’de olsa genç bir orta saha oyuncusu için bu şutlar bir zaruret olurdu, maalesef Türkiye’de bu şutları çekmek genç bir oyuncu için en önemli cesaret göstergesi.)

KALİTE: SELÇUK İNAN

Sahada attığı her adım, attığı her pas, yaptığı her hareket ve çektiği her şut buram buram kalite kokan bir isim Selçuk İnan. Üstelik yanında Felipe Melo gibi bir isim yokken dahi bu kaliteyi ortaya koyacak güce ve enerjiye sahip. Aslında maçın 90. dakikasında attığı gol her şeyi anlatıyor.  Maçın o dakikasında ikili mücadelede ayakta kalması ve yaptığı müthiş gol vuruşu kalitenin de ötesinde Selçuk İnan’ın çok iyi çalıştığını ve kondisyonun, fizik gücünün ne kadar iyi durumda olduğunu gösteriyor.

VURDUMDUYMAZLIK: COLİN KAZIM RICHARDS

Fatih Terim’in Milli Takım dönemi de dâhil olmak üzere hiç bıkmadan usanmadan sürekli görev verdiği bir isim Colin Kazım. Ancak Fatih Terim’in bu güveni Colin Kazım da vazgeçilmez olduğunu düşünmek gibi yanlış bir düşünceye neden olmuş. Son maçlara baktığınızda sahanın en az mücadele eden ve en bencil adamı Colin Kazım. Mücadele etmeyen ve bencil oynayan bir oyuncu; hücumda ve defansta birlikte oynama iddiasındaki bir takım için vücuttaki habis bir ur gibidir. Gerekli önlemleri almazsanız vücutta o kadar çabuk yayılır ki şaşar kalırsınız. Bir bakmışsınız son yıllarda olduğu gibi sahada koşmayan, mücadele etmeyen ve herkesin kendi başına oynadığı bir takımınız var. Üstelik takımda bu kadar çok yabancı oyuncu var iken.

Ayrıca Colin Kazım ile ilgili şöyle bir tuhaf durum da var. Tüm teknik ve fizik kalitesine rağmen futbol hayatı boyunca istikrarlı bir şekilde üst düzey futbol oynadığı tek bir dönem dahi yok. Colin Kazım konusunda futbol severlerden bir tanımlama istense, yapılabilecek en iyi tanımlama “canı istediği zaman iyi oynayan adam” olurdu herhalde.

Colin Kazım; Sheffield United, Fenerbahçe, Toulouse ve Galatasaray’da geçirdiği futbol kariyerinde toplam 200 maça çıkarken 21 gol 25 asist ile oynamış.(İstatistikler Transfermarkt sitesinden alınmıştır.) Yani Colin Kazım iyi bir kanat oyuncusunun iki sezona sığdırması gereken istatistikleri tam beş buçuk sezona sığdırabilmiş. (Örneğin Arda Turan sakatlanmadan geçirdiği 2009-2010 sezonunda 13 gol 29 asistle oynamış veya Ricardo Queresma 2010-2011 sezonunda 11 gol 18 asistle oynamış) İstatistiklerinin ötesinde takıma ve takım oyununda başkaca bir katkısı olmadığı düşünüldüğünde Colin Kazım ısrarını anlamak mümkün değil.

Onca yıldan ve maçtan sonra Fatih Terim’in Colin Kazım konusunda önyargılı olduğu ortada. İşte bu noktada ve bunun gibi durumlarda Hasan Şaş ve Ümit Davala üzerlerine düşeni yaparak niçin orada olduklarının bilincinde hareket etmek zorundalar. Teknik heyet içindeki muhalif sesler sıkıntı değil tam tersine başarı için bir gerekliliktir.

Bu arada takımda bu bölgede alternatif olmadığı ve mecburen Colin Kazım’a görev verildiği söylenebilir. Ancak Emre Çolak ve Semih Kaya örnekleri, geçmiş yıllarda da olduğu gibi, altyapıdan yetişen oyunculara güvenildiğinde neler olabileceğini tüm camiaya ve futbol dünyasına gösterdi. Buradan hareketle Mertan Caner Öztürk ve Berkin Kamil Arslan gibi isimlerden alternatif oluşturulabileceği düşüncesindeyim. (Yeri gelmişken B.Kamil Arslan’ın sözleşmesi mayıs ayında bitiyor, bu genç ve yetenekli oyuncu için yöneticilerin gerekli tedbiri alması lazım.) Bu bölgede düşünülebilecek bir diğer isim ise Sercan Yıldırım. Sercan Yıldırım maalesef antrenmanla değil maç oynadıkça form tutabilen bir isim. Kazanmak için üç dört maç şans verilip sabredilmesi lazım. Zira Sercan Yıldırım bir dönem Premier Lig takımlarının dahi radarına girmiş çok özel bir oyuncu.

Saygılar..