26
2015
Bir derbi daha geride kaldı. Hakemin ve rakip takım başkanın damgasını vurduğu bir maç oldu. Fenerin başkan düzeyinde maçı germe çabaları kimin elinin ayağının titrediğini gösteriyor bence. Galatasaray yönetimi resmi web sayfasından Metin Oktay'lı, Lefter'li bir paylaşım yapmaya niyet ederken, Galatasaray bizim dostumuz falan değil diyerek ılımlı bir hava oluşmasını engelleyen Aziz Yıldırım'ın Kadıköy'de yenilmekten ne kadar korktuğu açıkça ortada. Zira Avrupa'da ve Türkiye'de futbol başarısı olarak Galatasaray'ın çok gerisinde kalan fenerin tek tesellisi bize orda yenilmemek.
Bir takım yasal değişikliklerden sonra yeniden yargılanarak şikeden berat edenler nedense Uefa ve CAS düzeyinde hakkını arama niyetinde değiller. Çünkü spor yargısı için deliller kapı gibi sağlam. Yüreği olan Uefa'ya ve CAS'a tazminat davası açsın, "itibarımızı zedelediniz, biz suçsuzduk" desin ama kazın ayığı ve CAS'ın ayağı öyle değil.
Dünyanın her yerinde kupa kazanıldığı statta kaldırılır. Başkanı mahpus diye centilmenlik yapmayarak ayıp etmişiz. Sahaya hindi çıkaranlar centilmenlikten ne de güzel bahsediyorlar. Fenerin sahasına kupa dikme kabalığını yapan oyuncularımızı bir kez daha gönülden tebrik ediyorum.
Yenemiyorsan yenilme
Çoğu taraftarımız gibi ben de Galatasaray'ın derbide oynadığı ilk yetmiş dakikalık oyundan memnun değilim. Hamzaoğlu'nun maçtan sonra oyuncularına göndermeler dolu basın toplantısında söyledikleri neredeyse hepimizin ortak fikirleri. Rakibin çılgın presi karşısında Galatasaray sakin kalmayı beceremedi. Yakın oynayarak, bol pasla rakibin baskısını kırarak çıkmak yerine uzun toplarla rakibe yeni hücum şansları tanıdık. İleride hava toplarını indirebilecek bir oyuncumuz olmamasına rağmen defansımızın ısrarla topu şişirmesi bir bunalım göstergesidir. Nitekim sakince ayağa oynarak çıkmaya başladıktan sonra daha fazla rakip yarısahada oynadık. Golü bulmak önemliydi. Galatasaray'da dün gerçek bir lider olduğunu gösteren Sneijder'in ortasında, oyuna girdikten sonra iyi bir performans sergileyen Olcan eşitliği sağladı.
1-1'den sonra fenerin moral ve oyun olarak düştüğü barizdi. Burak'ın Sinan'a pasında eğer Sinan'ın tecrübesizliğine kurban gitmeseydik kontrada ikinci golü bulmamız mümkündü. Aydınus'u ve yardımcılarını tebrik etmek lazım. Burak'a atılan dizi, yediğimiz goldeki ofsaytı, Sneijder'a sistemli şekilde atılan dayağı görmeyerek klasik Kadıköy hakemliği yaptılar. Bunlara alıştık artık, biliyoruz ki Galatasaray hakeme rağmen kazanmaya çalışan bir takım olmak zorunda.
Önceki yazımda geride bıraktığımız üç maça dikkat çekerek, bu üç maçlık periyottan en az yedi puan alacak güçteyiz demiştim. Galatasaray bunu gerçekleştirdi. Oyun olarak Gençlerbirliği ve Benfica maçlarında gerekeni büyük ölçüde yaptığımızı düşünüyorum. Derbide kendi oyunumuzu ortaya koymakta zorlandık ancak kabul edilebilir bir sonuçla ayrıldık. Galatasaray elindeki kadroyla (tabii bazı tercihler her zaman tartışılabilir) kendine uygun futbolu oynamaya çalışıyor ve bunu başarmaya da başladı. Umarım devre arasına kadar bu ivmeyi koruruz. Transfer döneminde alınacak bir forvet ve bir de defansif ortasaha oyuncusu ile eksiklerimizin kapanabileceğini düşünüyorum.
Herkese iyi haftalar diliyorum
Yüreği sarı-kırmızıyla çarpan yüce Galatasaray taraftarına saygılarımı sunuyorum.
Yücel Uğur Uçar