15
2015
Bu sezon yaşadığımız hüsranlara bir yenisi eklendi. Açık ve net; derbide yenilmedik resmen dağıldık. Peki bu dağılışın nedeni nedir? Galatasaray beşiktaşa göre çok zayıf bir onbire mi sahipti maça başlarken? Hayır... Galatasaray'da artık kim ne yaparsa yapsın koşmaktan vazgeçmiş, ruhunu kaybetmiş oyuncular var. Dağılmanın asıl sebebi bu. Kadromuz yetersiz mi? Evet. Yetersiz kadroyla beşiktaşa da fenere de yenilmek normal midir? Evet. Peki Galatasaray olarak son ana kadar mücadele etmemek normal midir? Hayır. Kadro yetersiz olsa bile o formayı giyen insanlar terinin son damlasına kadar mücadele edecek ve korkmayacak. Bu büyük taraftara sinmiş, ne yapacağını şaşırmış bir Galatasaray izletmek resmen hakarettir.
Cesur bir savaşçı gibi yenilmek ile bir korkak gibi yenilmek aynı şey değildir!
Galatasaray takımının beşiktaş maçına gelene kadar 5 günü vardı çalışmak için, ancak maça öyle bir başladık ki sanki kimle oynayacağımızı bile o akşam öğrenmiş gibiydik. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Beşiktaşın çılgınca pres yapacağını hepimiz bekliyorduk. Denizli ve öğrencileri beşiktaşın ne eksilerine ne de artılarına iyi çalışmış. Biz bu baskıyı nasıl kırarız diye düşünmemişler sanki. İlk andan itibaren "dön Muslera'ya şişirsin" taktiğini uyguladık. Korkarak ve panikle oynadık. İlk devreyi gol yemeden tamamladık, şans eseri! Peki, koca Galatasaray top oynamak için beşiktaşın yorulmasını mı bekliyordu?
İkinci devrenin başlarında biraz daha kıpırdandık. Topu rakip yarı sahaya yıktığımız oldu. Bu arada beşiktaşın hızlı kontralarına karşı yine çaresizdik. En net teşhis şu; Galatasaray karşısında oyunun temposunu yükselten her takım başarılı olur. Çünkü Galatasaray ağır ve tembel. Nitekim Galatasaray maç boyunca yüksek tempoya çıkamadığı gibi, oyunun temposunun düşmesini bekledi durdu. İşin tuhaf yanı, beşiktaşın yorulmasını beklediğimiz dakikalarda ikinci golü yedik. Rakip öne geçtikten sonra takımımız Olcan'ın çaprazdan vurduğu pozisyon dışında tehlike yaratamadan mağlup oldu.
Elimizde Sneijder-Podolski var. Ama bu adamların şut atacakları pozisyonları üretemiyoruz. Beşiktaşın en zayıf yeri defansı iken, bu zaafiyeti kullanamıyoruz. Denizli geldiğinden beri sol bekle uğraşmak dışında ne yenilik yaptı? Bursa maçında takım çok koştu, dedik ki işte Denizli etkisi. Görüyoruz ki bir maçlıkmış o etki. Konuya dönelim, biz beşiktaşın defansını niye zorlayamadık?
1- Kanatlarda oynayan oyuncularımız hiç varlık göstermedi
2- Organize hücum edemedik
3- Rakip defansı rahatsız edecek bir forvetimiz yok
4- Koşmadık
Şu olgular varken orta sahası arı gibi çalışkan bir rakibin ceza sahasında etkili olmak mümkün değil. Herkes çok koşacak da, yakın oynayacak da, deplase olacak da, isabetli paslar yapacağız da üçüncü bölgede etkili olacağız. Özetle: "ölme eşeğim ölme"
Peki, bu Galatasaray nasıl tamir olur ya da bu mümkün mü?
Tabii ki mümkün. Başımızda bir hoca var ancak oyuncular onun seçimi değil, o da ara transfer dönemini dört gözle bekliyor. Denizli'nin yeni bir Ernst bulması şart... Bu takıma önlibero, sağ-sol kanatta oynayabilen bir hücumcu ve bir de sağ bek resmen şart. Forvet dediğinizi duyar gibiyim, o da lazım ancak o bölgenin önceliği biraz daha düşük. Denizli bu takımı koşan bir takım kimliğine bürümek isteyecektir öncelikle. Galatasaray çok fazla taşınması gereken oyuncuya sahip. Klasik tabirle, takımın askeri yok. Denizli kendi zihniyetine uygun oyuncularla, kendi sistemini oturtursa belki mart ayının ortalarında yeniden heyecanlanmaya başlayabiliriz. Zor ama mümkün.
Bana kalırsa ilkyarının son iki haftasında forvette Podolski ile oynamak gerekiyor. Çünkü zaten koşmayan Burak, koşmadığı gibi son vuruş konusunda da inanılmaz derecede yetersiz kalabiliyor. Beşiktaş maçında gördük işte, Burak'ın dönüp vurduğu o pozisyonu Gomez yakalasa zımba gibi vururdu. Bizimkinin şutu tıngır-mıngır gitti. Tabii ki Podolski son vuruşta Burak'tan on gömlek iyidir. Yakaladıklarını atar en azından, bu yüzden Podolski tek forvet olmalı. Burak gibi yeteneği abartılan, son iki-üç sezondur istatistik sayesinde Galatasaray'da kral lakabıyla anılan bir adamın ilk fırsatta yollanması renklerimizin çıkarına olacaktır. İyi maçları olmadı mı? Oldu. Teşekkür ederiz. Burak boş kaleye attığı gollerle, en gereken zamanlarda kaçırdığı net gollerle Galatasaray'da kariyer sürdürmemeli artık. Denizli'nin ilk keseceği adam Burak olmalı. İkincisi ise Yasin.
Chedjou'nun önliberoda denenmesi mevzusu çoğumuzun aklında idi. Gördük ki Chedjou o mevkii Hamit kadar idare edemiyor. Denizli'nin tek çaresi ilk yarının son iki maçını kazanmak. Bence kanatlarda Olcan-Sinan ikilisiyle, tek forvet Podolski ile ve orta sahada Sneijder- Selçuk- Bilal üçlüsüyle oynaması akıl kârı olur. Kulübede kalacak olan Yasin ve Burak belki formayı kaptırmak korkusuyla, sonradan girecekleri bu iki maçta daha fazla katkı verirler.
Denizli'nin elinde sihirli değnek yok, onunla ilgili daha net görüş sahibi olmak için ikinci devreyi beklemekte yarar görüyorum. Transferlerden sonra belki bu takım o sevdiğimiz yürekli ve coşkulu oyununa kavuşur. Ne demeli, Galatasaray'ın olduğu yerde her zaman umut vardır.
Yüreği sarı-kırmızıyla çarpan yüce Galatasaray taraftarına saygılarımı sunuyorum.
Yücel Uğur Uçar