Değerli Galatasaraylı dostlarım, Başka Galatasaray yok düşüncesiyle, eleştirseniz de beğenmeseniz de doğru bildiklerimi yazmaya devam edeceğim. Son dönem transfer listesi böyle olmalı arkasından Leiva’yı almayın isimli iki blog paylaşmıştım. Şimdi ise transfer nasıl yapılmalı, yol haritası nasıl planlanmalı? Sorularına altını çizerek söylüyorum, Galatasaray’a olan tüm tutkumla cevap vermeye çalışacağım. Çünkü benim için Galatasaray hava gibi su gibi asla uzak duramayacağım bir parçam gibi.

Önce hatalar…

Son istasyon Türkiyem: Bizde maalesef yıllardır, Avrupa’da işi bitmiş oyuncu transferleri yapılır. Bir de üstüne üstlük yıldız diye yutturulur. Havaalanlarında karşılanır, kral gibi muamele görür sonra tutmayınca küfür kıyamet satılacak takım aranır ama bulunamaz.

Huzur evi Türkiyem: Alınan oyuncuların yaşları da otuz civarıdır. Transferdeki risk durumu düşünülürse maksimum risk söz konusudur.

Türkiye’min parası deniz, yemeyen futbolcu keriz: Bir de o oyunculara öyle emekli ikramiyeleri verilir ki dünyada Arap ülkeleri hariç kimse o parayı vermez. Elinden bedava çıkarmaya çalışsan yıllık ücretini diğer takımlar karşılayamaz, haliyle de oyuncu gitmek istemez.

Elimizdeki enkazları neden gönderemiyoruz sanıyorsunuz?

Transfer çalımını icat eden Türkiyem: Her sene yeni taze taze şişirilmiş ligimizden balon transferler basın yoluyla servis edilir. Dünyada değeri bir ise bizde beştir artık. Bulunmaz da Hint kumaşıdır kendileri. Türkiye de oynamış olması, takımları tanıyor olması falan filan. Bir de buna iki üç kulüp talip haberleri çıktı mı? Tamamdır artık transfer çalımı yapılmalıdır. Kim kime atarsa kazanan da odur. Sonuç mu kaybedendir bu yolda galip.

Para birimimiz dolar/euro olmuş haberin yok Türkiyem: Hadi yabancıları anladık ta Türk oyuncular hangi ülke vatandaşı ki sözleşmeler dolar/euro? Sonra kur farkını anlat bakalım anlayabilene.

Şimdi gelelim yapılması gerekenlere.

Ya üret yada tüket!

Kısa ve öz anlatmaya çalışacağım. Öncelikle bir takım transfer stratejisini mali durumuna göre yapmalıdır. Senin mali yapın tüketmeye uygunsa, ona göre kendini ispatlamış yüksek ücret alan ama seni hedefine götürecek oyuncular alırsın. Aldın oyuncuyu tutmadı mı, gider bir yenisini alırsın. Çünkü o parayı sokağa atacak mali gücün vardır.

Bizim gibi mali durumun kötü ise yapacağın transferler üretmeye yönelik olmak zorundadır. Bu konuda seçme şansımız yok. Örneğin Telles, aldın oynattın, olmadı kiraya verdin, sattın kar bile ettin. Bruma’yı oynatamadın, gittin kiraya verdin, döndü onca hataya rağmen neredeyse 6/7 milyon Euro ya satacaktın. Ki Allah’tan satmadın hazırlık maçlarını görünce şimdi 15 istiyorsun. Çünkü üretmeye yönelik transferlerdi yaptıkların.

Leiva’yı almayın dedim, sağ olsun Galatasaraylı ailem, pek bir kızmış bana. Bir önceki yazımı okusalardı eminim o kadar kızmazlardı. Sonuçta benim eleştirdiğim Leiva’dan çok transfer anlayışı. Yoksa halı sahaya sokaktan adam toplamıyorsunuz. Liverpool dan oyuncu alıyorsunuz. Elbette ki olumlu yönleri olacaktır. Hatta umarım ben yanılırım ve çokta başarılı olur.

Sakatlık konusuna gelince; Leiva'nın 11/12 sezonu kaçırdığı maç sayısı 36, oynadığı maçlarda sahada kaldığı süre ortalaması 86 dakika, 12/13 sezonu kaçırdığı maç sayısı 21 oynadığı maçlarda sahada kalma süre ortalaması 66 dakika, 13/14 sezonu kaçırdığı maç sayısı 10 oynadığı maçlarda sahada kalma süre ortalaması 68 dakika, 14/15 sezonu kaçırdığı maç sayısı 25 oynadığı maçlarda oyunda kalma süre ortalaması 71 dakika, 15/16 sezonu kaçırdığı maç sayısı 16 oynadığı maçlarda oyunda kalma süre ortalaması 71 dakika.

Son dört sezonda Liverpool'un sadece ligde yediği gol ortalaması 47,75. Son sezon 50 gol yediler ve bu alanda ligde 8. sıradalar. Zaten bu sebeple tüm savunma ve orta saha oyuncularını tasviye ediyorlar. Skertel, Agger ve Leiva gibi.

Fakat ben o yazıda ön libero için Timoty Fosu-Mensah ismini önermiştim. 18 yaşında 1.90 boyunda geçen sene Manu’da lig maçlarında bile kendine yer bulmuş piyasa değeri bir milyon Euro olan bir oyuncu. Özellik olarak ta tam aradığımız kriterlerde, gelecekte bence büyük bir yıldız olacak. Artı Leiva’ya verdiğin yıllık ücretin beşte birine imza atar. Diyelim ki tutmadı transferde risk durumun sıfıra yakın en az aldığın paraya satarsın.

İkinci konu ise sürekli söylediğim takım planlanması ve ihtiyaca göre transfer yapılması gerekliliğidir. Kısa bir örnek vermek gerekirse, elinde Hakan Balta, Chedjou, Koray, Semih, Donk varken sen gidip altıncı stoper Serdar Aziz’i onca paraya ve üstüne üç tane de futbolcu vererek transfer edersen ben o yönetime de sözde scout ekibine güler geçerim.

Bu şeye benziyor evde buzdolabı yok sen üçüncü çamaşır makinesini alıyorsun.

Peki takım planlanmasında ne önemli? Öncelikle arkadaş ben şu sistemde oynayacağım diyebilmelisin. Ne oynayacağız 4-2-3-1, ona göre transfer planını yaparsın. Bekler alternatifli 4 oyuncu, 5 stoper, 4 ön libero, 4 kanat , 2 forvet arkası, 3 forvet ve 3 te kaleci. Toplam 25 oyuncu üzerinden planlamanı yaparken bu 25 oyuncu içerisinden iki yedek kalecini ve üç rotasyon oyuncunu alt yapıdan seçersin. Böylece yıllık maliyeti de düşürmüş olursun.

Üçüncü olarak eğer üretmeye yönelik transfer yapacaksan, senin olmazsa olmazın sağlam bir scout ekibidir. Çünkü genç ve gelecek vaat eden, Avrupa da transfer piyasası olan, gelecekte milli takım da yer alması beklenen oyuncuları bulmak onların işi. Bizim sözde scout ekimiz çok çalışarak 25 yaşında Serdar’ı, 25 yaşında Carole’ü, 28 yaşında Eren’i, 29 yaşında Leiva’yı, 31 yaşında Diarra’yı keşfetmiş. Biraz geç keşfetmişler ama olsun çok büyük sözde scout başarısı. Bence yola devam.

Bu arada Eren transferini olumlu buluyorum fakat o verdiğiniz paranın içerisine bir iki tane çöp ekleseydiniz daha iyi olurdu. Bu sene bedavaya alacakken 2,5 milyon Euro vererek devre arasında aldığınız Donk çöpü gibi.

Sevgili Galatasaray ailem ya transfer anlayışımızı değiştireceğiz yada batmaya devam edeceğiz.

Unutmayın ki başka Galatasaray yok…

Sağlıcakla kalın….

@verazone