30
2017
Merhaba değerli okurlar,
Galatasaray ilk 9 haftada yakaladığı muazzam avantajı kaybetmeye başladı. Açtığımız puan farkından ziyade oynadığımız baskılı ve arzulu oyunla rakiplerimizi korkuttuk, bu bir gerçek. Galatasaray o tempoda giderse fark kapanmaz açılırdı.
****
Şunu da görmek gerekir ki Galatasaray üst üste kazandığı haftalarda da hakem kararlarından mustarip oldu, lakin oynanan oyun bunu aşmaya yetti. Gelinen noktada hem oyunda geriye doğru gidiş başladı hem de hakemler Galatasaray kıyımında dozu artırdı. Bu da şunu gösteriyor, Galatasaray ya sahadaki oyunuyla hakemleri ve rakipleri yenmenin yolunu bulacak ya da Fatih Terim gibi "sistemin içinden" bir hoca ile yollarını birleştirecek. Herkes bilir ki Fatih Terim federasyonun ve hakemlerin tezgahlarına karşı iyi savaşır ve kendini yedirmez. Sahada ne oynanır, Galatasaray nasıl kazanır önemli değil. Galatasaray zaten kazanır.Fatih Terim en son Galatasaray'ın başındayken federasyona ateşler püskürmüş, hakemlerle ettiği kavgalarla tribünü boylamış bir hocadır. Terim'in o dönem şampiyonluğa giden yolu biraz da bunlarla açtığını kabul etmeliyiz.
****
Galatasaray Türk futbolunu ileriye taşıyacak takımdır, sistemin kısır döngüsünde debelenip, mahalli başarılarla tatmin olmaz. Gelinen noktada sistem yıllardır olduğu gibi bataklık vaziyetinde. Her geçen hafta bu bataklığı sulayan ve içinden çıkılmaz hale getiren kararlar veriliyor. Galatasaray 2 haftada 5 puan bırakırken adil yönetilen maçlar oynamadı maalesef. Maçların kaderine etki etmesi muhtemel hataların yapıldığı ortada. Elbette Galatasaray'ın doğru oynamadığını görmemiz lazım. Bu yazıyı, işler kötü gidince başlanan feryatlardan ayıran şey bu olacak. İşler istediği gibi gitmeyince ağlamaya başlar taraftar milleti... Hepimiz duygusal reaksiyonlar veririz, sanki içinde bulunulan tablonun tek suçlusu sistemmiş gibi davranırız, bu doğru değil... Galatasaray üç-beş ayak oyunuyla, üç-beş kasıtlı kararla yörüngeden çıkarılabilecek bir kulüp olsa, Türkiye'nin tek 4 yıldızlı takımı olamazdı. Şampiyon olduğumuz sezonlarda tuzaklardan geçtik, tezgahları bozduk. Bugün de bunu yapmamız lazım hepsi bu.
****
Galatasaray'da Fener derbisiyle başlayan geriye yaslanma ve rakibe göre düşünme saçmalığı Trabzon maçına da sirayet etti ve sonuç hüsran. Galatasaray kaybedecekse çatır çatır oynayarak kaybetsin diyenler el kaldırsın!... Baskı oyununu terk ettik, sabırlı oyun saçmalığına tutulduk. Bu durum oyuncuların özgüvenini bitiriyor! Galatasaray elindeki kadro imkanlarıyla sabırlı falan oynatılamaz. İlk 15-20 dakikada çılgınca saldırıp sonucu alır. Tudor, Galatasaray'ı zirveye taşıdığı mantıktan sapmamalıydı. Hele ki Fenerbahçe maçı gibi, kazandığımızda moral motivasyonu tavana çıkaracak bir maçta rakibe göre düşünmemeliydi. Tudor'un Bursa'da ya herru ya merru diyip yaptığı değişiklikleri alkışladık. Çünkü kazanması gereken takım risk alır, gözünü karartır. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki Galatasaray koruma psikojisinde ve korumayı kesinlikle beceremiyor.
****
Şimdi iki seçenek var önümüzde, ya Tudor Galatasaray'ı özgüvenli, baskılı ve rakibi bitirmeye odaklı bir oyun anlayışıyla oynatacak ya da Gençlerbirliği-Başakşehir maçlarında alacağımız sonuçlarla bütün puan avantajını bırakacağız (belkide ikinci sıraya gerileyeceğiz). Biz nasıl 8 puan öndeyken her şey bitmiş değildi ise, geriye düştüğümüzde de bitmez elbet. Ancak Galatasaray kazanan takım ruhunu kaybederse tarihin en büyük düşüşünü yaşamamız da muhtemel! İlk sekiz hafta sonundaki oyuna bakıp, Galatasaray Trabzon şehrinde böylesine tutsak olur diyebilir miydiniz? Ben demezdim vallahi. Hem tek tek oyuncu profillerine baktığımda, hem de hücum zihniyetimize baktığımda bize dayanacak bir takım yoktur diyordum. Bugün ise bizi esir etmenin çok da zor olmadığı fikrini aşılıyoruz rakiplerimize. Fenerbahçe maçında Tudor korkak bir zihniyetle dizdi oyuncuları sahaya, keza Trabzon maçının hiçbir anında kazanma arzusu gösteremedik. Hal böyle olunca bize ortasahada oyun kurdurmamaya çalışan her takıma yenilebileceğimiz realitesi kabak gibi çıkıyor ortaya. Bu böyle olmak zorunda mı? -Değil tabii ki. Senin elinde Feghouli-Belhanda-Fernando-Ndiaye-Gomis-Rodriguez-Mariano-Maicon varken çok daha iyisini yapabilirsin.
****
Trabzon maçı gösterdi ki, Selçuk şans falan değerlendiremez. Konya maçında verdiği umudu Trabzon'da geri aldı kaptan. Gümbür gümbür gelen takımda arka direkte ya da yay çevresinde gol atabilen Tolga da başka türlü oynanan maçlarda en ufak katkı vermiyor. Bol pozisyonlu maçlarda Tolga yine atar ama baskı yediğimiz ve rahat çıkamadığımız maçlarda 11'de yer bulması doğru değil. Galatasaray, macera aramamalı. Tudor herkesi orijinal yerinde oynatmaya başlamalı. Galatasaray rakibe göre oyun oynamayı terk edip, kendi oyununu rakibe kabul ettirmeye odaklanmalı. Gençlerbirliği fena gitmiyor, Başakşehir ise son derece becerikli ve disiplinli. Biz bu iki maçtan 6 puan çıkarırsak Tudor sağ biz selamet, ya aksi olursa? İşte o zaman Tudor'u yollamaktan başka çare kalmaz. Bir takım ilk 8 haftada müthiş oynayıp, bir derbi sonrası baş aşağı gidiyorsa o takımın kimyası bozuldu demektir. Bu kimyayı bozduğu gibi düzeltemezse Tudor, derhal kovulması yararımıza olur.
****
Tudor önümüzdeki iki haftada Galatasaray'ın yarıştaki yerini ve moralini olumlu bir seviyede tutmadığı takdirde komplolarla dolu sezonu Terim'le sürdürmemiz sezonu kurtarmak noktasında faydalı olacaktır. En azından Terim, federasyon-hakemler-medya üçgeniyle nasıl savaşacağını bilir. Gönlümden geçen bu mu peki? Bir Galatasaraylı olarak gönlümden geçen kesinlikle bu değil. Yeni şeyler konuşalım, yeni yüzlerle devam edelim, artık yeni bir çağa doğru yol alalım isterim. Terim'in Galatasaray'dan nasıl kovulduğu, federasyona nasıl yanladığı, nasıl Türk futbolunu çorbaya çevirip, nasıl yeniden kovulduğu ortada. Terim demek sansasyon demek, polemik demek. Artık nasıl şampiyon olacağımızı değil de, Avrupa'da nasıl başarıya ulaşacağımızı tartışmamız gerektiğine inananlardanım.
****
Dilerim ki; yönetim, Tudor ve oyuncular Galatasaray'ı ilk sekiz haftadaki coşkuya geri döndürümenin yolunu bulur. Aksi takdirde Galatasaray yarışta çok önden çok geriye düşecektir ve bu durum sarı-kırmızı yüreklere hicran verecektir. Bunca transferle, bunca iyi oyuncuyla ipi göğüsleyememek kulübe maddi açıdan da büyük zarar verir. Herkes bunun bilincinde olmalı ve işini iyi yapmalı. Tudor yanlışların da ısrar ederse, yönetim Tudor'da ısrar etmeyi bırakmalı ve sezonun kaybedilmemesi için hamle yapmalı. Günlük ya da sezonluk düşünmek hiç hoş değil, biz geleceğimizi doğru şekilde inşa etmeyi başarmalıyız. Ancak içinde bulunulan noktada Galatasaray'ın hem yönetsel yanlışlarla hem de düşman saldırılarıyla boğulup gitmesine gönlümüz razı değil. Bu yüzden gidişat bizi günübirlik kararlara bel bağlamak zorunda bırakıyor. Keşke bunları konuşmasaydık, keşke fener derbisinde kazanmayı bilip, rakiplere salacağımız korkuyu birkaç misli artırsaydık. Şimdi durum tam tersi, herkes ellerini ovuşturup daha çok kan kaybedeceğimize inanıyor. Galatasaray son iki haftada kendi taraftarına da umutsuzluktan başka şey vermedi. Bu böyle gitmez, gitmemeli. Rüya gibi başlayan sezonda şampiyonluk dışında hiçbir sona hazır değiliz.
Büyük Galatasaray taraftarına saygılarımla...