20
2017
Dursun Özbek Yönetimi ve teknik direktör Igor Tudor bizleri el ele kaosa sürükledi. İlk devrenin bitimine 1 maç kala seçim kararı alındı ve teknik direktör gönderildi.
Olan kime olacak burada? Yine Galatasaray taraftarı sıkıntısını çekecek. Devre arası kampında teknik direktörümüz belli olmamış olacak gelen hoca takımla idman yapma şansı bulamadan Kayseri deplasmanına çıkacak.
Ne gerek vardı bu Tudor’da bu kadar ısrar etmekte? Tudor’un Galatasaray’ın başında olduğu ilk Rize maçtan sonra “Utandır Beni Tudor” diye bir yazı yazmıştım 22 Şubat 2017 tarihinde. İsteyenler o zamanki görüşlerimi okuyabilirler. Görünen köy kılavuz istemezdi o günden Tudor’un takımı çalıştıracak kapasitesi olmadığı belliydi. Bazı taraftarlar da bu adama destek verdiler, sezon başında büyük paralar harcanarak iyi bir takım kuruldu ve Tudor’u Ostersunds’a elenmesine rağmen bu takımın başına getirdiler. En sonunda ipler koptu. Madem herhangi bir Anadolu takımına puan kaybedildiğinde bu adam gönderilecekti neden 16. Haftanın sonuna kadar beklenildi? Hiç mi puan kaybetmeyecekti Tudor?
Tudor’u gönderdikten sonra alınan seçim kararı yönetimin Galatasaray’ımıza verdiği zararların bir yenisi. Resmen bu sezonu da göz göre göre kaybediyorlar. Seçim yapılana kadar teknik direktör belli olmayacak, takım başı boş antreman yapacak devre arası, transferler aksayacak.
O Fatih Terim’i getirirseniz üstüme benzin döker kendimi yakarım diyen nankör adam, sana sesleniyorum! Sen ne verdin bu zamana kadar bu klübe de yaşayan efsane Fatih Terim’e dil uzatabiliyorsun? Yönetim olarak Fatih Terim üzerinde fikir birliği yapabilseydiniz belki de bu kaostan çıkacaktık, onu bile beceremiyorsunuz.
Fatih Terim’e karşı tavırlı olan taraftarları anlayamıyorum. Ünal Aysal döneminde takımı bıraktı milli takıma gitti, bizi sattı diyenler var. Siz klübün iç yüzünü biliyor musunuz ki konuşuyorsunuz? Fatih Terim’in maruz kaldığı mobbinge maruz kalsanız belki siz de alır başınızı giderdiniz. Kaldı ki adam milli takım ve galatasaray’ı birlikte çalıştırmak üzere gitti. Onu kovan kişi Ünal Aysal’dır. Çeşme Alaçatı’da bir mekanı basmasından rahatsız olanlar var. Size ne kardeşim adam ailesi için kavga etmiş size ne? Bu tavırlarından ötürü Fatih Terim’i sevmeyen elit faşistleri var.
Kim ne derse desin, Fatih Terim klübün yaşayan efsanesidir. Gerçek Galatasaraylıdır. Kazandığı başarıları kendi kariyeri için değil Galatasaray için kazanmıştır. Benim içimdeki Galatasaray ruhunu takımına yansıtan, benim ruhuma sahada futbol oynatan adamdır Fatih Terim. Fatih Terim’in takımı sonuna kadar mücadele eder. Ünal Aysal döneminde ilk geldiği zaman dediği bir laf vardır “Yense de yenilse de alkışlanacak bir takım yaratacağız.”. Daha sonrasında “Kaybettiğin zaman değil, vazgeçtiğin zaman yenilirsin.” Sözlerini söylemiştir. Bu sözünün karşılığını izledik biz sahada.
İlk geldiği yıl takım 8. Sırada ligi bitirmişti. Fatih Terimle birlikte takıma getirilen futbolcuları şimdi düşününce ne kadroydu be diyenler var. Oysa o transfer döneminde bu şekilde konuşulmuyordu. Alınan oyuncuların sorunlarına dikkat çekilirken, Galatasaray’ın kadro kalitesinin rakiplerinin altında olduğu söyleniyordu. Beşiktaş’ın kadrosunda Q7, Guti, Simao, almeida, fernandes, ernst gibi oyuncular varken. Fenerbahçe’de Alex, stoch, dia, Mehmet topal, Gökhan gönül, Caner gibi oyuncular vardı ve geçen yılın şampiyonuydu. Galatasaray’a alınan futbolculara bakalım: Elmander; Bolton’un küme düşmeye oynadığı yıllarda (şu an premier ligde bile değil) sözleşme yenilemeye yanaşmadığı yılda 11-12 gol ortalamasıyla oynayan forvet oyuncusunu bonservissiz aldık. Necati; futbolun sonbaharında Antalyaspor’dan cüzi bir ücret karşılığında satın alınan forvet. Felipe Melo; italya’da yılın bidonu seçilen, ne yapacağı belli olmayan, canlı bomba gibi sahada dolaşan juventus’un kovmak için uğraştığı ön libero kiralandı. Selçuk inan; o yıl kağıt üstünde yaptığımız en iyi transferdi, şampiyonluğa oynayan trabzonun orta sahası, bonservissiz alındı. Engin Baytar; Trabzon’un disiplinsiz hareketleri sebebiyle kovmak için can attığı kanat oyuncusu 1 milyon euroya alındı. Riera; Olimpiakos takımında oynayan, eski günlerinden çok uzak İspanyol kanat oyuncusu 3,5 milyon euroya alındı. Muslera; alınmasına o zaman bile şaşkınlıkla karşıladığım ve lazio’daki performansını çok beğendiğim kalecimiz laziodan 6,5 milyon euro+lorik cana karşılığında alındı. Ujfalusi; atletico madrid’in son derece başarısız olduğu dönemde göndermek için çaba sarfettiği kadrosunda yer bulamadığı stoper 1milyon euroya alındı. Eboue; arsenal’in kadrosundan göndermek için çaba sarfettiği sağ bek 3,5 milyon euroya alındı.
Muslera ve Selçuk İnan hariç o dönemde transfer edilen oyuncuların hepsi soru işaretli futbolculardı. Transferlerimiz o dönemlerde hep sıkıntılı olarak yorumlanıyordu.
Alınan futbolcuların yanında takımda oynayan ve önceki yıllarda oynadıkları futbolla taraftarın tiksindiği Hakan Balta ve Emre Çolak ve altyapıda kimsenin ismini bile bilmediği Semih Kaya da takıma girdiler.
Fatih Terim bu 11’den bir makine yarattı beyler. Tek topu muhteşem oynayan, rakibin topu aldığı yerde agresif presle karşılık veren, 2 forvetli cesaretli oyunuyla yenilse de alkışlayacağımız, Kadıköy deplasmanındaki direkten dönen topu ile fenerlilerin ruhunu içine kaçırtan, Beşiktaşlıların bizden nefret etmesine sebep olacak şekilde içeride dışarıda yenen bir takım yarattı. Selçuk ve Melo toplam 25 gol attı. O yıl kalecimiz dahil takımın 28 kişilik kadrosunun tamamı gol attı. Oyuna giren çıkan herkes Galatasaray için oynadı bunu hissettik.
Hala şu yorumu yapan cahiller var: “Fatih Terim sadece gaz vermeyi biliyor, taktik falan bildiği yok.”. Bre cahiller böyle bir şeyin olması futbolda mümkün mü? Yukarıda saydığım kadroyu bir anda çekip çevirerek, kendi sistemini yerleştirmek, o müthiş pres zamanlamasını takıma uygulatmak, yılın en çok gol atan, en az gol yiyen, en çok puan alan şampiyon takımı yapmak sadece gazla olacak şey mi? Hem de süper final saçmalığı varken. Hem de bir önceki yıl ligi 8. sırada bitirmiş özgüveni kaybolmuş oyuncularla birlikte ve takıma yeni transfer olmuş oyuncularla. Fatih Terim’in kişiliğini sevmeyebilirsiniz ama verdiği hizmetleri kimse küçültemez ve itibarsızlaştıramaz. Bu nankörlüktür Galatasaraylılığa yakışmaz.
Ertesi yıl Semih ve Dany stoper oynarken, adam Çeyrek Final oynadı şampiyonlar liginde, aynı yıl ligde de şampiyon oldu. Yabancı sınırı olmasına rağmen hem de. Tamam, o yıl yüksek maliyetli transferler yapıldı. Ama yine de kolay mı sizce bu? Adam şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan tek Türk teknik adam. Sadece gaz vererek mi bu başarıları elde etti? Önceki 4 yıl üst üste şampiyonluğu, UEFA kupasına hiç değinmiyorum. Sonuçta o da gaz vererek oldu bu cahillere göre 4 yıl boyunca gaz pompaladı sadece Fatih Terim.
Başarısız olduğu sadece 1 dönem var. O da varsın olsun arkadaş. Galatasaray’ın 1 buçuk yıldızı Fatih Terim’e aittir. Avrupa’daki başarılarının çoğunu yine Fatih Terim kazandırmıştır. Diğer rakiplerimizle olan farkı Fatih Terim yaratmıştır.
Önümüzde bir seçim var. Aklı başında yöneticilerimiz biraz taşın altına elini soksunlar ve bu utanç kaynağı yönetimi artık evlerine göndersinler. Akabinde tek yapılacak şey ve doğru hamle Fatih Terim’i takımın başına getirmek olacaktır.
Göztepe maçında inlesin o stat imparator diye. Kim seçilirse seçilsin Fatih Terim’den başka bir teknik adam getirmeye cesaret edememeli.
İMPARATOR GERİ DÖNECEK. YAKIN KENDİNİZİ BENZİN DÖKÜP YAKIN!!!!