10
2012
Site görevlimize, dostlarıma, yakın çevreme, eşime ve hatta
dokuz aylık oğluma bile son haftalarda en sık tekrarladığım cümle;
''Galatasaray iyi değil''.
Üstelik bu lafı öyle maç sonrasında filan da söylemiyorum, en çok ilk
on beş dakika bitiminde ağzımdan çıkıvermiş oluyor...
Bu tespiti yapabilmek için,
''müneccim''lerle yakın temas halinde olmaya,
Mourinho'ya telefonla bağlanmaya,
Alex'e twitterdan sormaya,
Rıdvan,Sergen,Tümer ve Hakan Şükür'e rating sağlamaya,
Medyum Memiş'e ve Keto'ya danışmaya,
elbette gerek yok.
Fayda sağlayacak bilimsel analizi yapabilmek yeterli.
Bunun için geçen sene ve bu seneki Galatasaray'ı karşılaştırmak/kıyaslamak
lazımsa, doğru referans verebilmek için, söze, yine, doğru kerteriz
noktasından başlamak gerekiyor.
***
1-Yeni transferler yeterince uyum gösteremedi ve fayda sağlamadı.
Bu sene yapılan transferler(Amrabat,Dany,Hamit,Burak,Umut)
Şampiyon olmuş takımın oturmuş yapısını ve mevcut sistemini (4-4-2)
değiştirmek için yapılmadı.
Geçen sene ki kadroda var olan isimlerin (Engin Baytar,Emre
Çolak,Baros,Necati,Gökhan Zan) üzerine daha iyilerini almak,
ve mümkünse Lig ve Avrupa ''saç ayakları'' üzerinde birbirine yakın
alternatif oluşturacak ''iki takım'' kurmak/yaratmak için yapıldı.
Yani meşhur kadro derinliği ve rotasyon meseleleri, bu isimlerin transfer
nedenleriydi.
Ancak bana göre;
hücumda,
attıkları 10 gole rağmen Umut ve Burak, Galatasaray'ın ideal santraforları
olamadılar. Çünkü birbirlerine çok yakın oynuyorlar, iyi top tutamıyorlar ve
benzer pozisyonlarda aynı tip reaksiyonlarla oynuyorlar.
Umut;
takipçi, pozisyonları son ana kadar kovalıyor,oldukça
mücadeleci ancak tekniği zayıf. Baros ile Umut'u kıyaslayacak olursak,
bana göre, tekniği,vuruş ve pozisyon becerisi ile Baros daha önde.
Burak;
pres yapmayı sevmiyor, bu bağlamda tembel ve boş pozisyon
kovalayan bir oyun yapısına sahip. Buna karşın çok istekli ve fazlasıyla
pozisyona girmesine rağmen fazlasıyla da kaçırıyor.
Dikkat ederseniz Elmander-Burak birlikte oynadıklarında Elmander, birçok
pozisyonda Burak'ı pres için yardıma çağırıyor ancak Burak gelmiyor.
Dolayısı ile birlikte hücum pres yapabilme yetisi ve vuruş becerileri ile geçen
seneki Baros-Elmander ikilisinin çok daha verimli ve uyumlu
olduğunu kabul etmeliyiz.
Defansa gelecek olursak;
burada durum daha vahim.
Ujfalusi'nin beklenmeyen ''çapraz bağ trajedisi'' ve birdenbire ortaya
çıkardığı ''Cris'',
Hakan Balta'nın ''halen gizemini koruyan sakatlığı'' ve buna
bağlı formsuzluğu,
Muslera'yı, ''Semih,Dany,Cris'' üçlüsünden yaratılan
kombinasyonlara,
bir de ''sol açıktan bozma Riera''ya mahkum bıraktı.
Ve bu durum, bir bakıma geçmişin ''Hüsamettin
Özkan,İsmail Cem,Kemal Derviş'' üçlüsü kadar verimsiz sonuçlar yarattı.
Orta sahada ise,
Amrabat,
Kayseri'deki gibi serbest oynamayamadığı ve yine
Kayseri'deki kadar boş alan bulamadığı için sol kanatta;
Hamit ise,
formsuzluğu,maç eksikliği gibi sebeplerin yanında statik
ve ağır oyun tarzı ile Engin Baytar kadar kolay adam eksiltemediğinden sağ
kanatta beklenen katkıyı sağlayamadı.
Sezon başında Galatasaray ''rüya takım'' ilan edilirken,
''We are the Champions'' şarkısı ile bilinen Queen'in rahmetli solisti Fredy
Mercury'nin mezarını Şampiyonlar Ligi Kupası ile ziyaret etmenin planlarını
yapanlar bile oldu!
Galatasaray, kağıt üzerinde transfer Şampiyonu olsa da,
işin gerçeği,
Avrupa'da işler,
hiç de iyi gitmedi.
***
2-İdeal Kadro henüz oluşmadı.
''Adnan Oktar'ın bayan müritlerine''ne bile sorsanız size geçen sezonun
ideal Galatarasay 11'ini aşağıdaki gibi sayarlar;
Muslera,Ujfalusi,Semih,Eboue,Hakan Balta,Selçuk,Melo,Emre Çolak,Engin
Baytar,Baros,Elmander.
Bu sene bırakın ''Yavru Kurtlar''a (''minik izci''lere),
Fatih Hoca'ya bile sorulsa ideal bir kadro sayabileceğinden
şüpheliyim.
Bu ifade kesinlikle Fatih Terim'e bir gönderme değil, tamamen durum
tespitidir ve Galatasaray'da sezon başından bu yana ''kale haricindeki tüm
bölgelerde'' arayışlar,''deneme ve yanılmalar'' devam etmektedir.
***
3-''Eski''lerdeki değişiklikler(i),
Geçen sene ki Şampiyonluğun baş aktörleri ve sezonun açık ara en iyi
oyuncuları olan Melo-Selçuk ikilisinin formsuzlukları,
Engin'in ''yedi ölümcül günah''ın altıncısı olan Ira'nın, yani Öfke'sinin
önüne geçememesi kaynaklı uzun ''sürgün'' cezası ve buna bağlı eksikliği,
Baros'un iş adresinin ''TT Arena tribünleri''olarak değişmesi,
bazılarına göre, Elmander'in ikinci plana atılmasına bağlı isteksizliği ve
sakatlık sebepli ''vuruş güçsüzlüğü'',
ve ''deplasman golcüsü'', ''kötü gün kurtarıcısı'' Necati'nin vefa nedeniyle
Eskişehir'e satılması olarak sıralayabiliriz.
***
İzleyenleriniz, Ata Demirer'in Eyvah Eyvah'ta kullandığı meşhur ''senden
ötürü'' repliğini hatırlayacaktır.
Galatasaray'lılar son zamanlarda alınan sonuçlardan mutsuzdur ve değişik
şekillerde ''senden ötürü'' demektedir.
Buradaki ''sen'', sezon başında yaratılan rüya takım olgusu ve Şampiyonlar
Ligi'nde ki beklentilerin ''görece'' karşılanamamış olması nedeniyle,
bu sonuçlarda pay sahibi olan her türlü sebebi ve kişileri kapsamakta
olup, ''sembolik'' bir nitelik taşımaktadır.
O halde, ''Doğru Yol''u bulmak istiyorsan,
mazeretlerden sıyrılarak, özeleştiri yapmaktan vazgeçmemeli,
hatayı, gol kaçıranlardan ziyade, biraz da yaptığın seçimlerde,
dolayısı ile kendinde aramalı, zamanında '' (AC)Milan''da yaptıklarını
diğer ''Milan''larda tekrarlamamalı,
ve eldeki kaynakların tamamını, verimli şekilde kullanmalısın.
Gol yemenin önüne geçemiyorsan, daha fazla gol atmalısın.
Bir çok farklı denemeye rağmen hala gol atamıyorsan,
denediklerinin yerine denemediklerine şans tanımalı ve onları
oynatmalısın.
Daha açık söylemek gerekirse, geçen sene Galatasaray'ın en pahalı
futbolcusu durumunda olan ''pişkin'' Riera hala forma şansı bulabiliyorsa,
bu şans Baros'a da verilmelidir.
Sonuçta fırsat eşitliği kavramı, adaletin temelidir.
***
Özetle sevgili okur,
Geçen sene Galatasaray daha fazla pres ve ayağa pas yapıyor;
çok daha az gol pozisyonuna girmesine karşın, daha fazla yüzde ile gol
atıyordu.
Bunun iki temel sebebi, birbirini tamamlayan oyuncu seçimleri ve takım
olabilme becerisi idi.
Bu sene bu özellikleri pek göremiyoruz.
Bir kısmınız bu yazıda Fatih Terim ve teknik kadrosunu eleştirmem nedeniyle
bana kızsa da, unutmayalım;
dost acı söyler...
***
Yukarıda anlatılanlara katılmayan sevgili okur,
tüm eleştirilerime karşın, İmparator ve güzide ekibinin Galatasaray'ımızı yine
kıvanç duyacağımız günlere taşıyacağından hiç şüphem bulunmamakta.
Dolayısı ile yazımı, ''Che''nin çok sevdiğim ünlü sözü ile bitirerek asıl amacımı
netleştirmek isterim;
''Gerçekçi ol, imkansızı iste''...
Sevgi ve saygıyla,
Emrah Yolaç