Son 20, 30 sene içinde futbola dair çok şey değişti.

Liberolu sistemden tandeme,

3 hakemden 6 hakeme,

3-5-2’den 4-6-0’a,

sadece hücum eden 10 numaralardan çift yönlü oyun kuruculara,

adam markajından alan savunmasına,

dar bütçeli vakıf kulüplerden 500 milyon € luk holdinglere,

mahalle arasından borsaya…

Popüler ifadeyle ve özetle futbol dev bir endüstriye dönüştü...

Bununla birlikte, geçirmekte olduğu transformasyona rağmen, Dünya’nın bir numaralı spor dalında değişmeyen şeyler de var…

Mesela, hala… 11 kişiyle oynanıyor.

Ceza sahasında yapılan faullere de hala penaltı cezası veriliyor.

Ve hala rakibini ciddiye almayanlar, kaybediyorlar…

Tıpkı dün akşam Galatasaray ile1461 Trabzon arasında oynanan Ziraat Türkiye Kupası 5.tur karşılaşmasında olduğu gibi…

Tıpkı 1461 Trabzon Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay’ın maç sonunda ‘’Galatasaray bizi yeterince ciddiye almadı’’ dediği gibi…

Tıpkı 1800’lü yıllarda ünlü Alman Filozof Nietzsche’nin ‘’doğa bize aldırmadığından, doğanın ortasında kendimizi öyle rahat hissederiz ki…’’ dediği gibi…

Bakınız…

1461 Trabzon oyuncularının toplam ederi yaklaşık olarak 4.125.000 €.

Dün akşam Galatasaray’da oynayan oyuncuların değeri ise yaklaşık olarak 47.200.000 €.

Matematiksel olarak bakacak olursak sonuç elbette 47.200.000 €  > 4.125.000 €’ dur.

Ancak maç sonucuna yani 1461 Trabzon’un Galatasaray’ı kendi sahasında 2-1 yenerek kupadan elemesine bakacak olursak sonuç değişir, 4.125.000 € >47.200.000 €  olur. 

Galatasaray’ lı futbolcular da kağıt üzerindeki matematiksel şanslarına güvenerek yeterince mücadele etmemiş ve kaybetmişlerdir.

Ligde Sivasspor deplasmanına kadar haftalarca ‘’uyuyan güzel masalını oynayan’’ asları yüzünden çok önemli puanlar kaybeden Galatasaray’da, kupada mücadele eden yedek oyuncularına rağmen kolay gol yeme alışkanlığı ve konsantrasyon problemleri devam etmektedir.

Dün akşam ki maçta, son 15 dakikada Galatasaray inanılmaz bir baskı kurmuş, birçok topu direkten dönmüş ve bir o kadar da net gol pozisyonu kaçırmıştır. Ancak önemli olan asıl nokta maçta skor 2-1 olana kadar Galatasaray yakasında futbol adına ortaya bir şey konulmamış olmasıdır.

Daha önce de olduğu gibi Hamit, Ceyhun, Çağlar, Sabri, Engin (son 15 dakika hariç),Elmander ve Emre Çolak yine vasatın altında kalmış, Cris kritik defans hatalarıyla takımının gol yemesine sebep olmuştur. Galatasaray’ın ‘’yedek takımı’’ sınıfta kalmıştır!

‘’Kupada yedeklerden faydalanarak rotasyon yaparım’’ stratejisi, genel geçer olarak doğrudur. Ancak Galatasaray’ın maç kadrosuna giren ilk 18 oyuncusu dışında kalan ‘’verimsiz yedekleri’’ özelindeki kadro Şampiyonlar Ligi, Süper Lig ve Türkiye Kupası’ndan oluşan üç kulvarda, iki farklı takım çıkartmak için yeterli değildir.

Son iki senede üst üste iki kez kupadan elenmek ve bu sene ikinci Lig takımına boyun eğmek elbette Galatasaray’a prestij kaybettirmiştir ancak kalan iki kulvar Galatasaray için çok daha önceliklidir.

Kupanın devre dışı kalmasıyla bana göre artan Şampiyonluk ihtimali ve Şampiyonlar Ligi’nde ilerleme olasılığı gelecek için çok daha fazla önemsenmelidir. Şampiyonlar Ligi’nde son 16 takım arasına kalmayı başaran dev rakiplerin bütçe büyüklükleri, kadro kaliteleri ve oyuncu sayılarına bakıldığında Galatasaray’a kıyasla arada ciddi farklar olduğu görülecektir. Aradaki bu farklar kapanana kadar her alanda birinciliği beklemek saf dilliliktir. Kendi Ligi’nde liderliğini sürdüren ve Şampiyonlar Ligi’nde Şubat ayını görecek olan Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray başarılıdır. Sonuç olarak Kupa’dan elenmek Dünya’nın sonu değildir.

Ancak unutulmamalıdır ki dün akşam ki oyuncu grubu Fatih Terim’e ‘’tesbih alışkanlığı’’ kazandırmıştır.

Kendisinin de belirttiği gibi değişim, devre arasında daha kaliteli ve çok daha istekli oyunculara yatırım yaparak devam ettirilmelidir.

Galatasaray’ın Türkiye Kupasından elenmesi vesilesi ile Fenerbahçe derbisi öncesinde durumu yine büyük üstat Nietzsche’nin sözünü Galatasaray’a uyarlayarak özetleyelim… 

‘’Beni öldürmeyen her şey beni güçlendirir’’ !

Sevgi ve saygıyla

Emrah Yolaç /www.emrahyolac.com