Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Yıldız Sandıklarımızı Satmalıyız
 Eyl
29
 2014

Galatasaray’ın borç batağında olduğu bir gerçek.

 

Riva asla satılmamalı. Galatasaray’ın elinde ki en büyük mal varlığını satmak, son çare olmalıdır. Canaydın dönemlerinde de maddi sıkıntılar ile boğuştuk. Bunu akla dahi getirmedik.

 

Bugün Riva’yı sattık, yarın yine mali zorlu dönemlere girince de Galatasaray’ı mı satalım? Geçen bu konu hakkında bir makale yazdım.

Orada mecazi yorumda bulundum. Ben Galatasaray’ın satılmasını istemediğimi anlattım ama bahsettiğim olay gidişatın bu yönde olduğudur. Satılan Avrupa da bir çok kulüp başarılı olabilir belki Galatasaray satılsa inanılmaz başarılar yakalayabilir ama Galatasaray zora düştüğünde müdahale edecek kimse kalmaz. Yok olur gideriz.

 

Galatasaray halkındır. Halk takımıdır. Satılamaz.

 

Hiçbir Galatasaraylının yazmadığı kadar yazıyorum.

Galatasaray’ın bu dönemde, futboldan anlayan, otoriter, liderlik vasfı olan ve dinamik bir başkana ihtiyacı var. Tabi futboldan anlayan bir başkan ve yönetim olmalıdır.

 

Bu yılı kurtarmak için 3 aydır takımı zerre kadar ileri taşıyamamış, sistem ve taktik konusunda ki bilgisizliğini herkese göstermiş Prandelli’yi gönderip, Ersun Yanal hamlesini yapmak tek çare gibi gözüküyor.

Tutarsa tutar, tutmazsa sezon sonu yeni bir yapılanmanın içerisine girilir. Aylar önceden yeni hoca arayışları gizli saklı başlatılır. Takım sezon sonu bir isme emanet edilir.

 

Galatasaray zaten sezon sonu borçlarını kapatabilmek için, elinde ki ciddi futbolcuları satmak zorunda. Galatasaray’ın tek kurtuluşu bu.

Başka bir çözümü olan varsa söylesin?

Sponsor anlaşmaları, buraya kadar… Bundan sonra da bu tür anlaşmalar çok şeyi değiştirmez. Bu sebepten ötürü, para eden futbolcuları satmaktan başka bir çare yok.

 

Yani Galatasaray sezon sonu bir revizyona gidecek. Gitmesi de lazım. Tek çare bu. Başka türlü maddiyat yönünden ayağa kalkamaz.

 

Gelelim çözümün ne olduğuna…

Çözüm yolu basit ama akıllı ve futboldan anlayan insanların yapacağı iş. Futbolu bilen adamlar ile bu yolda yürümek gerekiyor.

 

İlk etapta futbolcuların maaşında bir indirime gidilmesi gerekiyor. Yerli yabancı herkes için bu geçerli. Eğer Felipe Melo, 3 milyonlardan 2.300’lere kadar maaşında indirime gittiyse, diğer futbolcularda gidecekler. Başka bir çare yok.

Sneijder 4.500 milyon euro civarında rakamlara oynuyor. Galatasaray’ın bir futbolcuya bu kadar para verme lüksü yok.

Sahada yürüyen Selçuk 3 milyon euroya yakın paralar alıyor. Burak Yılmaz’da aynı şekilde öyle…

Böyle yaparsan batarsın tabi…

 

Tabi konuyu daha açmak gerekiyor. Bahsettiğim adamlar, sezon sonu satılması gerekenler. Yani çözüm yolu kısa değil.

Ben yola devam edilecek ve transfer edilecek futbolcuların maaşlarının ve maliyetlerinin az olmasını öneriyorum. Forma aşkı, ruh ve akıl gerekiyor.

 

Galatasaray sezon biter bitmez;

Sneijder’i, Selçuk İnan’ı, Burak Yılmaz’ı, Dzemaili’yi, Bruma’yı ve Telles’i başta satmak zorunda. Pandev ile de sözleşme yenilenmemeli.

 

Bu futbolculardan mutlaka bir gelir edilmelidir.

 

Bruma’nın, göz boyamaktan başka bildiği bir iş yok. Topu alıyor, atletizmci gibi konuşuyor. Adam geçiyor. Fakat ne şut atıyor, ne de pas. Ne duran top atıyor, nede topa vurmayı biliyor…

Takım oyuncusu değil. Bireysel futbol oynuyor ama onu da beceremiyor. Tam bir klasik göz boyayan siyahi futbolcu.

 

Selçuk İnan’ın saha da yaptığı işi, Yekta’da yapar. Hatta alt yapıdan genç bir çocuk koy, o da o kadar oynar. Selçuk’un artık kendine geleceğini düşünmüyorum. Hâla ilk yıl oynadığı futbolun ekmeğini yiyor.

Sneijder verimli. Çoğu zaman iyi oynuyor ama 4.5 milyon alacak adam değil. Bu paraya yazık günah. Bu parayı ona Rus ve Katar takımlarından başkası vermez. Verir aslın da, bir de biz veririz…

Başka veren olmaz.

 

Çöpe atacak paramız yok. Borç gırtlağı geçti. Çözüm aramak zorundayız. Sneijder’in maliyetinden kurtulmak zorundayız.

En makul fiyata satılmalıdır.

 

Burak’a gelince, samimi söylüyorum alt yapıdan bir genci düzenli olarak 5 maç oynatsak, Burak’dan daha iyi olacağına inancım tam.

Ofsaytta kalmaktan başka bir şeye yaradığı yok. Bugün Anadolu kulüplerinin santraforları dahi, gelip Galatasaray forması giyse Burak’dan daha verimli olur.

 

Dzemaili de boşa kontenjan. Çok iyi olsa Napoli bırakmazdı. Üstelik 2 milyonlara… Fransa ve Hollanda takımlarından çok ucuz fiyatlara, Dzemaili’nin 2 gömlek üstünde adamlar almak mümkün. Örnek verelim; Beşiktaş Atiba’ya para mı verdi?

 

Telles’e gelince, yaşı genç olabilir. Bilekleri de iyi olabilir. Zerre kadar sağ ayağı yok. Riera geliyor aklıma, o da öyleydi… Tabi sebebi bu değil.

Brezilya adamlarının piyasası var. Yani borç batağındayız ve satmak zorundayız. Ayrıca Telles bulunmaz hint kumaşı değil.

Bilekleri seri ama aynı şeyi hızı için söylemek doğru olmaz. Çok hızlı bir adam değil. Galatasaray’ın sol bekine ilaç mı oldu? Bence hayır.

Onun oynadığı futbolun daha iyisini orada Tarık Çamdal zaten oynuyor. Telles maliyeti bakımından da zarar. Beşiktaşlı Motta’dan farkı nedir? Yada İsmail Köybaşı dan?

 

Gelelim diğer futbolculara;

Aydın Yılmaz, Gökhan Zan, Yasin Öztekin, Umut Bulut, Hakan Balta, boşa maaş alan alt yapıda ki Engin ve Sabri…

Bunların hepsi gönderilmelidir. Galatasaray bu adamlara para vererek, çok büyük bir maddi yükün de altında kalıyor. Bunların takıma zerre kadar faydası yok, olmaz da… Alt yapının sol bekleri Hakan Balta’dan daha iyi. Gelelim Umut’a; Umut Bulut Galatasaray’a ne veriyor? Bulunmaz Hint kumaşı mı?

 

İşte sorun bu kafada.

Bu kafa, maddi olarak kalkınma yaşayamaz. Bu adamlara para vererek, bu borç batağından çıkacağımızı düşünen var mı?

 

Bunları satıp, göndermekten başka çaremiz yok.

 

Ayrıca, herkesin düşündüğü gibi öyle Bruma’ya, Sneijder’e kimsenin 10 milyon eurolar vereceğini sanmıyorum.

Bugün Muslera’yı satsak, 15 milyon euro verecek bir takımın çıkacağını sanmıyorum. Rus ve Katar kulüpleri hariç…

Belki Avrupa da birkaç yıldır başarısız olan bir dünya devi verir. Ben pek sanmıyorum çünkü Galatasaray düzeyinde ki bir takımın kalecisine kimse 15 milyon eurolar vermez.  Boşuna kendimizi kandırmanın ve avutmanın da bir anlamı yok. Gel gelelim ki, Muslera satılacak en son adam. Ne kadar zorda kalırsan kal, en son çare olarak görülmeli.

Oyuncu bulursun ama kaleci bulamazsın. Mondragon’dan sonra koca Galatasaray kalesini emanet edecek bir kaleciyi yıllarca bulamadı. Şimdi bulmuşken de göndermek olmaz.

 

 

Peki, bu adamlar satılırsa başarı gelir mi?

Gelin bunu konuşalım…

 

2011-2012 sezonunu hatırlayalım. Elmander’li, Melo’lu, Emre Çolak’lı, Hatta dönemin Engin Baytar’lı o kadrosunu gözler önüne getirelim. Tabi, Ujfalusi’li savunmayı da unutmadan… Performansı üst düzey olan Eboue’li kadrodan bahsediyorum hani…

 

O futbolu beğenmeyen var mı? Yetersiz diyene dahi saygım var peki o sezon ki futbolu beğenmeyen var mı?

 

Eboue 3.5 milyon euroya gelmişti. Bugün Yasin Öztekin’e 2.5 milyon euro veriyoruz.

Ujfalusi neredeyse bedavaya geldi… Melo için de aynısını söyleyebiliriz. Elmander’de bedavaya geldi. Yani Galatasaray topu topu o sezon sıfırdan kadro kurmasına rağmen transfere sadece 9 milyon euroya yakın bir para harcadı.

Demek ki;

Sneijder, Bruma ve Telles olmasa da, karalar bağlamanın bir anlamı yok. Selçuk deseniz zaten eski formunda değil, olmayacakta…

Yapılacak iş, yeni bir Eboue bulmaktır. Yeni bir Elmander getirmektir.

Yapılacak iş, bonservisi elinde olan futbolculara yönelmek ve bu isimlere yıllık 2.5 milyon euronun üstünde para vermemektir. Başka bir çaremiz maalesef yok.

 

 

Ayrıca, bu fikrime katılmayan her Galatasaraylıya saygım sonsuz. Fakat şunu da net bir şekilde söylemek istiyorum;

Bu anlattıklarıma ve bu çözümlerime rağmen, Galatasaray yine borçlarını kapatamıyor. Yani çare dediğim bu yöntem dahi Galatasaray’a yetmiyor. Benim çözümüm  borçları sadece azaltıyor ve rahatlatıyor.

Tabi büyük bir çözüm olduğuna inanıyorum ama daha dünya kadar borcun olduğu gerçeğini de saklayamayız.

 

Yani hem bu futbolcular kalsın, hem futbolcu transferi isteyelim, peki borçları ne ile kapatacağız? Para basma makinesi mi icat edeceğiz?

 

Gerçekçi olmak zorundayız.

Dünya kadar borç var. Ekonomik sıkıntıdayız. Futboldan anlayan insanlara ihtiyacımız var.

 

Ersun Yanal’a da değineyim, bu yıl için bir hamle olabilir diyorum. Büyük bir iş başarırsa devam edilebilir. Fakat başaramazsa da dünyanın sonu değil.

 

Zira, işte o zaman yeni bir Bilic bulmamız da kaçınılmaz bir gerçek. Tipik Beşiktaş örneği canlı canlı önümüzde duruyor.

Bilic elindeki kısıtlı imkanlara ve zorluklara rağmen, davranabildiği kadar akıllı davranıyor. Liderlik vasfı var ve saha kenarında güven veriyor. Şu anı söylemek gerekirse, yönetim ve başkan olarak da Beşiktaş gerçekten eskiye bakılarak büyük derecede şanslı…

Yani biz de yeni bir Bilic bulabiliriz. Karamsar olmanın bir anlamı yok. Gerets örneğini de hatırlayalım.

Anlatmak istediğim, maddi ve kısıtlı imkanlar ile ve hatta çok kısıtlı kadrolar ile büyük işler yapılabilir. Önemli olan burada akıldır ve futboldan anlamaktır.

Dünya kadar paran olsa akıl ve bilgi olmadıktan sonra kar etmiyor.

 

Galatasaray’ın sezon sonu çoğu futbolcusunu satmaktan ve Elmander örneğinde olduğu gibi bonservisi elinde olan futbolculara yönelmekten başka hiçbir çaresi yoktur.

Savaşan futbolcu olsun diyerekten, Mustafa Sarp'a benzeyen adamları getirmekte tabi ki anlamsız... Bu yüzden de işi bilen adamlar ile çalışılması gerekiyor.  

 

 

Büyük Galatasaray’ın büyük taraftarına sevgilerimle…

 

 

 

 

 





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2016
  2015
  2014
  2013
  2012
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...