04
2014
Borç için de batmakta olan bir Beşiktaş vardı bundan tam 3 sene önce...
O Beşiktaş seçime gideceği an, bir çok aday çıktı. Adayın çok olmasının sebebi, camianın birilerinin arkasında durması ve kimsenin kendi menfaatlerini o an için düşünmemesiydi…
Adaylardan biride Fikret Orman’dı.
- Her başkan adayı, başkan olursam Beşiktaş’a şunu bunu getireceğim diye uçarlarken, Fikret Orman her yerde enteresan açıklamalarda bulunuyor ve Beşiktaş’ta önceliğin borç ödemek olduğunu anlatıyordu.
Beşiktaş’ın yıldız alacak parası yok diyor ve bonservisi elinde olan futbolcular ile görüşeceklerini söylüyordu.
‘Medyada yazılan isimlerin birini alsak Beşiktaş’ı kapatırlar’ deyip duruyordu Fikret Orman… Beşiktaş’ın borçlarını her televizyon kanalında belgeler ile anlatıyordu. Nasıl bir hoca getireceğinin sinyallerini de vermiyor değildi…
Fikret Orman geldi. Taraftarlar en iyisi bu dedi ve sahip çıktı. Fikret Orman akıllı davrandı. Gerek otoriter duruşu ve liderlik vasfının yeterli olması, gerekse de kafası çalışan biri olması, Bilic’i getirerek hoca konusunda çok doğru bir seçim yapması ve Bilic’e sahip çıkması, Bilic ile futbolcuların arasında çıkan ufak veya büyük pürüzlerde her zaman Bilic’den yana olması, Beşiktaş’ı bu günlere getirdi…
- 3 sene önce Kadıköy’de şampiyon olan, Avrupa’da 2 yıl üst üste başarılar elde eden Galatasaray, bugün batma eşiğine geldi. Şampiyonluk daha ligin başında Galatasaray kazansa da kazanmasa da hayal oldu.
- Oysa ki Beşiktaş, bugün şampiyonluğun en güçlü adaylarından.
- Sneijder’li Galatasaray batıyor, Olcay Şahan’lı Beşiktaş şampiyonluğa koşuyor.
BEN GALATASARAY’I HERKESE ANLATTIM AMA BİR TEK GALATASARAYLIYA ANLATAMADIM
- Herkes transfer istiyor. Torres’i istiyor. Eto’yu istiyor. Kimsenin nasıl takım olurum diye düşündüğü yok. Kimse borçları nasıl kapatırız diye plan yapmıyor.
- Galatasaray taraftarının hiç birisi çözüm aramıyor. Herkes bu takımdan hâla ümitli sanırım. Gerçekten yazık. Takip ettiğim kadarı ile ne yazık ki, Türkiye’de en son futboldan anlayan taraftar grubu Galatasaray taraftarıdır.
Tıpkı ultrAslan gibi...
Galatasaray kötü giderken, göz göre göre kaosun içine girilirken, herkes susuyor. Fakat Arena’da takım 0-1 mağlup duruma düşünce herkes istifa diye bağırıyor. Galatasaray 2 gol atıp kazanıyor. Taraftar alkışlar ile şak şak şak sesleri ile takımı uğurluyor.
CAHİLLİK bu olsa gerek.
Eğer futbolcularının savaşmadığını görüyorsan. Hocan da iş yoksa. Yönetim bitmişse. Camianda başkan çıkmıyorsa;
Senin adın da ultrAslan ise, çıkacaksın Galatasaraylıların sesi olacaksın. Bugün anketler ortada Galatasaray taraftarı Haluk Ulusoy’u istiyor. Gerekli baskıyı yapacaksın. Arkasında duracaksın ve başkanlık için bu adamı ikna edeceksin. Zorlayacaksın arkadaş !
Sen sus pus köşende salata gibi izlersen, olacağı bu. Adamda çıkıp böyle bir sorumluluğu neden üstlensin.
Galatasaray’ın en büyük sıkıntısı, bu ultrAslan diye kendini adlandırmış cahil ve zerre kadar futbol bilgisi olmayan taraftar topluluğudur.
- Bugüne kadar kurulalı 10 yılı geçmiş ama 10 tane adam gibi beste zor bulan bir topluluk. Oysa ki bütün Anadolu kulüpleri bile yılda 3-4 beste ile sezona girerler.
Bu ultrAslan denen menfaatçiler ve Galatasaray’a her seçilen yönetimin para ile susturduğu topluluk, tribünler de hâla her maç 3’lü çekerek taraftarlık yaptığını sanıyor.
- 1 maçta 60 tane 3’lü çektiren tek taraftar grubu sanırım bu cahiller olsa gerek.
Üniversiteli genç ve başarılı kafası çalışan gençler olmasa, sanırım koreografi şovda yapamayacaklar. Olur da bu kadar olur.
Sadece ultrAslan’a da suç bulmuyorum. Galatasaray taraftarını al, ultrAslan’a vur.
- Şimdi eleştirileceğim belki ama zaten doğru söyleyeni 9 köyden kovdukları için, pekte şaşırmayacağım. Birileri hâla Aysal’ı koruyadursun, ben gerçekleri yazadurayım diyorum…
Evvela herkes şu soruyu kendine sorsun; Fatih Terim gittikten sonra Ünal Aysal’ın Galatasaray’da ki tek bir tane başarısı var mıdır? Varsa nedir?
Ünal Aysal Galatasaray’da borçları kapatabilmiş midir gibi soruları da daha sonra kendinize sorursunuz, Aysal konusun da kim haklı kim haksız, ben mi doğruyum yoksa Aysalcılar mı o zaman beni anlamış olursunuz
- Şimdi yapılması gerekenlere gelelim.
Evvela bu ihtiyar heyeti, yani bizim ihtiyar başkan adaylarımız Galatasaray’ı hiçbir yere götüremez. Biri 74, diğeri 77 yaşında…
Bunlar gelecek vaat etmeyen adamlar. Biri diyor ki; zor günde elimi taşın altına sokmak istedim de inşallah başka adaylar da çıkar.
Diğeri diyor ki; Alp bey tek başına seçime girmesin diye aday oldum.
- Yani bunlar başkan adayları çıksın diye aday oldular. Kaybedeceklerini biliyorlardı ama ne enteresandır böyle beyin yoksunu bir camia kimseyi zorlayamadığı için, destek veremediği için, koca Galatasaray ihtiyarlara kaldı.
ÇARE BU TARAFTARIN AKLINI BAŞINA TOPLAMASINDAN GEÇER
Galatasaray taraftarı yeni yönetimi de istifaya zorlamalıdır. Yeni başkanı da… İstifa derken seçimden bahsediyorum.
Yeni gelecek başkan Prandelli denen futbol cahilini bir an önce kovmalı, Ocak ayın da yıldız futbolcuları satmalı, para harcamamalı ve Mayıs 2015’e seçim kararı almalıdır. Ayrıca iyi bir Galatasaray bırakmalıdır.
Bunun tek yolunu sizlere anlatacağım… Zira Galatasaray Mayıs 2015’de bir seçime mutlaka gitmelidir. Aksi halde değil Riva, bu zihniyet Galatasaray’ı satmaya kalksa, yanlış yere satar…
İhtiyar nede olsa, ne yapsa yeridir
OCAK AYINDA FUTBOLCULARIN ÇOĞU SATILMALIDIR
- Galatasaray Ocak ayında bir revizyona gitmek zorunda. Evvela Prandelli direk şimdiden yollanmalı. Takımın başına geçecek bir adam buluruz. Sorun değil. Galatasaray bunlara alışık. Bülent Ünder’lere, Tugay’lara, Hagi, Cevat Güler ve Bülent Korkmaz’lara alışık…
- Yani sözleşmeli personel bulmak, taşeron bir antrenör Galatasaray’da kolay bulunur. Maksat sahaya adam gibi taktikle çıksın da, sezon sonuna kadar bu İtalyan futbol fukarasından kurtulalım daha iyi sonuçlar alalım olmalı.
Ocak ayında 3 rakam aşağı, 5 rakam yukarı Sneijder başta olmak üzere para eden ne kadar sözde yıldız varsa satılmalıdır.
- Mesela;
Sneijder, Telles, Chedjou, Selçuk İnan, Burak Yılmaz, Bruma ve Eboue gibi adamlar mutlaka satılmalı.
Sadece Semih gibi, Muslera gibi alternatifi olmayan isimler satılmamalıdır.
- Ayrıca Yasin Öztekin gibi yeni alınan birkaç futbol beceriksizi isimler başta olmak üzere, Sabri, Hakan Balta, Gökhan Zan, Aydın Yılmaz ve Engin Baytar gibi bu takım da neden tutulduğunu anlayamadığım bir çok isimle de yolların ayrılması mutlaka şart.
- Hem bu adamları satmayalım deyip, hem Torres’leri isteyip, hem de borçları kapatalım diyen o muhteşem futbol bilgisi olan Galatasaraylı kardeşlerime sormak istiyorum, başka bir çözüm biliyorlar ise yazsınlar biz de okuyalım…
Çare yok!
- Evvela, zaten bu sene bir şey olacağı yok bu takımın ve bu hocanın…
- İkinci yarı Galatasaray kadro kurmakta da sıkıntı yaşamaz.
Kale de Muslera yine oynar.
- Sağ bek Veysel , sol bek Tarık, stoper de Semih’in yanına Koray Günter veya başka bir genç, göbekte Melo ve Yekta, sol açıkta Emre Çolak, sağ açıkta Olcan Adın, ilerde de Umut Bulut ile beraber alt yapıdan genç bir santrafor forma giyebilir. Ya da Furkan da olabilir.
- Yani Galatasaray bu futbolcuları satsa, ikinci yarı da bu takım ile sahaya çıksa emin olun bundan daha iyi mücadele eden bir Galatasaray izleyeceğimiz kesindir. Yenilirse de yenilir. Zaten bu kadro da yeniliyor.
Arkadaşlar; Galatasaray’ın Sneijder’e yıllık 4.5 milyon euro verme lüksü de yok parası da yok. Kimse kusura bakmasın.
- Galatasaray kadrosunda ki futbolcuların birçoğuna Beşiktaş modeli uygulamalıdır. Yani hiçbir futbolcusunu 2.2 milyon euronun üstünde oynatmamalıdır.
Yoksa Galatasaray batacak. Zaten batıyor da…
- Sorarım sizlere, Sneijder’in Galatasaray’a verdiği katkının daha fazlasını Olcay Şahan Beşiktaş’a veriyor mu vermiyor mu?
- İtiraz edenler istatistiklere de bakabilir, sahada ki futbollarına da…
Bruma’ya gelince, tam bir Anadolu kulübü futbolcusu. Yani eski Akhisarlı Niasse’den farkı nedir arkadaşlar?
Adam iyi çalım atıp, hızlı koşuyor olabilir. Zira ne şut atmayı biliyor, ne pas vermeyi, ne takım oyunu oynuyor, ne de orta açmayı biliyor ve hatta nede duran top atmayı…
- Bruma klasik göz boyayan oyuncu modeli. Herkes siyah ve bilekleri iyi diye bir şey olacağını sanıyor ama hiçbir şey olmayacak merak etmeyin. Bir futbolcu 15-16 yaşına kadar gelişir. Ondan sonra üstüne çok fazla bir şey koyamaz. O futbolcunun ne yapacağı o yaşlarda kafasında vardır. Attığı şuta kadar ayakları da oturmuştur. Yani Bruma sadece göz boyayan bir adam. Satılması daha doğru olacak. Bu adama 12 milyon vererek çok ciddi bir yanlış yaptık.
- Selçuk’a gelince, kimse arkasında boşu boşuna durmaya kalkmasın. Tamam şurada oynuyor da burada oynatmışız falan geçin bunları.
Bir adam 2 yıl boyunca her aldığı topu yana ve geriye oynar mı? Ne alakası var mevkisi ile. Avrupa da bütün kulüplerin ciddi oyuncuları böyle bir duruma düştüğün de kulüpler futbolcusunun bittiğini kabul eder. Selçuk genç değil 30 yaşın da…
- Maalesef artık bitti. Bundan sonra oynamaz. Galatasaray’ı kafasında bitirmiş. Geçen yıl satın da Nuri’yi veya Hakan Çalhanoğlu’nu alın diye yalvardım ama 7 sülaleme küfür yedim. Sakalım yoktu sözümü dinletemedim…
- Galatasaray Selçuk’u 3 veya 5 demeden iyi bir rakama satmalıdır. Aynı şey, Galatasaray taraftarının %80’inin sevmediği Burak Yılmaz için de geçerli…
Bu adamlardan Galatasaray’a gelecek yarar geldi ama bundan sonra bitmiştir. Ne yarar gelir, ne fayda. Adamlar artık umutsuz. Taraftar da umutsuz. Bitirmişler akıllarında iyi futbol oynayacaklarına kendileri de inanmıyor. Israr etmek anlamsız. Hem kulüp hem futbolcular için iyi olan yolların ayrılması. Tıpkı Arda Turan gibi düşünün. Kalsaydı bitecekti. Gitti efsane oldu. Biz Türk kafa yapısı bir adamı 15 yıl takımda her şeye rağmen tutmak.
- Oysa Avrupa da en iyi futbolcularını bile kulüpler iyi paraya satıp daha iyisini alma derdindeler. Biz Selçuk’u iyi günde satıp, üstüne 5 milyon euro koyup şu adamı alalım dediğimiz de, Selçuk’u 40 milyondan aşağı satmayalım diyen taraftarlarımızın sayısı %80’ler de…
- Buyur sat bakalım şimdi 6 milyon verecek çıkar mı?
PEKİ FUTBOLCULARIN ÇOĞU SATILDI, SEZON SONU NE OLACAK?
Olacak belli.
Bonservisi elinde olan, yeni bir Elmander bulunacak. Yeni bir Ujfalusi bulunacak. Yeni bir Eboue getirilecek.
Yeni bir Engin Baytar ve yeni bir Selçuk İnan’da bulunur. Yerli yabancı diye düşünmeyin. Mevki olarak da düşünmeyin.
Bahsettiğim olay, Galatasaray bedavaya nasıl Kadıköy’de şampiyon olacak bir takım kurduysa, yine kuracaktır. Pandevmiş, Dzemaili’ymiş, bunlar ile olacak iş değil. Galatasaray Terim’in ilk yılında yaptığı gibi heyecan verecek ve gerçekten hem bireysel hem de takım oyununu üst düzey oynayan çok kaliteli bir kadro kurmak zorundadır.
Bunu da yaparken yine söylüyorum;
‘Galatasaray’ın kendisine BİLİC gibi bir antrenör bulması lazım.’
- Kısıtlı kadrolar ve kısıtlı imkanlar ile büyük işler başaracak bir teknik adam Galatasaray’a şart. Yani hoca maddi olanakları bilmeli ve Galatasaray’ı o şekilde kabullenmeli.
Transferlere para harcatmamalı. Bedavaya adam aranılmalı. Bu yüzden de Galatasaray’ın sert ve otoriter bir hoca bulması gerekiyor.
- Kafası çalışan, oyunu iyi okuyan, Galatasaray’da saçma sapan taktikler ile sahaya çıkmayan bir hoca lazım. Prandelli ve Mancini gibi uzayı yeniden keşfedecek adamlara ihtiyaç yok.
Beşiktaş Bilic’i nasıl bulduysa, biz de o modelde bir hocayı öyle buluruz. Korkusuz ve cesur birisi olmalı. Hop oturup hop kalkmalı. Karakterli ve yenilgiyi hazmedemeyen birisi olmalı.
Gerets’i nasıl bulduysak, bu adamı da öyle buluruz.
Galatasaray’ın bundan başka bir kurtuluş yolu yoktur. Bırakın bugünlerde oynanan maçları, 3 maç yen 1 maç kaybet bir şey olacağı yok. Mayıs ayını düşünün artık ve geleceği diye çağrı yapıyorum tüm Galatasaray duyarlılarına…
- Hele bu takımın geleceğinden bu başkan adayları ile ve bu hoca ile özellikle bu sezon hâla umutlu olanlar var ise, boşa konuşmuşuz demektir.
Zaten ne çektiysek onlardan çekmedik mi?