27
2016
Hayatın boyunca Türk futboluna veya çalıştırdığın takımlara armağan ettiğin 1 tane genç oyuncu olmadı. Sadece sağında, solunda, önünde, arkanda, herkesin gördüğü bir adam var ise onlara şans verdin. Mesela Sinan Gümüş gibi.
Çalıştırdığın takımlara hep hazır adamlar aldırıp, milyon eurolarca borca soktun. Sen ayrılırken pisliğini temizlemek, o kulübün 2 senesini aldı.
- Hayatın boyunca balık adamdın. Sana balık adam dedi herkes. Beşiktaş’ı şampiyon yaptığında, Fener ve Galatasaray tarihinin en kötü dönemlerini yaşıyordu. Sivas ile yarışıp, Beşiktaş’ı zor şampiyon yaptın. O kadar balık adamdın ki, Sivas ile yarışırken bile Beşiktaş’a Yusuf Şimşek’i aldırdın ama hedefe güç bela vardın. Fabian Ersnt denilen yedek adamı, aynı anda 8 milyona aldırdın.
- Saçma sapan lafların bitmek tükenmek bilmedi.
Bana ON BUÇUK numara lazım derken, Tabata rezaleti de senin sayende gerçekleşti. Beşiktaş’dan sağlık sorunları var yalanları ile gönderilirken yüzün bile kızarmadı.Rezil ettiğin takımlarda istifa etmek aklından bile geçmedi. Sende o yüz yoktu. Kovulmayı tercih ettin. Fenerbahçe’yi çalıştırdığın dönemlerde ‘Mustafa Denizli Rezil Ettin Sen Bizi’ sesleri ile kovulurken de, yüzün gülüyordu.
3. Kulübeye elini dayayıp, takımın gol yerken sırıtman ve alt dudağını yalaman arsızlığının en büyük göstergesiydi.
Hoca falan değildin. Seni getirenler pişman oldu. Sadece balık adamdın. Bir şekilde yalanların ve dolanların ile bir yerlerde kendine yer edindin. İran dan, Azerbaycan dan, Rize den, güç bela gönderdiler seni. Allah kahretsin, dedi seni gönderenler arkandan…
- Döndün dolaştın yorumcu oldun. 5 para etmedi yorumculuğun. Kimse Mustafa Denizli böyle dedi diye seni ciddiye almadı. Hıncal Uluç, Erman Toroğlu gibi isimleri geçtik hadi, Ali Ece’nin yarısı kadar yorumculuk yapamadın. Saçma sapan yorumların vardı.
Fenerbahçe 2015’in yaz ayında, Yunan takımı ile bir eleme maçı oynarken, Yunan takımının kalecisi ceza sahası dışında topa eliyle müdahale etti. Hakem oyunu devam ettirdi. Hakem pozisyonu göremedim diye yorumlamıştı. Maç sonrasında Trt’de yorum yapan Mustafa Denizli; ‘Hakemin görmesine gerek yok, tribünlerden uğultu sesleri yükseldi. Demek ki tribünler görmüş. Hakem tribünlere kulak verip, kaleciye kırmızı kart göstermeliydi’ dedi.
Yani hakem, ev sahibi takımın taraftarlarının yuhalama seslerine göre hareket etmeli diyor Mustafa Denizli… İşte böyle SIFIR bir adam!
- Döndün dolaştın, bu sefer de Galatasaray’a geldin.
Geldin de hiç utanmadın. Beşiktaş’ı şampiyon yaptığında; ‘Beni Beşiktaşlı yapan en temel unsur abimdir’ dediğin sözleri hatırlayamadın bunamış kafan ile… ‘Uğruna her şeyimi feda edeceğim camia burasıdır’ dedin Galatasaray için. Bir anda en fanatik Galatasaraylı kesildin başımıza.
Korkaktın. Değişmemiştin. Atletico Madrid maçına gitmeyi bile düşünmedin. Gidip etrafında ki birkaç meslektaşına sordun ne yapayım diye. Git dediler. Sonra medyaya verdiğin demeçte; ‘Takım ile görüştüm. Onları yalnız bırakmamak için tribünden izleyeceğim’ dedin. O kadar korkaktın ki, İspanyol takımı seni 5’ler diye korktun. Maça neden çıkmıyorsun diye soranlara; ‘Bu camiada bugün imza atıp, yarın maça çıkmak olmaz’ diye saçmaladın.
Saçmalıkların bitmedi. Hemen ardından da niye geldin diye soranlara; ‘Bu takımın eksiği, artısı, gediği nedir çok iyi biliyorum’ dedin. Mancini Türkiye’ye belki de hayatında ilk defa ayak basarken, Juventus deplasmanına sadece 3 gün sonra çıkmıştı. Sen biliyorum, tanıyorum dediğin takımın başına hoca olacağın 1 haftadır belliyken, 4 gündür resmileşmişken maça çıkmadın.
- Senin saçmalıkların bitmez ki..
Sordular sana yanına niye yardımcı almıyorsun diye. ‘Benle çalışacak arkadaş ileri de antrenörlük düşünmeli’ diye cevap verdin.
- Ya sen kimsin arkadaş? Sen kimsin söylesene? Bu kepazelik hakkını sana kim verdi? Sen kendini ne sanıyorsun Mustafa Denizli? Sen hoca mısın? Sen Ancelotti misin? Sen bu güne kadar Mourinho, Guardiola yetirtirdin de bizim mi haberimiz olmadı?
Arsene Wenger misin? Capello musun?
Sen hangi yanında çalıştırdığın adamı hoca yaptın da bu lafı söyleme cüretinde bulunuyorsun? Senin çapın ne? Kaç kilosun efendi?
Galatasaray’a geldiğin günden beri, Galatasaray’ı rezil ettin. 4.5 milyon dolar para alacakmışsın 1.5 sene için. Sana o parayı verenin de aklına şaşayım emi !
Sen geldiğinden beri takım 1 adım olsun ileri gitmedi. Sürekli geri gidiyor. 1 tane oyuncuyu parlatamadın. Umut ısrarın sürdü, taraftarın zoru ile Sinan’ı oynattın. Beğenmediğimiz Hamza kadar bile olamadın. 4-5 puanlık fark varken, balık adamım diye geldin. Balık tutmadı bu sefer. Önce herkes arkasına bakacak dedin. Arkasına bakacak dediğin adamlar, arkasına bakınca şimdi Galatasaray’a göremiyorlar. 4’üncü bile olamayacaksın bu futbol ile…
13-14 puan fark yenir mi arkadaş bu takım ile? Muslera, Sneijder, Selçuk, Hakan, Carole, Burak, Sinan, Yasin, Chedjou, Denayer gibi adamlar 14 puan fark yer mi? Kafa kafaya gidersin, 3-5 puan arkalardan saldırırsın anlarız da, 14 puan fark yenir mi bu takım ile?
Koca Galatasaray’ın teknik heyeti olmazsa, yenir işte. Beyefendinin yardımcısı bile yok.
Galatasaray’ın bu durumdan kurtulması ve gelecek yıllarını kurtarması için yapılacak çözüm belli. Evvela Mustafa Denizli gibi yorgun, bitkin ve hocalıkla alakası olmayan adam ile yolların en makbul zamanda ayrılması lazım. En ama en geç lig biter bitmez, teknik direktör seçimi çok doğru yapılmalı. Galatasaray Avrupa da olmasa da, transfer yapamasa da, kendine güvenen ve meydan okuyacak bir hocayı takımın başına getirmeli.
Evvela elinde ki futbolcu kadrosu ne kadar kısıtlı olursa olsun iş yapabilecek bir hoca lazım. Gençleri parlatacak, yaz sezonunda yaptıracağı süper antrenman uygulamaları ile lig başından sonuna kadar sahanın her yerinde pres ile oynayan, sürekli koşan bir Galatasaray lazım.
Galatasaray’a kondisyon yükleyecek, istatistik takıntısı olan bir antrenör gerekiyor. Sürekli koşmayı futbol felsefesi edinmiş bir hoca lazım. Mesela Gerets, Fenerbahçe de o sezon dünya kadar yıldız varken Galatasaray’ı şampiyon yapmıştı. Hasan Şaş ; ‘Biz böyle idman yapmasaydık, şampiyon olamazdık’ demişti. Cihan Haspolatlı, Sabri, Orhan Ak, Ergün, Ayhan gibi adamlar ile Galatasaray şampiyon olmadı mı?
Galatasaray antrenör seçimini doğru yaparsa, seneye bütün olumsuzlukları lehine çevirir. Galatasaray’ın bu olumsuzluklar ile şampiyonluk yarışında olmasının tek çaresi de, savaşan ve sürekli koşan, kondisyonu çok iyi, takım ruhu çok iyi ekibi bir araya getirmesidir. Bunu da yapacak tabi ki teknik direktördür.
Mustafa Denizli gittiği zaman Galatasaray mecburen boşta olan teknik direktörlere yönelmek zorunda. Lakin Galatasaray’ı şanslı görüyorum çünkü boşta olan teknik direktörler hiç yabana atılacak adamlar değil.
Mesela RUDI GARCIA boşta. MARKUS GISDOL, MARCELO BIELSA, JULEN LOPETEGUI gibi isimler şuan bildiğim ve araştırdığım kadarıyla boşta. Hatam varsa affola. Lakin bu isimler, az önce yazmış olduklarımı ne kadar gerçekleştirir merak konusu. Yani Galatasaray’ın uzakta değil de, yakında araması gerekiyor sanırım bu dönemde, bu tip bir hocayı..
Aslında bende çoğu insan ile hem fikirim. Bence de en mantıklı isim Ersun Yanal gibi gözüküyor. Gerek vizyonu, gerek kariyeri ve gerek futbol anlayışı, Galatasaray’ın şuan en özlem duyduğu ve en çok ihtiyacı olduğu gerçekler.
Zaten Hamza Hamzaoğlu ile yollar ayrıldığında Ümit Karan da 360 kanalında açıklamıştı, futbolcular Ersun hocayı istiyorlar diye. Fakat bizim yönetim akıllı olduğu için, onlardan başkası bir iş bilmediği için, gidip bu Denizli’yi getirdiler. Umarım sezon sonu Ersun Yanal ile bir başlangıç yapılır.
Milli takım, Fener şampiyonluğu, Eskişehir’i iddialı konuma getirmesi, Trabzon’u her gittiğinde diriltmesi, Türk futbolunun bu kadar amatörler tarafından yönetilmesine rağmen sen gözde hocalarından biri olması, Ersun hocanın kariyerinin başarılı olduğunun en açık göstergesidir.
- Benim gönlümden geçen, Galatasaray’ın bu zorlu günlerinde Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak’ın 2016 Mayıs sonunda tekrar göreve gelmesidir. Abdurrahim Albayrak mutlaka sportif direktör olmalı. Florya da Ali Dürüst ile beraber futbol takımından sorumlu olmalılar.
Ersun Yanal’ın yardımcılığını da kaleci antrenörü Taffarel ile beraber, Galatasaray’ın evlatları yapmalıdır. Bu zorlu dönemlerde en büyük çıkış noktamız ve şampiyonluğa oynayacak takımı kurmamızda ki en temel unsur budur.
Ersun hocanın yardımcılarının gerçekten gerek duruşuyla, gerek Galatasaraylılığıyla, gerek fikirlerinin vizyonlu oluşuyla, büyük düşünen ve başarıya inanmış isimlerden oluşturulması gerekiyor.
Hasan şaş ve Ümit Davala tabi ki de ilk akla gelen isimler. Lakin 2 isimle sınırlandırmamak gerekiyor. Sonuçta dünyanın en iyi hocaları yanına 8-10 tane yardımcı alırken, Galatasaray bu zorlu döneminde Ersun hocanın yanına da en azından 3-4 tane Galatasaraylılığı ile heyecan veren yardımcılar bulmalı.
Evren Turhan, Ümit Karan, Emre Aşık, Ergün Penbe ve Hakan Ünsal gibi isimler de olabilir.
Umarım Galatasaray, Mustafa Denizli denilen bu futbol SIFIRCISINDAN en makbul sürede kurtulur ve futbolda sportif başarı için, önümüzde ki zorlu dönemler de bu hamleleri gerçekleştirir.
- En gerçekçi ve en ideal seçimin bu olduğu kanaatindeyim.
Sevgi ve saygılarımla!