Kafka'nın Değişim kitabında Gregory Samsa adında bir karakter vardır.Ben bu karakteri sayın Osman Tanburacı'ya benzetiyorum. Rijkaard döneminden Fatih Terim dönemine inanılmaz bir değişim.Kitabı okuyanlar ne demek istediğimi anlamıştır. Neyse konumuz Galatasarayımızın değişimi.

Çok değil geçen sene nerdeyse iki maç üst üste kazanamıyorduk .Eğer bir maçta yenik duruma düştüysek televizyonu kapatıp farkın artmaması için dua ediyorduk. Biz büyük takım olarak kazandığımız kupalara önem verirdik, küçükler ise yendikleri büyük takımlara.En temel özelliğimizi bile yitirmiştik.Yaşantım boyunca belki bir daha duyamayacağım Kümeye tezerüatlarını hemen hemen her maçta duyar olmuştuk.Boynumuz bükük başkalarının başarılarını izliyorduk.

Kabus yanında hafif kalır olsa olsa cehennemi andıran bir sezonun ardından öncelikle yönetim değişti.Bu değişimi teknik kadro takip etti.Derken oyuncular ardından sonuçlar.

Galatasarayımızın tarihinde iki adet devrim vardır.Bunlardan birincisi rahmetli Derwall dönemi, ikincisi Fatih hocanın ilk dönemi.Şimdi de üçüncü devrimi yaşamaktayız.Takım olarak tekrardan nasıl ayağa kalkılacağını bence Galatasarayımız herkese gösteriyor.Bunu görmek istemeyenlerin hezeyanları yeni bir dört yıl üst üsteden korkularından başka bir şey değildir.8'de 8 yapmış bir takımı yerden yere vurmak ancak bu korkuyu taşıyanların yapabileceği bir iştir.

Eksiklerimiz yok mu?Elbetteki var.Ki Fatih hoca her basın toplantısından sonra bunları dile getiriyor.Ama biraz da düşünmek ve hak vermek gerek.Nereden nereye gelindiğini görmeden, daha 6 ayda kusursuzu beklemek hayaldir.Bu hayali gerçeğe çevirmek ise zamanla olacaktır.

Transfer konusunda ise uzun zamandır olması gereken yapılıyor.Hak edene hak ettikleri kadar para.Düşünün Eboue gibi bir adamı 3,5 milyon euroya alıyorsunuz.Yurt içinden bir oyuncuyu almaya kalktığınızda 5-6 milyon eurolar havada uçuşuyor.Yur içindeki pazar çok pahalı ve bence Türk futbolunda 3 milyon euroyu geçecek oyuncu yok.Küçük takımlardaki oyunculardan bahsediyorum.Ama isteyen büyük takımlar olunca fiyat katlanıyor.Değmeyecek oyunculara dünyalar veriliyor sonra sonuç hüsran oluyor.Burada gelen oyuncu da yüksek bedelinin altında kalıyor.İlk başarısızlığında dünya kadar parayı bunun için mi verdik diye eleştiriyoruz.Ama o oyuncuyu o paraya alırken sesimiz çıkmıyor.Şimdi Fatih hoca ile birlikte uygulanan transfer politikasına bakıyoruz.Oyuncunun edeceği kadar para veriliyor.Kabul edilmezse vazgeçiyoruz.İşte yıllardır şişirilen transfer ücretlerine karşılık yapılması gereken.Özellikle bu tutumlarından dolayı Fatih hocayı ve yönetimi tebrik ediyorum.

Bazı arkadaşlar Muslera transferini hatırlatabilir ama Muslera dünyanın her yerinde o parayı alır.Aldığınız oyuncunun dünya çapındaki bedeli onun gerçek fiyatını belirlemeli.Yoksa iki maçta iyi oynadı diye oyuncunun bedeli artmamalı.

Bu konuya takık durumdayım kusura bakmayın biraz fazla uzattım.Çünkü öyle oyunculara öyle paralar verildi ki bu ülkede gerçekten insanın inanası gelmiyor.

Akşam ki maçın analizinden önce bir konuda Fatih hocayı tebrik etmek istiyorum.Dün akşam Sabri'nin yaptıklarından sonra dünyada yalnızca birkaç teknik direktör faturayı kendine keserdi.Fatih hoca oyuncusunu kazanmak için sorumluluğu üstüne alarak bence çok doğru bir davranış sergiledi.Hayatın ayrıntılarda gizli olduğunu düşündüğümüzde sadece atlanan bu ayrıntı bile Fatih hocanın ne kadar doğru bir tercih olduğunu gösterir.

Maç ise iki devrelik oynandı.Aslına bakarsanız ilk yarı Samsunspor basit hatalardan faydalanarak iki gol buldu.İkinci yarı ise Galatasaray basit hatalardan faydalanarak 4 gol buldu.İki takım da aman aman futbol oynamadı.Oyunda hoşuma giden ise maç ne olursa olsun Galatasayımızın sakin oyununa devam etmesi oldu.Bir futbol takımını geleceğe taşıyacak en önemli özellik 90 dakika boyunca oyun disiplininden ve doğrularınadan vazgeçmeden oynamaktır.Dün gece bu doğrudan bir kesit izledik.

Kanatların işlemediği doğru.Gerçi değişiklerden sonra da gümbür gümbür kanatlar çalışmadı ama en azından kazanmaya yetti.Maçın iyileri Emre ve Selçuk'tu.Dikkat edilmesi gerekenlerden biri de zemin kötü ise Melo'nun çok pas hatası yapması ve Semih'in çizgi savunmada çok fazla derinlik vermesi.

Kıssadan hisse dün akşam uzun zamandır olmayan bir duyguyu yaşadık.Sonuç ne olursa olsun biz bu maçı kazanırız havası.İnanın sonuç 2-0 iken de aklımdan bu maçı kaybedeceğiz geçmedi.Geçmiş yıllarda son 10 dakikaya yenik girsek nasıl olsa bu maçı çeviririz derdik.Şimdi o güveni ve inancı tekrardan hissetmek bence kazançların en büyüğü.

Saygılarımla...