28
2012
Sevgili Galatasaray'lılar,
Spor gündemimiz her gün hızla yenilenip değişirken olaylara yetişebilmek neredeyse imkansız hale geliyor.
Son 2 lig maçımızı 90+ larda şanssızlıkla kaçan inanılmaz gollerle 4 puandan olurken, iki maç arasında da 90+ sı yine ilginç ve yenilgi ile sonlanan bir kupa vedası yaşadık.
Takımımızın hücum etkinliği kupa ve son lig maçında hayli zaafa uğramış gözüktü. Genel kanı buna Elmander'in yokluğunun yol açtığı yönünde. Tabii ki bir oyuncu yokluğunun takımı böylesine etkilemesi ve kısırlaştırması hiç hoş değil. Ama ne yazık ki doğru gibi. Necati ile birlikte Baroş bir türlü istenilen uyumu yakalıyamadılar. İkisi bir olup tek şut atamazken rakip santrfor Burak sık sık yokladı kalemizi. Elmander, benzer oyun stili ile Necati ile daha iyi bir uyum içinde sanki. Birbirlerini daha iyi tamamlıyor ve daha iyi anlıyorlar ve yardımlaşmaları da daha bir üst düzeyde.
Kağıt üstünde rahat gibi gözüken şu iki maçtan hasarsız ayrılıp, Trabzon'un da Fener'le aramızdaki farkı daha açacağı olasılığını da hesaba katarak avantajlı bir şekilde Play of'a başlıyacağımızı sanıyorum.
...
Culio meselesi çok can sıktı. 3 Temmuz sürecinden beri bir takım insanlar yemeyip içmeyip GS'ımıza çamur sıçratma çabası içinde artık işi terbiyesizlik boyutuna vardırdılar. Neyse ki dün gece Terim, bu gün de Resmi Site'den kulübümüz yaptığı açıklamalarla bu seviyesiz insanlara gerekli yanıtları verdiler. Aklı başında adam sandığım ve beğendiğim bazı kulüp başkanlarının bu olaydaki kaypaklıklarına da çok üzüldüm doğrusu.
...
Geçenlerde, tam Fener derbisininin olduğu gün gün eşimle birlikte Foça'ya gidip bir restoranda oturduk ve baharı karşılayalım dedik. Oturduğumuz restoranın sahibi hemen yanımda biri ile konuşuyordu. Şahsı gözüm ısırdı. Tabii anımsamam uzun sürmedi. "Atilla Paşa Merhaba" dedim, hemen yanıt verdi çok nazik şekilde. Kendimi tanıttım: "GS'lı Dr.Şükrü Melek" dedim, ilgisi daha da arttı. Bir süre nefis bir sohbetimiz oldu ve sonra müsaade isteyip ayrıldı.
A.Yıldırım yönetiminin ilk zamanları Atilla Kıyat Paşa, Uğur Dündar gibi çok üst düzey ve aklı başında insanlar vardı Fener yönetiminde. Zaman geçti, bu güzel insanlar tutunamadılar, bir bir ayrıldılar. Bir yaprak dökümü yaşandı Aziz Beyin yönetiminde. Zira orası Ali Koç, Mahmut Uslu, Nihat Özdemir, Özaydınlı, Kığılı, Mosturoğlu'nun yeriydi. Orada muhabbet, dostluk, diyalog yoktu. Orada, rakiplerle kavga, gerginlik, kaos ve eğer doğruysa şike rezillikleri vardı. Siz Atilla Paşa'nın olduğu yönetimde şike kelimesin "ş" sini ağzınıza alabilir miydiniz? Güzel insanlara orada yer yoktur.
Benim Atilla Paşa ile karşılaşmam, tanışıp sohbet etmem anılarım içinde özel ve güzel bir yer almıştır.
…..
TFF nin yeni yönetimi de tahmin edildiği gibi bu şike işinde ipe un sermeye devam edecek gibi. Koca bir Yargıtay Başkanını gönderip tahkimin başına bir avukat getirdiler. Neden? Çünkü bu avukata göre şikeye "sahada" bakılması gerekirmiş!
Sayın Avukat; sahadaki şikeye nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Mesela A.Gücü Kalecisi Senecky'nin 1-0 giden maçta hiç de gerek yokken Aleks'e tekme atıp penaltı ve kırmızı karta yol açışı bana sorarsanız şikedir. Zira maç orada kırılmıştır. A.Gücü kalecisi kırmızı görüp takım 10 kişi kalırken maç 2-0 a gelmiştir. Ama bu pozisyonu örneğin size sorarsak, "bunda ne var ki" dersiniz değil mi?
Sayın Başbakanımız da şahıslar ceza alsın da kulüplere bir şey olmasın demektedir. Oysa ki ilgili şahıs Metris'ten haykırmaktadır: "Her şeyi Fener için yaptım" diye. O garip adam kupaları, paraları alıp kendi evine mi götürmüştür? Menfaati sağlayan Fenerbahçe müessesesidir, cezayı da alması gayet doğaldır. Zaten uluslararası kurallar, FİFA; UEFA uygulamaları da bu yöndedir.
Bu şekilde Fenerbahçe'yi kurtarma gayretleri spor anlayışı ve ruhuna ters düşmektedir. Fenerbahçeyi bekleyen akıbetten kurtarmayacağı gibi futbolumuzu da tehdit etmekte ve hiç de hoş bir manzara oluşturmamaktadır.
Dilerim Demirören'e tanrı akıl-fikir verir de futbolumuzu böyle karanlık ufuklara pupa yelken sürüklenmesine daha fazla müsaade etmez, ulusal ve uluslararası kuralları bir an önce işletir, kurulların ipe un sermelerine olanak tanımaz.
Daldan dala atladığım bu yazımın sizleri sıkmadığını ümit ediyor, saygı ve sevgilerimi iletiyorum.