Merhaba Sevgili Galatasaray'lılar,

Hızla değişen futbol gündemimize birkaç saat önce de Aydınlar depremi düştü. Kendisi,  2 yardımcısı ile birlikte TFF Başkanlığından istifa ettiler.

Oysa ki daha dün bu saatlerde "genel arzu üzerine" göreve devam kararı aldıklarını açıklamışlardı.

Neler gördüm yaşadım, bu kadar "pişkin" bir istifa ne duydum, ne gördüm. Oysa ki istifa bir haktır ve herkese açık bir müessesedir. Ben de zamanında istifa ettim. Amirimi beğenmedim istifa ettim. Çok istifa eden dostum oldu.

Evet, gerçekten de Uyanık Mahmut sıyrıldı ve bu iki ucu pis değnek elinde kaldı MAA'nın. Bu yönüyle MAA için gerçekten de çok talihsiz ve hatta belki de kabul edilemez bir gelişmeydi.

3 Temmuzda ben MAA olsaydım, "ben futbolu yönetmeye talip olmuştum. Bu gelişmeler benim ilgi ve uzmanlık alanım değil" deyip istifa eder, çeker giderdim. Herkes de anlayış gösterirdi.

Ama olayı çözmeye soyunuyorsun. Önce ligleri erteliyorsun. Etik kurulu çalıştırıyorsun. Etik Kurul raporu geliyor ki ne göresin sevgili Fenerbahçe'n batmış çamura. Gırtlağına kadar.…

Bu sefer karar sezon sonuna diyorsun. Tepkiler, kavga, gürültü derken yetkilerini kullanmayıp genel kuruldan medet bekliyorsun, oradan da aklıselim galip gelip senin umduğun çıkmayınca  sinirlerin bozuluyor, bunalıma giriyorsun. .

Krizin başından beri Feneri koruyup kollıyacağım diye sorunu durmadan öteliyor, zamana yaymaya çalışıyorsun ama, Fenerin suçlu yöneticilerine bile yaranamıyorsun.

Yaşın-başın epey var ama, Fenerli denen insan grubuna Federasyon başkanı beğendirmenin bilinen hiçbir yöntemi olmadığını öğrenememişsin. Unutmuşsun tanıdığım en büyük Fenerlilerden olan Şenez Erzik'e bir zamanın Fener Yönetim kurulunun neler yaptıklarını ve onun kellesini nasıl istediklerini.

Federasyonun Başkanı Aziz, yardımcıları Koç ve Özdemir olsa onlarla bile kavga eder Fener yöneticisi. Federasyonla kavga Fener yönetimlerinin "genetiğidir". En çok kavgayı da en çok suçlu olduklarında yaparlar. Bunu halen öğrenememiş olmalısın ki kendini Fenerbahçe ve Fenerbahçe'lilere adadın. Sorunu halının altına iteledin de iteledin, öteledin de öteledin. Baktın ki bu yanlı tutumun nedeniyle kitlelerin antipatisini kazandığın bir yana, şikecilere bile  yaranamadın.

Ve diyorsun ki "ben kaçıyorum". Neden?  Kısmet Ekinci şöyle demiş, böyle demiş…

Türk Futbolseveri senin Fenerbahçeyi kurtarmak adına yetkilerini, makamını nasıl kötüye kullandığını, bu sorunu temmuz ayı içinde bitirmek varken buralara nasıl getirdiğini  anlamıyor mu? Herkes eşek de bir tek sen mi akıllısın?

Arkadaşlar, bana sorarsanız burada Cumhuriyet Savcılarına görev düşmektedir. Bu sorunu çözmek için yetkilerini kullanmıyan, futbolumuzu kaosa sürükleyen, uçurumun kenarına getiren bu adamdan hesap sorulması gerekir. Hem öyle bir hesap sorulmalıdır ki, bir daha o mevkilere oturanlar hile-hurda ile uğraşmayıp oturup görevlerini yapsınlar.

Ortada "görevi ihmal suçu" işlenmiştir. Belki de "görevi kötüye kullanma". Ben hukukçu değilim. Ortalıkta mikser görevi gören hukukçular da var. Onlara da danışmak lazımdır!

Vay be! Bu kadar konuşma, tape, görüntü hiç önemli değil. "Şikeye sahada bakmak gerekir"! Bu da şikebahçelilerin bulduğu en son yöntem. Yakında şike için "noterden sözleşme" şartı bile arayacaktır bu şikebahçeli mikser hukukçular.

Defol git MAA. Ama futbolumuzun başına ördüğün bu çorabı çöz de git. Basit iken gangrene çevirdiğin bu yarayı sar da git. Bu kadarını bari yap. "İti öldürene sürütürler".

Saygı ve Sevgilerimle.