Sevgili Galatasaray'lılar,

Ligde yeni bir haftayı bekliyoruz. Sanırım bu hafta arası maç yok. İnanın kimyam bozuldu maç var-maç yok diye diye.

Bir hafta daha geride kaldı. Benim penceremden hiç de hoş olmayan anılarıyla. Güzel olan maçta 3 puanın hanemize yazılmasıydı.

Ama öte yandan da ligin en çetin virajına girerken bir sürü sakat ve cezalı oyuncunun oluşturduğu sıkıntı var.

Ondan daha önemlisi, hakemlerin çirkin kararları ile ortaya çıkan ve her hafta daha da derinleşen bir kaos var.

Sözde.yorumcuların gayretleri ile oluşan GS'ımız karşıtı ortam var…

Ekranda, naklen yayından gelen "görüntü" avantajı ile en üst düzey reyting alan lig tv.nin maraton programını izliyorsunuz…Bakın neler söylüyorlar:

1.Baroş'un ilk pozisyonuna "devam" doğru…

2.İkinci pozisyonda penaltı + sarı kart doğru.

3.Engin'in kırmızısı doğru, kaleci tertemiz.

4.Elmander'in kırmızısı doğru…

5.Semih Kaya'nın hareketi penaltı…

Sevgili dostlar, biz de 50 yıldır naçizane iyi-kötü futbol izleriz. . Bizim de  gözlerimiz var ve bu gözler budak deliği değil..  Bu denli yanlış ve yanlı yorumlamalar gerçekten çok hazindir.

Baroş'un ilk pozisyonunda faul yapılmamıştır diyenin inanın dr.a muayene olması gerekir.Bu faulün babası, dolayısıyla da penaltıdır. Baroş'un 2. olayında penaltı tamam, ama, pozisyonda mutlak gol şansı yok mudur? Kırmızı kart gerekmez miydi? Engin olayında Engin'in üstelik arkasından aschille tendonuna yapılan darbe ve eliyle iterek yuvarlanması faul değil de nedir? Olay ceza sahasında ise bunun adını ne koyacağız? Engin'in kafa atması da kırmızı kart tabii. Ama, Kalecinin hareketlerine düdük çalınsa Engin yine öyle yapar mıydı dersiniz? İşte, sağlanmıyan adalet ve getirdiği mağduriyet… Elmander olayına biz sözümüz yok. Semih Kaya olayını inceleyince mahcup olmadınız mı?

Haydi Şansal'ı boş verin. O, digitürk'ü Fenerbahçelilerle doldurmuş bir militan. Ya Denizli'ye ne demeli?

Genç kardeşlerim için yazayım: Altay'lı Büyük Mustafa. Bir zamanlar Altay'da 2 tane Mustafa vardı. Bu Mustafa büyük olanı idi ve B.Mustafa denirdi. Sol ayağı çok iyi idi, özellikle sağdan (Alex gibi) çok güzel korner atardı. GS ye alındı 30 lu yaşlarda. Başarılı olamadı, bençte kaldı. O yıl getirilen Derwal'in yanına "çırak" verildi. Ve tanrı "yürü ya kulum"dedi, büyüdükçe büyüdü. Altay'lı B.Mustafa unutuldu, onu herkes "GS'lı Mustafa Denizli" olarak bilir oldu.

İşte Fener'de, BJK da antrenörlüğünde GS'ımıza bir sürü saygısızlık yapan, lig tv. ekranlarında düşmanlık kusan ve "hep çarpık" yorumlar yapan, "Şansal'ın hınk deyicisi" Mustafa bu Mustafa'dır. Merk de her ne kadar bu ikilinin emrinde de olsa, yine de GS'nın hiç değilse 1-2 yerde hakkını vermeyi başarabilmiş bir insandır.

Hatırlayanlarınız vardır, Baba Gündüz de (Gündüz Kılıç) şerefiyle 2 yıl BJK hocalığı yapmış, bir gün GS'ımıza, kendini Gündüz Kılıç yapan o camiaya hiçbir yanlışı olmamıştır, nur içinde yatsın.

Evet, her şey bir yana, GS'ın bu federasyon, bu medya ile işi zordur. Bunu çoktandır yazar, çizerim. Kimisi okur, kimisi pas geçer.

Ama bir konu daha var ki bu yazıya sıkıştırmadan edemiyeceğim. Son yıllarda, önceleri Sabri, Ayhan, Servet,  şimdilerde Riera, Kazım için savaş tamtamları çalınmakta, bu oyuncular devamlı olarak aşağılanmakta ve hakarete uğramaktadırlar.

Kendinizi onların yerine koyun lütfen. İspanya'dasınız, dil bilmiyorsunuz, birileri durmadan size sövüp sayıyor. Böyle bir durumda nasıl top oynarsınız? Eskiden böyle şeyler olmazdı, bu görüntüler  GS taraftarlarına 2-3 yıldır musallat oldu, hiç de yakışmıyor.  Lütfen etrafımıza bakalım. Bizim gibi oyuncusunu aşağılayan başka bir müessese, başka bir taraftar grubu var mı? Yarın beğenmediğinizin yerine başka bir oyuncu getirmek mümkün mü? Değil…

Transfer günleri geldiğinde herkes eleştirilerini yapar, yönetim bütçesi çerçevesinde alabildiğini alır.  Olay budur. GS'lıların dışarıdan beslenen ve dikte ettirilen bu tip tahriklere kapılmamasını önemle rica ediyorum.

Tüm kardeşlerime mutlu günler diliyorum.

Başkentte 3 puan bizim olsun.

Saygı ve sevgilerimle.